Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

“İnsani Yardım Vakfı” İsrail ile Türkiye arasında, diplomatik soruna sebep olmuştur..!

“İnsani Yardım Vakfı” İsrail ile Türkiye arasında, diplomatik soruna sebep olmuştur..!
 

Öner Samanlı, Siyaset Bilimi Penceresinden Gazze’yi Yorumladı…(Gazeteler)


TÜRKİYE ÜZERİNDE OYNANAN YENİ BÜYÜK OYUNLAR

Dünya’da kesinlikle tek dostu olmayan ülke olmanın muhatabıdır, TÜRKİYE…

Evet kesinlikle dünyada hiçbir ülkenin, Türkiye’miz için candan dostluğundan söz etmek olanaklı değildir.

BU YORUMUN OKURLARINI, ÖNCELİKLE OBJEKTİF OLMAYA DAVET EDİYORUM.

Neden Türkiye’mizin, dünya ölçeğinde yıllardır dostu bir ülke gerçek anlamıyla yoktur…?

İlk hazımsızlık ve düşmanlığın nedeni;

Osmanlı İmparatorluğu ile dünya ülkeler coğrafyasındaki ülkeler arasındaki geçen tarihi süreçte kayıtlı bulunan “Türk” hakimiyetidir.

Şaman inancından İslamiyet’e geçiş yapmış bir büyük imparatorluğun varlığı içerisinde yer almış bulunan tüm devletlerin o süreçlerden içlerine sindiremedikleri bir iç kavganın günümüze yansımasıdır.…

Anadolu’dan çıkıp, Orta Asya içerilerine yayılmış bulunan, koskoca Arap Yarımadasından, İspanya’ya kadar uzanan, Kuzey Afrika’dan, Avrupa’da Almanya, Fransa sınırlarına kadar yanaşmış olan, koskoca Balkan toprakları üzerindeki hakimiyetiyle gücün sahibi olmuş bulunan bir Osmanlı İmparatorluğu…

Kim bu Osmanlı..?

Türk..

Konar göçer bir millet…

Orta Asya’dan gelip de Anadolu topraklarını yurtlanmış ancak Anadolu sınırlarından dünya üzerine taşmış bir büyük imparatorluk…

İşte bu imparatorluğun tarihsel sürecinde her zaman, her yerde acımaksızın “Türk Milleti”ne düşmanlıklarını sürdüren, Türk milletini ve askerini daima kalleşçe arkadan vuran bir “Arap Milleti”

Ülkesinin adı ve toprak alanı neresi ve nerede olduğu fark etmeksizin, Osmanlı’dan günümüze kadar asla “Türk” insanına karşı dost, Müslüman kardeşi olmayan bir “Arap Milleti”

Arap mezalimleri ve ihanetleri ile ilgili tüm bilgiler kütüphanelerde her zaman yerinde durmaktadır.

Türk Milletinin günümüzün emperyalist devletlerinden önceki ve her daim bu kin ve intikamından vazgeçemeyen bir millettir, “Arap Milleti”

TÜRKİYE’Yİ LAİK DÜZENİNDEN KOPARMAK İSTEYENLERDE ONLARDIR

Gerektiğinde dünya üzerindeki emperyalist güçlerin elebaşısıdır.

ABD ve yandaşı ülkeler ile acze düştüğü her süreçte ve gerektiğinde yegane ve her zaman destekçi olmaktan çekinmeyecek kadar sahtekar bir topluluktur Arap milleti.

Siyasi ahlaksızlığın, sözde “İslamiyet” tanımlaması içerisindeki, en çok sınıf farklılıklarının yaşatıldığı, sözde Allah emri denilerek insan haklarındaki tüm riayetsizliklerin, kadının köleliğinin, şer’i mezalimin, sosyal adaletsizliklerin koruyucusu ve kollayıcısı olan “Şeriat” düzeninin dünya hakimiyetini sağlama özleminin ardındaki, Hizbullah adlı örgütün destekçileri olan “Arap Milleti”

İşte o “Arap Milleti” ki korkak, kalleş, güvenilirlikleri tarihler boyunca kanıtlanamamış bir milletler topluluğu…

Bir araya gelip de küçücük “İSRAİL” e bile diş geçiremeyecek kadar aciz ve korkak, bayrakları altında dünya coğrafyasında yer alan “Arap Milleti”

“İNSANİ YARDIM VAKFI” FİLİSTİN’E GERÇEKTEN İNSANİ YARDIMIN PEŞİNDE Mİ..?

İnsani Yardım Vakfı, Gazze üzerinden dünyaya verdiği mesajla insani yardım yapmanın asla peşinde değildir.

Bakınız bu vakfın yönetiminde bulunan tüm kişilerin, görüntüleri, eylemleri kesinlikle ve kesinlikle laik düzen dışındaki bir “Şeri Düzen”in özlenilmesinin göstergelerinde tüm somutlukları ile ortadadırlar.

Yapılan Gazze’de Filistin’deki birbuçuk milyon mağdur Filistin halkına, insani yardım adı altında, İslami tepkimelerin arkasında durmaktır.

