Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '14

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

"İmkansız diye bir şey vardır."

"İmkansız diye bir şey vardır."
 

Kişisel gelişim kavramının yaygınlaşmaya başladığı, özellikle son on yıl içerisinde, bu alana dair birçok konu farklı algılanmıştır. Başarıyı çok fazla tecrübe etmeyen ve çoğunluğu arabeskse yakın toplumlar için, bu algı gayet iyi bir zemin olmuş ve bazı umut satıcılarının sektörü bir fırsata dönüştürmelerini sağlamıştır.

Hatırlayanlar bilir, bundan birkaç yıl öncesinde, parlak güzel ciltli kitaplar elden ele dolaşırdı; Bu kitaplarda bir sır vardı ve herkes o sırrın peşindeydi. Nitekim, bir solukta okunup bitiriliyordu kitaplar. Ama sır falan yoktu? Herkes bir birine baktı adeta ve sonrada anlamış gibi yaptı.

Tek anladıkları; ne istiyorlarsa onu derin bir güçle isteyip hayal edecekler, bir zaman sonra ona muhakkak sahip olacaklardı. Yani, vaat edilene sahip olmak için tek yapmaları gereken istemekti! Paraysa para, mevkiyse mevki, her şey ! Sadece iste! Evren sana misliyle gönderecek. Kanıt sunar derecesinde de başarı hikâyeleri anında kitaplarda sunulmuştu; Falanca kişi, şöyleyken, şimdi bilmem ne marketleri zincirinin sahibi oldu. Falanca adam girdiği şirkette hademeyken şimdi oranın sahibi, ya da ortağı oldu. “Önceden tek göz odada kalırken şimdi bilmem kaç metrekarelik malikânede yaşıyorum.” Şeklinde devam etti ve  “Bir kitap okudum hayatım değişti.” nin örnekleri çoğaldı.Yani imkânsız diye bir şey yoktu adeta?

Madalyonun diğer tarafından bakarsak; İşin gerçeği verilen bazı istisnalar doğru olsa da önemli olan çoğunluğun hikâyesidir. Zira toplumundaki herkes bir Henry Ford, bir Bill Gates ya da bir Gandhi değildir. Keşke olsaydı ama değil işte.  

Ve asıl önemli olan şey; sır diye bir şey yok!

Mutluluğun ya da başarının yolu, tekniklerle, maddelerle, sırlarla açıklanabilir bir şey değildir. Bunlar; gerçekler, çalışmak ve sebat etmekle alakalı şeylerdir.

Herkesin mutluluğu inandığı doğrusudur. Biraz bakış açısı ile alakalıdır. Birininki özgürlüğüdür, birininki ailesidir, birininki işindeki başarısıdır, birininki çocuklarıdır….Yani mutluluk kişinin yaşamdan zevk almasıyla, hissettiği fayda ve tatminle alakalıdır.

O halde kişisel gelişim alanındaki başarı, kişiyi harekete geçirmek için, sağlanan farkındalıkla ölçülebilir.( Evrene yollanan mesajla ve sürekli gülümseyerek beklemekle, en azından bana göre bir alakası yoktur.)

Farkındalık kavramı ise, kişinin kendi içindeki bir uyanışı olup yaşam kalitesini artırmadaki yolcuğunun ilk adımıdır

Rotasını şaşırmış, yönlendirilmeye ihtiyacı olan kişilere ışık tutmak ve hayata dair motivasyonunu artırmak “koç” dediğimiz kişinin yapması gerekendir. İnsan yaşadığı hayattan memnun ya da değil mi? Bunu açığa çıkarmak, kişiyi kendi potansiyelinin farkına vardırmak ve bulunduğu yerden ileriye taşımaktır. 

Sonuç olarak “farkındalığı yakalamış ve hayatında değişikliğe kara veren kişi; “O yaptıysa ben niye yapmayayım? “ değil “ben neler yapabilirim?” diyerek kendini tanıma yolculuğuna çıkar. Ve hedefe en yakın başarıyı elde etmek için şu üç şarta sahip olması gerektiğini iyi bilir;

*yetenek, istek ve ilgi.

"Biri ünlü bir ressam olmuş ben neden omayım? Şu hayatta imkansız diye bir şey yoktur.” diye düşünerek hareket edersek bu sadece zaman kaybına neden olur. (Biri hedefe yürüyerek giderken, sen aynı hedefe koşarak gidersin ve daha çok yorulursun. Çünkü o koştuğun yer sana göre değildir.)

Kişisel gelişim, insanın kendini tanıması ve sınırlarını iyi bilmesi açısından, çok önemlidir.

Yeteneğin yoksa bunu kabul edecek, yeteneğinin olduğu başka alana yöneleceksin. Sonra, gerçekten başarılı olmayı isteyeceksin ve o konuya ilgi göstereceksin. Ancak o zaman imkânsızın olmayabilir. Aksi halde, imkansız denen şey her zaman vardır hayatımızda.

Yazan: Arzu Aytekin 

 
Toplam blog
: 9
: 862
Kayıt tarihi
: 06.07.14
 
 

Yazar, Eğitimci, NLP Okulları, Kurucu, ..