Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '09

 
Kategori
Güncel
 

"Hop!" dedik

-Hop!..” dedik... Yakıt fiyatlarına taş kooooy!..

Eskiden, çok değişik bir İstanbul şoförü ve muavini tipi ve Onların kendilerine has raconları vardı. Sık olarak birbirlerine “-Hop dedik.”(1) derler. Ve de “-Fazla hoplatma dingil(2) kırarsın!..” şeklinde, bu “-Hop” deyiş ikazını cevaplarlardı. Onların kendilerine has sözleri, konuşmaları, esprileri, argoları, tekerlemeleri değişik ama güzel ve de efendi ama külhan bir havaları vardı. Şimdiki şoförler aynalarını dahî ayarlı tutmazken; Onların hiçbir tanesi dikiz aynasından toz aldırtmazdı. (3) Bu şoförlerden biri, o müthiş ve de bıçkın(4) zekâsı sayesinde, O gün için Dünya’nın hiçbir ülkesinde olmayan, halâ da pek rastlanmayan, harp sonrası ekonomik kriz sebebi ile, sabahtan beri müşteri beklediği, müşterisiz Karaköy meydanında, dolmuşu icat etmişti. Dolmuş tabii ve her zaman için, ülke zararına bir çözüm olmakla birlikte; o gün için, tüm İstanbul şoförlerinin ve İstanbullular’ın hayrına olmuştu. Dolmuş bugün de, tüm ülkenin zararına olan bir çözümdür. Ve maalesef kullanımı o denli yaygın bir boyuttadır ki; halâ ülkenin başına dert olan bir mesele olarak, çözüme ulaştırılamamaktadır. Oysa dolmuşla ulaşılan semtlere, yaygın olarak toplu taşıma aracı koymak, hem yakıt tasarrufu sağlamak, hem trafik tıkanıklığını önlemek, hem de çevre kirliliğini engellemek açısından, son derecede akılcı bir çözüm olacaktır. Ve fakat o toplu taşıma aracına, bu halkın hepsi binecek midir? Asıl sual de budur.

Evet, İstanbul şoförleri, faytoncuları, arabacıları, kayıkçıları, yemenicileri, kalaycıları diye satırlarca devam edebiliriz, Ancak, bu yazıdaki konumuza, şoförler mesnet teşkil ediyor bugün. Zîra, ana meselemiz: Milletle ağır derecede alay edercesine yapılan, fahiş akar yakıt zamları. EPDK kurumunun bile artık dayanamayıp, benzin üretici ve satıcılarına, muhtıra niteliğinde ihtar vermesine rağmen, benzine hafta başı yeni bir zam daha gelmesi, çok fazla düşündürücüdür. İnsan hoyrat olunca her yer, her şey ve herkese karşı hoyrattır. İstanbul’u bu hale sokanlar, aslında İstanbul’a ve hatta ekonomiye de sahip olan, bu türden hoyrat kişilerdir. Onların İstanbul değil; evleri eşleri hatta evlâtları, dahî ülkeleri bile umurlarında değildir. Onların bir tek hedefi vardır. Bu hedef de paradır. Muhtemel para Onların Tanrı’sıdır. Şimdi benim sıradan salaktan ekonomiden anlamaz bir vatandaş olarak, bu müthiş uyanık zevata, bir dizi sualim, ekonomik şartlar muvacehesinde, kuruşlarla boğuşan aziz milletime de, bir dizi açıklamam olacak. Devlete bağlı olan doğalgaz fiyatları düşerken, neden petrol fiyatları düşmedi ve zam aldı? 150.-$ olan ham petrol varil fiyatı 50.-$ altına düştüğü halde, bu durum, benzine mazota neden yansımadı? Ya da ne şekilde yansıtıldı? Yansıyamadı ise neden yansıyamadı? Yansıyacaksa bu yansıma, bu asır içinde gerçekleşebilir mi? Tüketiciye yansımayan bu fahiş fark sebebi ile bu petrolcülerin kasalarına, “Hak edilmemiş” ne kadar bir meblâğ girdi? Bence işin özü şudur ki; akaryakıt fiyatlarına hep zamlar yansıtıldı. Zamlar makul görülsün diye, kandırmaca indirimler de yapılmadı değil. Gaye suret-i Hakk’tan yana görülmek ve de tüketiciye, ürkütmeden muhabbet göstermek. Ancak, varil başı 100.-$ düşüş, hiçbir pompaya asla yansımadığı gibi, 45.-$ civarından başlayan cüzî yeni artışlar da, eskilerin üstüne katmerli, yani çifte kavrulmuş zamlar şeklinde bindirildi. Bu duruma daha da açıklık getirelim. Ham petrolün varil fiyatı, şimdi aniden: 1.-$ civarına düşse, yakıt fiyatları bugünkü fiyatlarında duracak, ya da üç, beş krş. kadar inecektir. Ancak, bir ay sonra, ham petrolün fiyatı: 2.-$ olacak olsa; akar yakıta, şimdi bulunduğu fiyat üzerinden başlayarak zam gelecektir. Ne hoş bir ticarî akıl ve hatta ne müthiş bir deha değil mi? Ben bu zamana kadar elde edilen “Hak edilmemiş” kârın ne mertebe olduğunu çok merak ediyorum. Hiçbir hesaba ve kitaba oturmayan bu iş, böyle de devam edecektir. Çünkü petrol şirketleri bu işin böyle olmasını istemektedir. Ama bunu ne ben böyle olsun istiyorum, ne de gönlümde hatırası yatan, eski İstanbul şoförleri böyle olsun istiyor... Mütemmim cüzleri şeklinde, Çikletleri ve jipleri ile gezenler ne isterler? Bunu asla bilemeyiz tabii. Ancak o kültürün yarattığı, bu sorumsuz tüketim aklına da, millet olarak daha fazla dayanamayız değil mi?

