Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"İnsanlık öldü mü?" serzenişi...

"İnsanlık öldü mü?" serzenişi...
 

Ya da insanlık ölmüş!..

Günlük yaşamda bu tür yakınma vb. söylemleri sık sık tekrarlamakta ya da duymaktayız. Peki, insanlık gerçekten öldü mü? Ya da daha önemlisi insanlık nedir ki, ölsün? Bazı toplumlarda ki genelde batı toplumlarında insanlığın öldüğü, olmadığı, bizim toplumumuzda hala bazı insani değerlerin batıya göre daha iyi olduğu vb. şeklinde savunulan görüşlerde konunun diğer boyutları...

Böyle bir tartışma ne kadar gereklidir, size kalmış…

Ama bu kadar yakınılan bir konu gerçekten öyle mi, yoksa sadece moda bir serzeniş mi? Düşünmeden edemiyor insan!… Genelde bir sonraki serzeniş şu oluyor çünkü: “insanlık zenginleşiyor belki ama hep daha kötüye gidiyor… Eskiden böyle miydi?… , Dedelerimizin zamanında şöyleydi...” Biraz da moral bozucu açıkçası…

Peki, insanlık ne demek?

Öncelikle insanlık kavramı nedir? Bu konuda temel düzeyde de olsa anlaşmak gerek... İyilik yapmak mı? Yoksa kötülük yapmamak yeterli mi?

Genel olarak; zorda olana el uzatmak, en yakın cevapmış gibi geliyor kulağa… Yani bireyin kendi sorunundan ziyade ilişkisel bir durum, insanlık... Başkasıyla ilgili bizim duruşumuzu yansıtıyor…

Dolayısıyla bizim dışımızda, ama bizim müdahalemize ihtiyaç duyulan her olay ve durum karşısında bizim kayıtsızlığımız, duyarsızlığımız insanlığın ölmesi olarak değerlendirilebilir.

· Yoksullar, evsizler vb. maddi sıkıntıda olanlar,

· Kimsesiz çocuklar, kimsesiz yaşlılar, engelliler vb. insana ihtiyacı olanlar,

· Sokak hayvanları, nesli tükenen hayvanlar vb. doğadaki diğer canlılar… bu örnekler arttırılabilir..

Bu vb. durumlar çok yakın çevremizde, içinde bulunduğumuz sosyal ortamda ya da uzak çevremizde bulunabilirler. Yakınlık uzaklıklarına göre de bizim duyarlılığımız artar ya da azalır. Örneğin bir yakınımızın kan ihtiyacı için hemen koşarken, radyoda, metroda yapılan duyuruya kayıtsız kalabilmekteyiz.

İnsanlığı yaşatmak için…

Konuyu bu şekilde değerlendirdiğimizde “insanlığın ölmemesi” için sadece kötü olmamak yeterli değil, iyi olmak, aktif olarak müdahale etmek gerektiği de ortaya çıkıyor. Dolayısıyla aktif olarak iyilik yapıp, birilerine “el uzatmadığımız” her gün, insanlığın aleyhine işliyor diyebiliriz…

Bu “el uzatma” elbetteki bir zorunluluk değil, hepimizin şahsi tercihleri… Ancak şu da bir gerçek ki sadece şikâyet ederek, “insanlık ölmüş” vb. serzenişler de insanlığı yaşatmak için yeterli değil, bu ayrımı da yapmadan yakınmak laf-ü güzaf...

 
Toplam blog
: 64
: 810
Kayıt tarihi
: 07.07.10
 
 

www.ibrahimkayral.com ..