Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '08

 
Kategori
Şiir
 

(İstanbul) Çocuk olmak vardı ya..

(İstanbul) Çocuk olmak vardı ya..
 

Balıkçı klübesi, büyükdere 1972Kaynak : www.fotografevi.com



Çıkmaz bir sokağın girişinde
Fısıldayan arnavut taşlarını duyuyorum

Meydan okuyor asırlık çınar İlgisiz gözlere
Yılların, üzerine kına yaktığı tulumba
Başı eğik....
destek alıyor
Kuruyan kuyunun beton gövdesinden

insanlar sonu yok diye girmiyor sokağa
Hepsi yaşam kavgası içinde

Oysa arada soluklanmak gerekir hayatı

II

Köşebaşında
Ahşap bir duvara yaslanmışım
Elimde simit

Siyah beyaz seyre dalmak güzel bu şehri.

Küçük insanlar olta atıyor
Galata köprüsünde
Yaklaşsam balıklar kaçar
Büyür insanlar

En iyisi burada kalmak

III

Rum evlerini saklayan
Balat… Fener yolu

Suskun sokak lambası
Altında semt delikanlıları
Bir hayal…

Sular ud sesiyle oynaşırken
Haliçten bir kayık geçiyor
Küreğinden düşen damlalar
Hatırlatıyor kaybolan laleleri
Yokolan huzuru

Misketlerin gölgesinde
Yuvarlanıyor teneke kutular
Karışıyor yoğurtçunun çıngırağına

Kapı eşikleri süpürülüyor
Akşam çökecek ve çekirdek çıtlatacak komşular
Sular dökülüyor çökük kaldırımlara
Gün temizleniyor

IV

Tahta boynuzlarıyla köprü üzerinde beliriyor tramvay
Cadde-I kebir de fotr şapkalı adamların kolunda
İnce belli bardak çizgisinde hanımların topukları eşlik ediyor
Kapalıçarşıda bakırcıların tak tuk larına

Süt güyümlerini taşıyan zayıf atın soluğu
Karışıyor Haydarpaşa’da ki ağlayışlara
Sallanan eller ve mendillerle
Oyun oynuyor beyaz güvercinler
Uçurtmalar takılı
Mihrabad Korusu’nda

Yedi tepe omuz omuza horonda
Beşibiryerdem düşmüş gerdana mavi taşlı Marmara ve Haliç
Eminönü’nde balık ekmek dumanından boğuluyor martılar
Kaçıyor Kız kulesi’ne

Üsküdar’da bayram havası
Selamsız yokuşu deseler de kulak asmayın
Selam alıp vermeden geçmez insanlar
Yüzler hep tanıdık…eller hep dost

VI

Sabah sabah ahşap kapı üzerinde ki kilit açılıyor
Sarıyer de ki börekçinin
Cankurtaran’da kahvehanede demleniyor çay
Salmatomruk’ta galete fırınından yayılıyor anason kokusu
Ve Kanlıca eteğine topladığı kar tanelerini boşaltıyor kaselere

Kırmızı geçmiş süzülüyor şerbetçinin semaverinden
Ardında Sultanahmet
Yankılanıyor ezan
Şehirse içli içli akıtıyor yaşını Yerebatan’da
Ayasofya ibadette

VII

Yeni cami önünde insanlar geçiyor ellerinde file
İçinde Vakıf Zeytini
Mısır Çarşısı’nın o gizemi ardına sakladığı büyük kapısı aralanıyor
Ve süzülüyor şehir

Küçük bir çocuk fırının camına yapışmış
Üşüyen ellerini ısıtıyor
Yüzünde yalnız gecenin kiri
Bilmem kaç numara büyük ayağında ki takunya
Kenarı telle sarılı
Cebinden ha düştü ha düşecek ezdiği kibrit kutuları
Boynunda asılı sapan
Kabuslarını taşladı belki asfalt yatağında

Sarı damalı taksiler düştü yola
Bir de at arabaları

Ve bir kadın al basmış gerdanıyla
Savurarak şalvarı
Yürüyor hızlı hızlı..
Kümesten yumurtaları alıyor büyük kızı
Eşi kaç yıllık sokak berberinde oluyor sinek kaydı
Bu gün bayram sabahı..

Ve bir curcuna başlıyor kentte
Kadın 25 kuruşu koyuyor tezgaha
Sıcak ekmek veriyor fırıncı

Çocuk hala camda
Geçiyor yanından
….Çocuk başını eğiyor
Kadın durup geri dönüyor
Ekmeğinden bir parça veriyor

Sıcak ekmek…
Kara ellerinde
Beyaz köpükler gibi
Dumanında İstanbul tütüyor..
…….. düşlerimde eski bayramlar…

……………………Çocukluğum geldi aklıma işte…


VIII

Köşebaşında
Ahşap bir duvara yaslanmışım
Elimde simit

Siyah beyaz seyre dalmak güzel bu şehri.

Bana seslenecek anam-babam olmasa da
Kanamasa da dizimde yara
Güzeldi çocuk gibi yaşamak..

IX

Şimdi beni harcayan İstanbul’da
Çocuk olup oynamak vardı ya…

Neyse…

 
Toplam blog
: 88
: 392
Kayıt tarihi
: 13.11.07
 
 

Nisan -1970 İstanbul doğumlu. Genç Kuşak Aktüel dergisi genel yayın koordinatörü. Haftalık yayımı..