(İçimizdeki Sümerler'e!) Kimse Göğü Kandıramaz!

Eskiden krallar tek başlarına başkomutan, başyargıç ve başrahip yetkilerine sahiptiler. Adalet de, günah-sevap da, cennet-cehennem de kralın iki dudağı arasındaydı! Üstelik kral yetkilerini korumak için hukuk kuralları geliştirmişti.

Adeta kendi çıkarları için oluşturduğu hukuk sistemini korumak adına krallar tanrılaştırıyorlardı kendilerini. Halk da kraldan tanrıdan korkulması gerektiği gibi korkuyor ve halk olmaktan çıkıp "kul" oluyordu.

Sanıyor musunuz ki, bu tanrı-krallar sadece mitolojide, eski çağlarda vardı da şimdi yok! Çağlardır insan aynı insan, krallar aynı kral...

Sistem aynı sistem.

Gözyaşı, zulüm, hukuksuzluk hâla varsa; bunun adı totaliter rejim, krallık, padişahlık, cumhuriyet, demokrasi olmuş, ne çıkar!
.................

Geçenlerde Şanlıurfa'dan Erzurum'a gelen, Prof. Dr. Abdülkadir Karahan
Kütüphanesi ve Müzesi'nin müdürü edebiyat dostu Eyyüp Azlal'ın
"Sembol" yayınlarından çıkan kitabı elimde: "Efsane Nehir Fırat"

Fırat etrafında (Mezopotamya'da) kurulan medeniyetler, ülkeler ve
şehirlerin hikayesini okurken Sümerlerlerle ilgili önemli bir nokta
dikkatimi çekti.

Son yıllarda ve özellikle son zamanlarda ülkemizdeki tartışmalar
"otorite ve demokrasi" bağlamında kısır bir döngüye dönüşmüşken, aşağıda
bu kitptan yaptığım alıntılar sizin için de oldukça anlamlı gelebilir.

"Mezopotamya ülkesine hakim olan krala ise "Lugal-kalma" denir.
KRALLAR BAŞKOMUTAN, BAŞYARGIÇ VE BAŞRAHİP yetkilerine sahiptirler.
......................
Tarihte ilk yazılı hukuk kuralları Sümerler tarafından
oluşturulmuştur. Bu özellikleri ile Sümerler'e dünyadaki ilk hukuk
devleti diyebiliriz.

OTORİTENİN KORUNMAK İSTENMESİ, HUKUK KURALLARININ
ORTAYA ÇIKMASINA NEDEN OLMUŞTUR!"

Bir an düşünmenizi istiyorum, içimizde SÜMERLER yok mu hâlâ?

Dikkat ederseniz, kamu düzeni ve halkın huzuru için değil, başkomutan, başyargıç ve
başrahip olan kralın otoritesinin korunması için hukuk kuralları
konmuştur. Ve Sümerler bu yönüyle HUKUK DEVLETİ sıfatını almışlardır.

Bugün ülkemizde olduğu gibi, insanlık var oldukça "hak ve hukuk" kavramları tartışılacaktır.
Dünyada nice zulümler (sözde) hukuk adına yapılacaktır.

Demek ki hukuk, "hak" kelimesinden doğsa da korunması gereken "hak"kın
kime ait olduğu ve olacağı çok iyi irdelenmelidir.

Ve tabii ki KRALDAN ÇOKLAR, TANRI-KRALLAR!

Değiştiğini sandığımız dünyada, eski krallarla yeni başkanlar veya derin başkanların kendilerini "tanrısal güç" görmeleri arasında pek de bir şey değişmemiş!

Tüm yetki ve hakları elinde tutarak kendisini TANRI KRAL yapma sevdasında olanlar, -korkum o ki- dillerini "demokrasi, insan hakları, adalet ve toplum huzuru" gibi kavramlarla süslemeyi sürdürecek ve mahşere kadar var olacaklar.

Kral sadece çıplak mı, dersiniz!
Kral hem çıplak hem zalim! Herkes farkında!

Konfüçyüs'ün ifadesiyle "Kimse Göğü Kandıramaz!"