Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '19

 
Kategori
Magazin
 

"İşin Şovunda Değilim"

 Youtube’a yüklediği ‘Bu benim öyküm’ şarkısıyla milyonlarca tıklanma rakamlarına ulaşan ve yaptığı ilk paylaşımla şöhreti yakalayan Tuğçe Kandemir yeni şarkısı Yelkovan ile de yine listeleri zorluyor. İlk üç günde 3 milyon izlenme elde eden Kandemir başarısının sırrını ise “Her şarkımda totem yapıyorum. Eğer benim dilime dolanıyorsa herkesin diline dolanır diye düşünüyorum ve şarkılarımı öyle çıkartıyorum” şeklinde açıklıyor.

 Türkçe öğretmeni olan ve sosyoloji üzerine yüksek lisans yapmaya da devam eden Tuğçe Kandemir akademik kariyerinden ise asla vazgeçmeyeceğini ve müziği hobi olarak yaptığının altını çiziyor. Bir roman yazmaya başladığını da anlatan Kandemir kitabını yaz aylarında çıkarmayı planlıyor.

Sahne imajına ve stiline gelen eleştirilere ise şöyle cevap veriyor; “İnsanlar sahnede genelde gösterişli, iddialı şov imajına sahip kişileri gördükleri ve buna alışık oldukları için sade ve spor, sıradan stile şaşırıyorlar. Ama ben böyle çok mutluyum hiç yapılan eleştirilere de üzülmüyorum.  Herkes 90-60-90 olmak zorunda değil. Tuğçe dendiğinde benim görüntüm değil sesim ve şarkımla akıllarına geleyim istiyorum. İşin şov değil üretim kısmındayım.”

 

Yeni şarkın Yelkovan hayırlı olsun. Yine iyi bir çıkış yakaladığın bir şarkı… Üç günde 3 milyon izlenme elde ettin. Sence bu başarının sırrı ne?

Ekip olarak benim dilime dolanmayan şarkıları paylaşmıyoruz. Yelkovan da öyle oldu. Çıkmadan önce aylarca dilimize dolanan bir şarkıydı. Aslında bir nevi totem yapıyorum. Eğer benim dilime dolanıyorsa herkesin diline dolanır diye düşünüyorum ki öyle de oldu. Bence başarının sırrı bu…

Peki şarkının gidişatı sana başarıyı ve şöhreti getiren ‘Bu benim öyküm’ gibi mi?

Aynen öyle… İlk şarkım nasıl çıkıp, paylaşımları arttıysa bu da aynı şekilde yükselmeye devam ediyor. Tıklanmaları ve izlenmeleri aynı oranda devam ediyor.

İlk şarkın bu kadar büyük çıkış yakaladığında kendini geri çekmiştin, sosyal medya hesaplarını kapatmıştın ve  kimse seni bulmasın istiyordun aynı çekimserlik kısmen hala devam ediyor mu?

İlk başta kendimi geri çektim çünkü içine girdiğiniz bilmediğiniz ve her yöne savrulabileceğiniz bir dünya. Ama baktım kendimi korumayı beceriyorum, hayatımı değiştirmeme gerek kalmıyor bu duruma kendimi alıştırdım. Başta çok çekingendim ama şimdi çok iyi durumdayım kesinlikle daha sosyalim.

 

“Başarısız olurum diye hiç korkmuyorum çünkü elimde çok daha iyi şarkılarım var”

Peki şarkın bu kadar ilgi gördüğünde bu kadar büyük kitlelere ulaşacağını ve daha fazlasını yapacağını hayal ediyor muydun?

İlk başta sadece tek şarkı yaparım yoluma bakarım, müzikle alakam olmaz diye düşünüyordum. Sonra insanların bana çok güvendiğini gördüm ve müzik defterini açmanın zamanı geldi dedim. Ve diğer şarkılarımı çıkardık.

