- Kategori
- Güncel
"Kabak tadı" verdi...
<ı>ı>
Ben, kabağın tadını pek bilmem…
Hani <ı>“Cennet taamıdır” ı>derler ya, ona da pek inanmam. Eğer bilip de bir daha tatmak istemediğim gibi ise tadı, cennette ne işi var o sasık sebzenin?
Benim bu sözümü doğrulayan bir sözümüz vardır, beğenilmeyen şeyler için <ı>“Kabak tadı verdi” ı>derler.
Demek oluyor ki <ı>“Kabak” ı>çok da tat verici bir şey değil.
<ı>“Kabak” ı>başka şeylere de benzetilir. Örneğin saçı olmayanlar, yani <ı>“Keller” ı>için kabak kafalı deniz. Dahası, kafatasının içinde <ı>“Beyin” ı>diye bir organ olmasına rağmen, çok da doğru olmayan işleri yapanlar da <ı>“Kabak kafalı” ı>olarak tanımlanır.
Lafı nereye getireceğimi mi merak ediyorsunuz?
Elbette bütün çekincelerime rağmen <ı>“Ergenekon” ı>denilen konuya getireceğim.
Hani <ı>“Yargı aşamasında, etik olmaz” ı>düşüncesinden hareket ederek <ı>“Çekincelerime rağmenı>” kelimesini kullanıyorum, yoksa korkumuzdan filan değil…
<ı>“Dorusu budur” ı>düşüncesi ile yargıya intikal etmiş konuların tartışılmasından yana değilim, sonucunu görelim, sonra fikir açıklarız.
Lakin…
BU <ı>“Ergenekon davası” ı>öyle bir seyirle gidiyor ki <ı>“El insaf” ı>değerlendirmesi içinde artık <ı>“Kabak tadı verdi” ı>diye de düşünmeden edemiyorum.
Savcıların ortaya attığı <ı>“İddianame”ı> içeriği öyle bir hal aldı ki kendi ifadeleri ile mahkeme heyetine de açıklama yaptıkları gibi <ı>“Gülünç ve dayanaksız” ı>olduğu kanısı güçlenmeye başladı.
Gözaltına alınanlara baktığımızda bu kanı daha da açık hale geldi.
Hiçbir suçun cezasız kalmasından yana değiliz elbette, varsa bir suç, cezası verilmeli.
Ancak <ı>“Hukuk devleti” ı>kuralları içinde bir kişinin suçlanması için ortaya konulacak kanıt, hiç kuşku yok ki somut olmalı ve suçlanmadan önce açık ve net olarak da ortaya konulmalı.
Neredeyse tümüyle <ı>“Sahte hahamın” ı>ifadelerine dayandırılan iddianameden sonra, adı geçen kişinin ifadesinin işkence altında alınması ve bunun da <ı>“Net” ı>olarak ortaya çıkmasından sonra o <ı>“İddianame” ı>tamamen boşlukta kalmıyor mu? İçi boşalmış olmuyor mu?
Davanın bu şekle bürünmesi, aklıma elbette <ı>“Kabak tadını” ı>getirdi…
Evet, bu dava artık <ı>“Kabak tadı” ı>verdi…
Umarım yiyenlerin midesini bozmaz, hazırlayanların da <ı>“Aşçılık” ı>ehliyetine helal getirmez…
<ı>XXXı>
<ı>ı>
<ı>Not: Lütfen, fırsat bulabilirseniz Org. İrfan BAŞTUĞ paşanın Harp Akademilerinde yaptığı ’Yıllık Değerlendirme Konuşması’nın metnini bulup okuyunuz.ı>
Link adresi: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11428355.asp?gid=229