“İstifa” bir “orantısız güçtür” aslında…

İsrail, Filistin’e karşı dünyanın gözünün içine baka baka işlediği “soykırıma” varan “vahşet sahneleriyle” belli ki; olası bir “dünya savaşını” başlatmak için ısrarla elinden geleni ardına koymuyor.

Belli ki İsrail, orantısız güç kullanarak, tüm “insanlığa” ve insanlığın tüm “kutsallarına” meydan okuyor.

Belli ki İsrail, attığı her adımda, dahil olduğu ve ismi geçen her organizasyonu hiçbir zaman hayat bulmayacak “arz-ı mev’ud” hayalini gerçekleştirmek için bir fırsat biliyor ve kullanıyor…

Belli ki İsrail, kendisini Ortadoğu’nun kalbine hançer gibi saplayan ABD başta olmak üzere süper güçlerin desteğiyle şımardıkça şımarıyor…

Belli ki İsrail, mazlumların canını yakarak “Ötelerin” candamarına basıyor…

…

Filistinli ana ve babaların gözyaşlarının bomba yağdırarak katlettiği bebeklerin kanına karıştığı “gözyaşı denizi” bize, ortadan ikiye bölünüp “inananlarıyla” kurtuluşuna yol açtığı Musa’yı kucaklayan “Nil”in, güçlü ordusuyla dörtnala peşinden koşan Firavun’u ise “elleriyle” boğduğu “O”gerçek ibret dolu kıssayı” anlatıyor… “Sabahı getirecek karanlığın en koyusundayız” belki de…

…

Peki, böyle bir zihniyetin toprağında “dostluk ve barış çiçekleri” açar mı?...

Ve siz, hiç kan ve gözyaşıyla sulanarak büyüyen bir çiçek gördünüz mü?...

İşte, Türkiye ile İsrail Milletvekillerinin üye olarak oluşturdukları parlamentolararası “dostluk grubu”, öteden beri tüm uğraşlara rağmen yeşerip büyümeyeceğinin kanıtlandığı böyle bir çiçeğin adı oldu…

Dünyanın her defasında kuruduğuna “şahit olduğu” bu çiçeğin yine kuruması, ilk kez ortaya çıkmış bir “gerçek” değil…

Nitekim, İsrail’in Filistin’e yönelik başlattığı ve devam eden vahşetiyle birlikte Türk Milletvekilleri’nin, grubun başkanı da dahil peşpeşe gelen “istifalarıyla” “Türk-İsrail Dostluk Grubu” “çiçeği” de ne yazık ki “çiçekler sevgiyle büyürmüş” yargısını doğrularcasına “sevgisiz kalınca ” kuruması da elzem oldu…

…

Elbette ki istifa, bir protestodur…

Elbette ki istifa, vahşete ve katliama karşı bir tepki ve eylem biçimidir…

Elbette ki istifa, insanlık adına “insanlık dışı” hadiselere karşı ortaya konulan “insanca” bir “duruşdur”…

Ancak bu yetmez!…

Yetmez çünkü, tarihin yüzyıllardır kendisine “insanlık ve adalet” misyonu yüklediği bu coğrafyanın insanı, iradesinin temsil edildiği Meclisinin Milletvekillerinden, “İstifa ettim içim rahat”tan öte, ortaya koyduğu bu “asil heyecanın” uluslararası platformlarda politik vizyonun gereği olarak daha aktif diplomatik girişimlerle “akan kanın durdurulması” adına somut eylemlere öncülük etmesini bekliyor…

“Gereğinde ve gerektiği gibi” yapıldığında, “istifa” elbette ki, “bir orantısız güçtür” aslında…

O zaman haydi, İsrail’in Filistin’e karşı ağır silahlar eşliğinde kullandığı “orantısız gücünü” dize getirecek, ilk adımı olan “istifa hareketinin” “sözde değil özde” “orantısız gücünü” gösterin bize!…