Devam eden şarkılarda aynı başarı ve istikrarı sürdüremezsem ne yaparım diye bir kaygın ve korkun oldu mu?

Başlarda tabii ilkinin başarısını devam ettirir miyim diye tedirginlik hissettim.  Ama korkmadım çünkü elimde daha iyi şarkılarım ve bestelerim vardı.

İşler bir yerde istediğin gibi gitmezse ne yapacaksın?

Şuan yüksek lisans öğrenciyim aynı zamanda sosyoloji okuyorum. Bu sistemi bozmadığı sürece müzik de bir yandan hep devam eder diye düşünüyorum. Ama zaten kolumda bir altın bileziğim var. Edebiyat mezunuyum ve Türkçe öğretmeniyim. Bu taraf iyi gitmezse diğer tarafa yönelirim.

Müziği sanki hobi olarak yapıyorsun gibi öyle mi?

Çok doğru… Böyle olunca hayatında maddi manevi her şey daha kolay oluyor. Bu yüzden müzik hayatımda olmasa da beni çok etkileyeceğini sanmıyorum.

Böyle bir tempodan ve böyle ivme kazandığın bir yolculuktan sonra  akademisyen olma fikrinden uzaklaşma ihtimalin var mı?

Yanılıyorsun hem de çok yanılıyorsun. Çünkü o yollarda, konser koşuşturmasında bildiğin ödev yetiştiriyorum. Hocaların makalelerini okuyup, analizini yapıp, öğrencilere nasıl yansıtılabilir onu çalışıyorum. Bu şekilde zorlanıyorum, zor oluyor ama zoru seviyorum.

Neden akademik kariyere yapmak istiyorsun?

Çünkü akademi hayatı bir şeylerin daha üstüdür. Mesela edebiyatta dört yıl lisans eğitimi alırsın. Bu dört yıl seni sadece basit bir edebiyatçı yapar. Sadece cümle kökü ya da tamlama anlatırsın. Ama akademik dünyada bir derya deniz var ve lisansla asla alakası yok. Bu yüzden sonsuz bir içerik olduğu için beni cezp ediyor ve kendine çekiyor.

 

“İstediğimi alana kadar asla pes etmem”

Peki ya bir noktada pes edersen ne olacak?

Pes etmek mi? Böyle bir şey benim dünyamda yok. Kolay kolay pes etmem inatçıyımdır. İstediğimi alana kadar, yapana kadar peşini bırakmam. Bir işin sonunu getirmezsem kendimi asla affetmem.

 Bu şekilde büyük çıkışlarla şöhrete ve başarıya kavuşanlar genelde bu kadar başarı elde etmişken her şeyi bırakır bütün enerjisini bu yöne verir ama sen ısrarla buna karşı çıkıyorsun. Bu duruma karşı senin tutunduğun sebep ne?

Aslında ailemin bütün beklentisi öğretmenliğin dışında tamamen müziğe yönelmem. Ama bu ailemi dinlemediğim tek konudur. Bu sektöre girdiğimde değişmekten ve ayak uyduramamaktan çok korkuyordum çünkü bilmediğim ve farklı bir dünyaydı. Bu yüzden mesafemi koruyorum ama şimdi alıştım ve adapte oldum daha rahatım diyebilirim.

En çok zorlandığın konu ne oldu?

Geç saatteki işler beni çok zorladı. Gece kulüpleri, oradaki sigaralı ortam, gece yarısından sonra sahneye çıkmakta zorlandım.  Çünkü alışkın olmadığım bir hayat ve hep uyuduğum rüya gördüğüm saatlerin çalışma saatim olması problem yarattı bende. Bir de bu süreçte çok doğru insanlarla yolumun kesiştiğine inanıyorum. Eğer Ece’den (Filiz) başka bir menajerim olsaydı herhalde harcanıp, kaybolup giderdim. Çünkü bütün programımda öncelik benim istek ve arzularım. Bir şeyi yapmak istemiyorsam yapmıyorum. Kimse bana bunu yapacaksın diye diretmiyor. Başkaları olsa eminim birçok şey için beni zorlardı. Bu yüzden de şanslı olduğumu düşünüyorum. 

