Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '12

 
Kategori
Güncel
 

'İnsanlık suçu' işleyen Madımak sanıkları nasıl kurtuldu?

'İnsanlık suçu' işleyen Madımak sanıkları nasıl kurtuldu?
 

Bundan 19 yıl önce Sivas’ta ülke tarihine kara bir leke olarak geçecek bir katliam yaşandı. Aralarında yazar Aziz Nesin’in de bulunduğu onlarca yazar, şair ve sanatçı, Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılmak için kente gitmişti.

2 Temmuz günü kentin çeşitli bölgelerinde toplanan binlerce kişi, protesto için bir araya geldi.

Sloganlarla etkinliklere katılanların kaldığı Madımak Oteli’ne yürüyen öfkeli kalabalık, taşladıkları oteli daha sonra ateşe verdi.

Onlarca kişi, güvenlik güçlerinin engel olmadığı protestocuların yaktığı otelde sıkışıp kaldı. Saatler geçmesine rağmen, kalabalığa müdahale edil(e)miyor, oteldekiler bir türlü kurtarıl(a)mıyordu.

Madımak’ı saran alevler, aralarında halk ozanları Muhlis Akarsu, Nesimi Çimen ve Hasret Gültekin, şairler Metin Altıok ve Behçet Aysan, yazar Asım Bezirci ile karikatürist Asaf Koçak’ın da yer aldığı 35 kişinin yaşamını yitirmesine neden oldu. Olaylara katılan iki gösterici de yaktıkları ateşin kurbanı oldu.

Aralarında yazar Aziz Nesin ve sanatçı Arif Sağ’ın da bulunduğu 51 kişi ise katliamdan sağ olarak kurtulmayı başardı. Yaralanan Aziz Nesin’e yönelik linç girişimi de son anda engellendi.

Olayların ardından 1993 yılında dava açıldı. 19 yıldır bir türlü bitirilemeyen Sivas katliamı davasında kritik bir aşamaya gelindi.

Katliamın gerçekleşmesinin ardından kaçan 15 sanık, halen kırmızı bültenle aranıyor.

Bir önceki duruşmada Savcı, “Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak”le suçlanan firari sanıklar için zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğunu savunmuştu.

Bu sürenin de 2008 yılında dolduğunu söyleyen Savcı, davanın düşürülmesini istemişti.

Talebe tepki gösteren mağdur avukatları, Sivas katliamının “insanlık suçu” olduğunu belirterek, davanın zamanaşımı kapsamına girmediğini söylüyorlardı. Ancak dinleyen yoktu!

Bu arada, CHP ve BDP’nin davanın zamanaşımına uğramasını önlemek için verdiği önergeler de TBMM’de iktidar partisinin oyları ile reddedildi.

Birde dava ile ilgili çeşitli skandallar var. Onlar şöyle: Sivas katliamının acısı henüz tazeyken, Madımak Oteli’nin alt katına bir kebapçı açıldı. Yıllar boyunca bu restorana gelenler, 37 kişinin yanarak can verdiği bu mekânda kebap yemeyi sürdürdü. Bu duruma tepki gösterenlerin sesi, 2010 yılına gelindiğinde ancak duyuldu. Ve yıllar sonra kebapçı kapatılarak, Madımak Oteli kamulaştırıldı. Tüm taleplere rağmen müze yerine bilim ve kültür merkezine dönüştürülen Madımak’ta tartışma yaratan bir olay daha yaşandı. “Anı köşesi” adı verilen panoya katliamda ölenlerin isimlerinin yanı başına, iki saldırganın da adı yazıldı.

Dava bir yandan sürerken, firari sanıklar hakkında da ilginç gelişmeler yaşandı. Yargılandığı sırada firar eden 9 sanık içinde yer alan Sivas Belediye Meclisi Üyesi Cafer Erçakmak’la ilgili çarpıcı bir gerçek yıllar sonra gün yüzüne çıktı.

Her yerde aranan katliamın kilit ismi Cafer Erçakmak’ın uzun yıllar kentte yaşadığı, geçen sene ölümünün ardından gizlice gömülmesiyle ortaya çıktı.

Cafer Erçakmak’la ilgili bir skandal da kimlik tespiti sırasında geldi. Adli Tıp, Erçakmak’tan alınan DNA örneklerini, kan bağı bulunmayan eşiyle karşılaştırdı. Daha sonra yapılan testlerde ölen kişinin yüzde 99.99 ihtimalle Cafer Erçakmak olduğu kaydedildi. Bu sonuçla insanın aklına değişik düşünceler de gelmiyor değil!..

Katliam sanığı İhsan Çakmak’ın ise firari olarak arandığı yıllarda evlendiği, askerlik yaptığı, ehliyet aldığı ve çocuğunu da nüfusuna kaydettirdiği belirlendi.

Bir diğer sanık Yılmaz Bağ’ın da katliamdan sadece iki hafta sonra, Kangal ilçesinde düğün yaparak evlendiği tespit edildi.

1994 yılında tutuksuz yargılanmak için serbest bırakılan sanıklardan birçoğu ortadan kayboldu.

Yıllarca her yerde aranan bu sanıklardan 9’unun, 1993 yılında 5 Türk’ün yakıldığı Solingen faciasının meydana geldiği Almanya’ya kaçması dikkat çekti.

Alman makamları, Türkiye’nin iade talebini “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası”nı gerekçe göstererek reddetti.

Almanya, katliam sanıklarını Türkiye'ye vermezken, bir diğer sanık Vahit Kaynar da geçen yılın Eylül ayında Avrupa’da yakalandı.

Almanya-Polonya sınırında yakayı ele veren Kaynar, Ankara’nın talebine rağmen iade edilmedi.

Davayla ilgili sürece bakacak olursak;

Sivas katliamı davası, 21 Ekim 1993’te başladı. 125 sanık, Ankara 1 Nolu DGM’de ilk kez hâkim karşısına çıktı.

Davada ilk karar da 26 Aralık 1994’te çıktı. 85 sanık 2-15 yıl arasında hapis cezasına çarptırıldı, diğer sanıklar ise beraat etti.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 1997 yılında müdahil avukatlarının temyiz ettiği davayı bozdu. Yeniden yargılama sonucunda 33 sanık hakkında idam cezası verildi.

Ancak bu karar, bir yıl sonra Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından yeniden bozuldu. Sanık sayısı da 125’ten 33’e indi.

2000 yılında kararını açıklayan Ankara 1 Nolu DGM, 33 sanık için “idam” dedi. 9 sanık 7 yıl 6’şar ay, 4 sanık 20’şer yıl, 1 sanık 15 yıl, 1 sanık 5 yıl hapis cezası aldı.

33 sanık hakkında verilen idam kararı ise 2002 yılında müebbet hapis cezasına çevrildi.

Katliamla ilgili davada şimdi tüm gözler, bu gün yapılacak duruşma için Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesine çevrildi.

Ve mahkeme kararını vererek, savcının talebini haklı bulup, “Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüse iştirak”le suçlanan firari sanıklar için zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğunu kabul etti.

Böylece ‘insanlık suçu’ işleyen sanıklar yargıdan kurtulup, suç işledikleri insanların arasına döndüler!

Bu kararla yargının kime, niye, nasıl hizmet ettiği, insanları ayrıştırdığı açıkça görüldü…

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..