YAPILMASI GEREKEN İNSANİ YARDIM TÜRK KIZILAYI İLE İŞBİRLİĞİ İÇİNDE YAPILAMAZ MIYDI..?

Yapılırdı yapılmasına ama, Türk Kızılay’ı laik düzenin bir dayanışma ve yardımlaşma kurumudur.

Oysa burada sergilenen amaç çok farklı bir yaklaşımın tezahürüdür.

Bu ısrarlı kişilerin gemileri, İsrail denetimindeki Gazze limanına Filistin halkına yardım sağlamak istediğine dair politikalarının ana gayesi kesinlikle, “Şeriat Tabanlı” İslamcı oyunlardır.

BU GERİLİMİN ÖNÜNÜ AÇAN AKP HÜKÜMETİNİN DE KESİNLİKLE İNSANİ YARDIM VAKFI ARKASINDAKİ DESTEĞİNİ GÖZ ARDI ETMEMEK GEREKİR..!

Yıllardır faaliyette bulunan, biz gönüllülerin çaba ve katkıları ile ayakta duran, Atatürk İlke ve direktiflerinin temsilcisi, Cumhuriyetin temel prensiplerine bağlı bulunan sivil toplum örgütlerinin kasalarında ve banka hesaplarında çoğunlukla kuruşları yoktur.

Mevcut maddi imkanları bulunmamakla kalmayıp, kiralarını, elektrik, telefon borçlarını ödeyemezler hatta icralık bile olurlar…

Oysa sırtını, şer’i hizmetlere dayamış, yüzünü çevirmiş bu oluşumların ekonomik varsıllıkları ise büyük maddi yapılanmaları ile gözler önündedir.

Deniz Feneri, İnsani Yardım Vakfı bunlardan sadece bilinen ve toplum dikkatini çekmiş olanlarından sadece ikisidir.

Bugün, Türkiye ve dünya üzerinde bu amaçların çerçevesinde faaliyetleri bulunan örgütlenmelerin sayıları ise binleri aşmaktadır.

MAVİ MARMARA GEMİSİ İÇERİSİNDEKİ İNSANLARIN DİKKAT ÇEKİCİ GÖRÜNTÜLERİNİ NET OLARAK GÖRMELİ

İsrail’in halkı yani Yahudiler insani mezalimi en çok yaşamış olan bir millettir.

Bu milletin en önemli lobisi, Ermeni’lerde olduğu gibi Amerika Birleşik Devletleri’dir.

İsrail, daha önceden haberdar olduğu, İnsani Yardım Vakfı organizesindeki “Filistin Halkına Yardım” kampanyasına hayır mı demiştir..?

Maalesef hayır..!

İsrail, üstelik de, yardım gemilerinin, Gazze limanına değil, “Aşdod Limanı”na getirilmesini ve boşaltılmasını, bu durumda İsrail Ordusunun gereken tüm desteği vereceğini de, “İnsani Yardım Vakfı’ yöneticilerine resmi olarak duyurmuştur, bu duyurusunu dünyaya ajans haberi olarak geçmiştir.

Yardımların “Gazze” ye ulaşmasını “Birleşmiş Milletler Gözlemcileri” nezaretinde yapacağını resmi bir açıklama ile dünya kamuoyuna ilan etmiştir...

Uluslar arası kara sularının 70 mil ile sınırlandığı, Gazze Kıyılarına, Türkiye dışından yardıma katılan ülkelerin yer aldığı hiçbir yardım gemisi, Gazze yakınlarına doğru gelmek gibi bir rota izlememiştir…

Oysa “İnsani Yardım Vakfı” yöneticileri, “Aşdod” limanına değil, “Gazze” limanına gireceğiz diyerek, İsrail Ordusunun yaptığı iyi niyetli yaklaşımlara karşı suları bulandırıcı, ülkeler arasına diplomatik sıkıntılar yaratıcı yolu tercih etmiştir.

BU ISRARLI YANLIŞ YAKLAŞIMIN SORUMLULARI BELLİDİR, CEZALANDIRILMALIDIR..!

Amacın gerçekten Filistin halkına yardım olduğu bir yaklaşım için izlenecek yollardan birisinin Türk Kızılay”ı ile işbirliği yapmak olduğunu vurgulamıştık.

Bunun dışında, dünya üzerinde, yardımlaşma amaçlı bir örgüt olan, “Birleşmiş Milletler Örgütü” bulunmasına rağmen, bu örgütle de işbirliği yapılması istenilmemiş, böylece dünya üzerinde, Türkiye’nin sıkıntılı günler geçirmesine neden olunmuştur.

Yine, İnsani Yardım Vakfı, yöneticileri bu eylemlerini kesinlikle AKP hükümetinden de gizli yapmamıştır.

Oysa AKP hükümeti vakfa rotası yönünden toleranslı davranmayı sürdürerek, bu dünyasal dikkat çekici yanlışın yapılmasını sorumsuzluğuyla desteklemiştir.

Oysa rahatlıkla ve sağlıklı olarak, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” adına Gazze halkına bu yardım gönderilebilirdi.