Yazdığın şarkı sözlerinin bu kadar etkileyici olmasını nasıl anlatıyorsun. Bu edebiyatçı olmanın etkisi mi yoksa yaşadığın şeylerin etkisi mi?

Edebiyatçı olmamın da etkisi var. Ama yaşanmışlıklar daha ağır basıyor. İnsan yaşamadığı şeyi kolay kolay anlatamaz. Ben de duygusal olarak her şeyi çok hassas bir şekilde yaşadığım için hissediliyor.

23 yaşındaki bir kadın ne yaşamış olabilir de bu şarkı sözleri ortaya çıkmış diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum…

Hiç öyle deme, bu hiç belli olmuyor. Benim olaylardan etkilenişim biraz daha farklı. Bu belki yapı ve huy meselesi ama ben her şeye karşı çok hassas ve duygusalım. Mesela senin sadece bakıp geçtiğin bir şeye ben bakıp geçemem orada kalırım, karşısına geçip ağlarım. Yaşadıklarımdan ya da çevremde gördüklerimden böyle etkilenen bir insanım.

Peki hem bu kadar hassas olup hem de her şeyi yaşama çabası seni zorluyor mu?

Tabii ki her zaman çok zorluyor. Hiçbir şeyi üstünkörü yapamam mesela hep derinlemesine irdelerim, üzerine çok düşünürüm. Bu beni çok zorlar. Ama artık bu duruma alıştım.

 

“Kimse 90-60-90 olmak zorunda değil”

İsmine ve şarkılarına gelen olumlu yorumlar son dönemde eleştiriye dönüşmüş buna ne diyorsun?

İnsanlara bu maceranın çok kısa olacağını düşündürdüm. Bunu onlara o kadar çok sezdirdim ki baktılar devamı geliyor ve yol uzuyor onlar da şaşırdı. Sonra eleştirmeye başladılar ve aşağı çekmeye çalıştılar.

Stylingin, saçın, makyajın, fiziğin de eleştirildi ve senden hep daha farklı bir sahne imajı beklendi bu beklentiye cevabın nedir?

Bütün gece kulüplerinde ceketle sahne aldım. Bildiğin öğretmen ceketi giydim, normal günlük hayatta giydiğim pantolonumla çıktım. Ben buyum ve beni böyle kabul edeceksiniz edin dedim. Şimdi kısa bir etek giydiğimde şaşırmaya başladılar. Ama benim stilim belli insanlar bunu eleştirebilir ama bunun dışına çıkmam. İnsanlar sahnede genelde gösterişli, iddialı şov imajına sahip kişileri gördükleri ve buna alışık oldukları için sade ve spor, sıradan stile şaşırıyorlar. Ama ben böyle çok mutluyum hiç yapılan eleştirilere de üzülmüyorum.  Herkes 90-60-90 olmak zorunda değil. Tuğçe dendiğinde benim görüntüm değil sesim ve şarkımla akıllarına geleyim derdindeyim. İşin şov değil üretim kısmındayım.

Peki bir edebiyatçı olarak yazmayı ve yayınlamayı düşündüğün bir kitap var mı?

Evet bir roman yazmaya başladım. Bir sonraki yıla çıkartırım diye düşünüyorum. Halit Ziya Uşaklıgil, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sait Faik Abasıyanık romanlarını çok severim ve onlar kadar tabii ki olamaz ama onların izinde bir kurgu roman olmasını planlıyorum. Bu yönümü de herkesin görmesini istiyorum.

 

 
Toplam blog
: 60
: 44
Kayıt tarihi
: 13.12.18
 
 

Gazeteci ..