Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '18

 
Kategori
Müzik
 

“Kara-Para Aşk” Müzik ve İnsan…

“Kara-Para Aşk” Müzik ve İnsan…
 

Gazanfer ERYÜKSEL
 
1980’li yılların sonları… Öneri nereden geldi şimdi hatırlamıyorum bir stüdyoda müzik kaydında çalmam istenmişti. Ne çalacağımı sorduğumda “ritim saz” dedilerdi. 
“Hangi sazı getireceğim?” diye sorduğunda “Çalgılar stüdyoda var…” yanıtını almıştım.
 
Sabah stüdyoya gittiğimde tef çalmam istendi. Benden başka iki müzisyen daha vardı. Diğer sazları sordum. Bugün altyapı kaydı yapacaklarını söylediler. O güne kadar duyduğum, bildiğim kayıt şekli değişmişti. Kayıtları yapacak tonmaysterin (ses yönetmeni) açıkladıkları şaşkınlığımı iyice arttırdı. 
 
“Ritim kutusu” denen aletten bize kulaklıkla çalınacak müziğin ritmini verilecekmiş, ben o gideri sazla çalarken kayıt yapılacakmış. Daha sonra altyapı denilen ritimler üzerine örneğin bir keman, bir ut, bir kanun vb çalgıların kayıtları yapılacakmış. Hayretler içinde dinliyorum. En sonunda yapılan kayıt, şarkıyı okuyacak soliste kulaklıkla verilerek iş “ince ayar” diyebileceğimiz son aşamaya gelecekmiş. 
 
Görevli hızla anlatıyordu… Örneğin ben istersem bir kemanla yaptığım kaydı 8’e, 16’ya, hatta 32’ye katlarım. 
    
Biz bunları konuşurken elektrikler kesildi. Kayıt için beklememiz gerekiyordu. Havasız stüdyoda sıkılmıştım. Sokağa çıkıp dolaşmak için izin istedim. Bir çay, bir çay daha derken vakit geçti. Stüdyoya geldiğimde biz kaydı yaptık, dediler. 
 
Bunları neden hatırladım? 
 
Bu konuları udi arkadaşım Cengiz Öz ile konuşurken hayranı olduğu Şükran Ay ile ilgili bir söyleşide okuduklarını anlattı. 
 
Şükran Ay, turnede tanıştığı ilizyon ve gösteri sanatçısı Turan Turanlı ile evlenir. Turan bey, Şükran Ay’ın menejerliğini üstlenir. Sahnede şarkı söylerken tiyatrocu gibi davranmasını istemektedir. 
 
1970’li yıllarda plakları en çok satan ses sanatkârıdır Şükran Ay. En çok “Altın Plak” alan sanatçılar arasındadır. Ve o dönemde plak kayıtları, saz sanatçıları ile solistin birlikte yaptıkları çalışma sonucu yapılmaktadır. 
 
İşte burada Turan Bey devreye girmekte, Şükran Ay’ın eserin havasına girmesi için stüdyoda mumlar yakmaktadır. Bu kadar mı? Hayır… Prova yapılırken bir iki kadeh de rakı içilmekte ve daha sonra kayda geçilmektedir. 
 
Bazı sanatlar tekil çalışmalardır. Yazar yazısını, şair şiirini, ressam resmini tek başına yapar. Ama tiyatro ve müzik gibi sanatların icrası bir ekip çalışmasıdır. Saz sanatçıları ile solist veya koro eseri icra ederken bir duygu alışverişi söz konusudur. 
 
Son dönemde dolaşıma çıkan kayıtlardaki (CD) şarkıların ruhsuzluğun temel nedenlerinden biri budur. Gelişen teknoloji insanı paramparça etmiştir. “İletişim Çağı” olduğu söylenen dönemde iletişimsizlik tavan yapmıştır. Bir çay bahçesinde, bir lokantada yemek yiyen iki kişi ellerlindeki akıllı telefon ile meşgul olmakta, neredeyse hiç konuşmamaktadırlar. Aşkın olmadığı hayatlarda meşk de olmuyor ne yazık ki… Küçük bir örnek vereyim. “Karapara Aşk”… Bu bir dizi ismi… Kara-para gibi bir yasadışı kazanç ile aşk kavramı yan yana getirilerek algılar yönetilmektedir. Ne acıdır ki cellâda boynunu uzatanlar bunu güle oynaya yapmaktadırlar. “Aşkı bilmeyen kanatsız kuş gibidir vah ona…” 
 
Kara-para ile aşkın örtüştürüldüğü bir çağda duygunun yerinde ise ne yazık ki yeller esmektedir. 
 
Aşk mı dediniz? Aşk artık tensellikten ibaret bir hazdır. Maddi çıkar hesaplarının başladığı yerde aşk zamanın sonsuzluğuna çekilmiştir. 
 
 
 
Toplam blog
: 227
: 584
Kayıt tarihi
: 16.12.15
 
 

1952 Yılında İstanbul'da doğdu. Pertevniyal Lisesi'ni ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akad..