OYNANAN BU OYUNLAR, TÜRKİYE’NİN İTİBARINI SARSMAYA YÖNELİKTİR

Bu yorumu okuyan siz okurlara soruyorum,

Heybeliada Ruhban Okulu’nu açmak, burada ve çevrede yaşayan Rum kökenli insanlarımıza yardım sağlamak üzere,

Yunanistan ve diğer destek veren ülkelerden uyduralım adı da, “ Mağdur Rum Halkına Destek ve Yardım Vakfı” olsun,

10 gemiden oluşan bir konvoy da yola çıksın.

Bu durum biz, Türkiye insanları olarak nasıl değerlendirilebilir..?

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bu durumu seyir mi eder..?

Türk Silahlı Kuvvetleri, askeri bandosu ile hoş geldiniz diyerek konvoyu, Çanakkale Boğazı kıyılarında törenle mi karşılar..?

Yoksa, bugün İsrail’in yaptığı gibi uyarılarda mı bulunur..?

Farz edelim, gemilerin örneğin İzmir limanına yardımlarının teslim etmek üzere, Türkiye Devleti’nin denetiminde yanaşmasına izin mi verirdi..?

Hayır bizler, “ Mağdur Rum Halkına Destek ve Yardım Vakfı” temsilcileri ve bizlere katılan ülkeler gemilerimizle, “Heybeli Ada” ya yanaşacağız ısrarında bulunurlarsa,

Türk Silahlı Kuvvetleri önlemini gerektiğinde silahlı güç de kullanarak alır mıydı..?

Yorumumuzun başlığı, “Türkiye Üzerinde Oynanan Yeni Büyük Oyunlar” dır.

Yorumumuzun devamında da, özellikle bu yazının kişisel duygulardan ötelenerek, objektif olarak okunmasını istemişiz.

Ufuk turumuzu zenginleştirmek hedefinde olmanız gerektiği ifade edilerek, “Bu Yorumun Okurlarını, Öncelikle Objektif Olmaya Davet Ediyorum” ara alt başlığı da konulmuştur.

SONUÇ OLARAK:

Amaçlar, ezilen insanların haklarının korunması ve kollanması ise daima ezilen o halkların fikren ve bedenen yanındayız.

Bugün İsrail, dünya üzerindeki istihbaratında, “Mossad” adı verilen yapılanması ile ciddi boyutta söz sahibi bir ülkedir.

İsrail’in, “İnsani yardım Vakfı”nın, “Hizbullah” örgütü ile ilişkiler içerisinde bulunduğunu iddia etmiş olması ise asla önemsenmeyecek bir teşhis değildir.

AKP hükümeti ise, bu vakfın böyle başıboş bir ülkeler arası infiali yaratmasından dolayı sorumlu davranmamıştır.

Bu olayın beraberinde canlarından olan Türk vatandaşları ve diğer dünya ülke insanlarının ölümünden “İnsan Yardım Vakfı” Yöneticileri ile birinci derecede birlikte sorumludurlar.

Sokaklara dökülen insanlarımız, milli şuur ve ezilen bir millete karşı tabiî ki duyarsız olamazlar.

Ancak İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkilerin belki de bozulacak olmasının temel sebebi olan bu “Gazze’ye İnsani Yardım” senaryosudur.

Amaç yardım boyutlarının ötesinde, Türkiye’nin geleceğinin zora sokulmasına yönelik, bilinçle yazılmış bir senaryonun göz göre göre, Akdeniz’in mavi sularında, Gazze’nin 70 mil açıklarında, İslamcıl ve Şeri düzen hayranlarınca oynanmış olmasıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslar arası ve diplomatik hukukunun rencide edilmesidir.

Türkiye Cumhuriyeti Savcılarının yaratılan bu hukuki sorunu ciddi bir şekilde masaya yatırması gerekli olduğu kanaatindeyiz.

Doğru amaçlı, Devletler Hukuku, Diplomatik Kurallar, Hükümet kararlarına uygun, siyasi amaçları bulunmayan, Kızılay yada Birleşmiş Milletler organizasyonlarında yapılacak her türlü çaba ve çalışmalarda, ezilen tüm halkların yanında olacağımızı, imkanlarımızı tüm varlığımızla sunabileceğimizi de canı gönlümüzle arz etmekte yurttaşlığımızın sorumluluk alanındadır.

Ancak, ülkemizin, geçmiş tarihlerdeki gibi, yaşanan dünya savaşlarına eften püften sebepler ile sürüklenmesine yönelik tüm davranışlara da, “Atatürk ve Türkiye Milliyet çisi” kimliğimizle karşı duruşla fikir eylemciliğindeyiz.

Ezilen ve topraklarından ötelenmiş Filistin Halkının da her zaman yasal bağlamlar içerisinde daima destekçisi olmaktan yanayız.

Asla illegal dinsel camiaların gölgesinde yer alarak değil…

Öner SAMANLI

 
Toplam blog
: 295
: 3087
Kayıt tarihi
: 22.08.08
 
 

Prof.Dr. Öner Samanlı, yıllarını eğitim ve öğretim faaliyetlerine adamış, birçok bilimsel makalen..