İstanbullu eski şoförler şimdi yaşıyor olsalardı: Milletin gözleri ve ma’şeri vicdan önünde, bu petrol şirketleri, böylesine müthiş bir virajı alırken, arka plâkalarını da okumaları, (5) bugün olduğu gibi, kaderden olamayabilirdi tabii. Zaman-ı muhteşemde(6) kural olduğu üzre: Eşraftan herhangi bir şahıs, sadece Kadıköy’e, Bakırköy’e, Şişli’ye, Aksaray’a, Fatih’e, Pendik’e, Kasımpaşa’ya, Üsküdar’a, kısaca kendi nüfuz alanının merkezine kadar gider, şayet Onlar henüz örgütlenmemişlerse, taksi ve dolmuş şoförleri ile standart hâl hatır sorma esnasında, Onlara aheste aheste gaz verip, (7) sonraki gün şâfakla, bütün gün, bütün benzincilerin pompaları önünde, hepsine kontak kapattırıp, benzinin şimdiki esas fiyatı olan 2.-TL civarına inmesini sağlarlardı. O şoförlerin argosuna göre: Şayet o tekerlek dönüyorsa, o şaft(8) zaten kime girecek olsa, dönecek olduğundan yine döner, ancak çok daha ucuza dönmeye devam ederdi.

Teker öyle de döner böyle de döner. Ve fakat “-Hop dedik!..” Bu hoplama ile bu toplama, bu ülkede daha fazla yapılamaz. Sadece dingil kırılır. Ağır olalım da balta burun(9) desinler. Hatta şanjmanını(10) yesinler. Bu ne menem fiyattır be cip-bip piliçleri?!.(11) Adam hırsından meksefeyi(12) yer. Bir tekerlek bu kadar şambrelsiz(13) olur mu hiç? Çoğu taşra başlı, sivil toplum örgütlerinize selâm olsun, anladın mı?!. Çekin örgütünüzün arabalarını pompaların önüne. kapatın kontakları da, petrol şirketlerinden hesap sorun. Hayır hesap sormayın. Ciddi olarak Siz Onlara fiyat pompalayın. (14) Bakın bakalım Mişelen(15) gibi agucuklar şişerken, sabah fiyatlar-lar kaça iniyor?!. Ancak bunu yapabilmek, çok ciddi bir kültür meselesi, ciddi bir medeniyet göstergesidir. Kısaca hayatta çok topuklamış(16) olmak gerekir. O şoför şimdilerde olsaydı; bunu yapardı. Bunu yapmakla da kalmaz, Petrol üretici ve satıcılarına hitaben, çift debriyajla(17) İkilediği gibi, taksisinin kamyonunun bir tarafına “Ekzostunuza havuç tıkayıp, (18) Moris(19) araba gibi, hepinizi Boğazkesene(20) süreyim. Sizi gidi Ford’u top(21) pompacılar, fiyatlara taş koymazsanız, alayınıza takoz koyarım.(22) ” yazar, İstanbul sokaklarında, İstanbullu şoför raconuna yakışır bir biçimde, öylece gezerdi. Bana “-Pompa önünde kontak kapatılacak.” deyin. Hiçbir şey için olmasa, O şoförlerin aziz ruhu için gelirim...

Haydar Volkan

Çiftehavızlar: 10.Haziran.2009

Sayın okurlarımdan şofor argoso ile yazdığım için özür dilerim. Bu argo ve vasıta aksamını bilmeyenler için de bu açıklamaya gerek olduğunu düşündüm. (1)Yapmakda olduğun hareketi durdur. (2)Tekerlek aksamı (3)Kendine söz söyletmemek (4)Tatlı külhan (5)Çok dar ve zor virajı başarı ile almak (6)İstanbul’un İstanbullu’ya ait olduğu zaman (7)Teşvik etmek (8)Arka tekerleklerden güç alan otomobillerde motorla tekerlekler arasında güç ileten uzun demir parça (9)Eski bir otobüs markası için kullanılan tabir (10)Şanzıman olarak yanlış telaffuz edilen aksam (11)Köyde ciplerin ve bip sesli kornaların önünden kaçan tavukları kasıt eder. (12) eski tip otolarda elektrik dağılımı yapan çok hayatî bir parça (13) Vicdansız varlık anlamında (14) Kabule zorlamak (15) Yanlış telâffuz edilen bir lâstik markası (16)Gaza köküne kadar basmak (17)Eski kamyon ve otobüslerin tekniğine göre seyir halinde bir debriyajla vites boşa atılır, ikinci debriyajla istenilen vitese geçirilirdi. İkilemek tabiri ise, yeni güç kazanmak manasına kullanılırdı. (18)Egzostu tıkanan otomobil çalışamaz. (19)Hiç tutulmayan eski bir otomobil markasıdır. (20)Çok dik ve zor yokuşlu bir İstanbul semtidir. (21)Eskiden otomobillerin kalitesini anlatmak için “top gibi” tabiri kullanılırdı. (22)Vasıta kaymasın diye tekerleğe takoz ya da taş koymakla aynı anlamda kullanılır.

 
Toplam blog
: 148
: 492
Kayıt tarihi
: 04.02.09
 
 

Haydar Volkan: 21.05.944 Rebabi bestekar Sabahaddin Volkan ve Piyanist Mukadder Volkanın oğlu olar..