Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '11

 
Kategori
Siyaset
 

"Katil Türkeş" den "Katil Erdoğan" a

On iki eylül öncesi çatışma döneminde rahmetli Alpaslan Türkeş' e "katil Türkeş" diye bağıran devrimci gençlerle "Başbuğ Türkeş" diye bağıran ülkücü gençler sokaklara, okullara, şehirlere sığamadılar, Vatanı sevenlerlerle, vatanı satan(!) gençler Mamak, Ulucanlar, ..., cezaevlerinde ilk defa yan yana geldiler. Aynı koğuşları, ranzaları, hücreleri paylaştılar. 

Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ömrü boyunca, tesis edilemeyen kardeşliğin nedenlerini anlattı. Vatan çocuklarının hapishane zindanlarında sağcı-solcu demeden gördüğü işkence ve zulümleri hep tekrarladı. İdam sehpalarındaki infazlar, sakat kalan, psikolojisi altüst olmuş, geleceğinin ne olacağını bilemeyen bir nesil ortaya konduğunu tekrarladı, durdu. 

Altıncı filoya "defol", kahrosun "Amerika" protestolarının arkasından "üç fidan" diye anılan Deniz Gezmiş ve arkadaşları idam edildi. Adı bugün parklara verilmekte, önemli anma törenleri düzenlenebilmekte, tv kanallarında haber başı yapılabilmektedir. 

Türkiye' nin bu duruma gelmesinin temelini yine rahmetli Alpaslan Türkeş, Nazım Hikmet' in şiirini okumasıyla attı. Şaşkınlık yaratan bu olayın ana teması uzun süre anlaşılmadı. Türkiye' de kurulabilecek kardeşlik projesinin adı konmamıştı ama rahmetli Alpaslan Türkeş ilk adımı bu şekilde atmıştı. 

Devlet adamı olmanın ne olduğunu, dünün hain(!) Nazım' ını yanına alarak herkesin anlayacağı şekilde gösterdi.Sol düşünceyi paylaşan gençler vefatında saygıyla eğildiler. Her iki düşüncenin sahipleri şunu çok iyi anladılar ki; sistem kendine karşı olan her şeyi yiyip bitiriyordu. Ne " kahrolsun komünistler", ne de " kahrolsun faşistler" diyeni kabul etmişti. 

Binlerce cana malolan seksen öncesi dönemde ve seksen sonrası dönemde ne sağcısı, ne solcusu vatanın bir karış toprağını kimseye vermeyi düşünmedi. Bir bölümünü koparıp devlet kurmayı hayal bile etmediler. 

*** 

2002 yılında bir buçuk yılda iktidara gelmekle öğünen sayın başbakanımız Erdoğan, Cumhuriyet döneminin en sıkıntılı hükümet başkanı oldu. Bu sıkıntılardan nasıl çıkabilecek belli değil. 

İleri demokrasi söylemleriyle Cumhuriyet'in ana yapısının kemirilmesinin önünü açan bugünkü iktidar seçimlere girerken önünde pek çok çıkmaz sokaklar oluştu. 

Önündeki engelleri asker, yargı, Ergenekon.Balyoz, ...basını gören iktidar kimini refarandumla, kimini meclis çoğunluğuyla, kimini iktidar baskısıyla halletmeyi başardı ya da başardı görünüyor. 

Ortaya koyduğu adı sıksık değişen, sonunda "kardeşlik projesi" olan açılım, hem sayın Erdoğan' ın hem de Türkiye' nin ayağına dolaşmaya başladı. 

Ortadoğu' nun lideri, demokrasi savunucusu, barışın mimarı, mazlumların ve zulmedilenlerin hamisi başbakanımıza bugün bu memlekette bir pankart açıldı: 

"Katil Erdoğan" 

Yine hatırlayalım: Kıbrıs' ta açılan pankartta, " TC Kıbrıs' tan defol" 

Yine hatırlayalım: " Türkler' i Libya' da istemiyoruz" 

Yine hatırlıyalım: " TC Kürdistan' dan defol" 

Yine hatırlayalım: Taksim' de Atatürk' ün boynuna asılan bez parçasını. 

Yine hatırlayalım: Kanka liderlerin domino taşı gibi devrilip gideceklerini. 

*** 

Alev topuna dönen kentlerde yapılmaya çalışılan halk ayaklanmaları provaları olduğu, yapılan söylemlerle gün ışığına çıktığını son bir iki gün içinde gördük. Bağımsızlığın inandığımız Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bu gibi pankartların açılması ne anlama geldiğini bilmemiz gerekiyor. 

" Katil Erdoğan" demek, "Katil Evren" demeye benzemiyor. 

 
Toplam blog
: 202
: 306
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

BİR DUAMIZ BİR DUYANIMIZ OLSUN YETER ..