- Kategori
- Mizah
"Isırık dahil, her türlü izler, lekeler çıkarılır. Ama vicdan lekesi çıkarılamaz"
Biz, lekeleri ve izlerin tarifini kısaca sayarken, ruj izlerini bilirdik. Nasıl bilmeyelim ki. İsmi küçük, kapladığı lekenin manası daha daha büyüktü. Kaçak aşk’ın görülen kılavuzuydu bu lekeler. Kaçak et olsa, yer yutarsın. Kaçak rakı da olsa aynen öyle ama, pat diye karşına çıkan, Arnavut tüfeği gibi gözünüze dayatılan o gömlekteki ruj izi yok mu! Breh breh!
Geriye ne kalıyor? Sivilce lekeleri, izleri kalıyor. Hepimizin istisnasız geçirdiklerinden. Ha, bir de ne kalıyor geriye? “Vicdan lekesi” İşte onu, temizlikçi bile çıkaramıyor.
Velhasıl, lekedir, izdir derken, işin içine son günlerde at izi ile it izi de karıştı, işler karman çorman oldu. Mecliste UHUD Savaşı ortasında, birisi, rakibinin ayağından ısırmış. Ayağı ısırabilmek için, ayağı paçasından kapmak lazım ilk önce di mi? Bu ısırıktır diye açmış bacağını gösteriyor aleme. Doktor da, rapor vermiş. “ Bu ısırıktır” diyerekten. Hem de Adli Tıptan. ( Vaktiyle bu müesseseden uzaklaştıranların kulakları çınlamıştı. )
AKPLİ ÜYE, ISRARLA BİRİSİ ISIRDI BENİ DİYE AYAĞINI GÖSTERİYOR.
Şimdi de ısıran aranıyor. Bir muhalif de pankart çıkarmış koltukların arasından uzatmış “ Buraya köpek giremez” diye. Dur bakalım, köpek mi girdi, insan mı girdi, at mı girdi.
Vekil olacak kişi pantalonunu sıyırmış, yarayı gösteriyor: ” Uf oldu” diyor. Orayı uf eden, tam kaval kemiğine isabet ettirmiş dişlerini. İnsan, hayvan fark etmez. Dişleme dişlemedir. Maçlarda olsaydı, oraya konan “tekmelik” bile, bu yaranın oluşturmasına müsaade etmezdi.
“At izi, it izi” lafı vardı ya. Düşündük, koskoca atın, meclisin güvenliğinden nasıl geçti de içeriye girebildi. İt de öylesi. Kafalarda sualler yaratmak gaye. İkisini bir arada anmak, izleri birbirine karıştırmak. Atın o vekille ne işi olur. Ha keza itin de. Olsa olsa, paça seven bir başka vekil, ısırıvermiştir. Adli tıp acaba, pantalondaki izleri de görebilme imkanına sahip oldu mu dersiniz?
Ben olsam, o haşmetli ısırığı atan adam olarak ortaya çıkar, “it iziyle beni karıştırma. Ben ısırdım. Hem atın da günahı yok” derdim vallah.. Demem o ki, ufak bir araştırma yapmak lazım. “ Bol sarımsaklı şöyle bir paça üzerine ufak bir kompozisyon isterdim” vekillerden. “Kim paçayı iyi tarif ediyor “ diye. “Sahurda yenmek üzere” diye de not düşerdim ki, işin manasını anlamayalar. Cevapları tıpış tıpış vereler” diye. Böylelikle “paça sevenler,” bir bir ortaya çıkarılmış olurdu.
CHP DEN ALİ ŞEKER BACAĞINDAKİŞ ESKİ BİR YARANIN FOTOĞRAFINI GÖSTERİP, "ISIRLDIĞINI İDDİA EDEN SAYIN BALTANIN BACAĞINDAKİ YARA İŞLE KARŞILAŞTIRDI. VE "ISIRIK İZİ BÖYLE OLMAZ. BEN HEKİMİM" DEDİ VE EKLEDİ: " BUNU ISIRSA ISIRSA AT ISIRMIŞ OLABİLİR. AMA BURALARDA DA AT YOK, GÖREMİYORUM" DEDİ.
Tabii ki, onca paça çeşitlerinde sadece “ayak paça” yı soracaksınız. Aman dikkat. Diğerleri, “ayağı “ maskelemek" için, diğer çeşitlerle birlikte soracaksınız. Örnek mi? : ( Kelle paça, dana paça, kuzu paça, terbiyeli paça vs. gibi) Sonra kağıtları toplayıp, neticeye varacaksınız.
At iziyle it izinin karıştırılmasına milletimiz eskiden beri alışıktır. At-avrat-silah üçlemesinin hatırına bozkurt izinin at izine karıştırılmasını da hoş görelim. İyi de, it iziyle bozkurt izinin karıştırılmasını nasıl hazmedeceğiz? İt ittir , at da attır.
CHP İstanbul Milletvekili , AKP'linin ısırılmadığını, kendisi gibi bacağını bir yerlere çarptığını öne sürdü. CHP’li Ali Şeker, meclis kürsüsünde dizindeki yaraları gösterdi ve şu ifadeleri kullandı:
“Bir arkadaşımız ısırdı diyorsunuz. Bu, tıbben imkansız bir şey. Bunu ısırsa ısırsa at ısırmış olabilir. At izini it izine karıştırıyorsunuz belki ama gündüz burada at göremedik. Bu yaranın benzeri benim de var. Oradaki köşeye çarpma neticesinde olaşabilecek bir yara. Bu yarayı siz, bir insan ısırmış gibi yalanlarınızla inandırmaya çalışıyorsunuz” deyiverdi.
Al bakalım buradan yak!
Şair ne demiş?
“At izini it izine / Karıştırdık birbirine / Karanlığın kara özüne / Parmağını sok gözüne / At izini, it izine / Al izini git işine / Hep düşüne düşüne / Düş şairin peşine / Gerçeği yakalarsın / Bakma üçüne beşine /
Gerçeği yakalamak mı?
Bu meclisle mi?
Ört ki, ölem !