Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '18

 
Kategori
TV Programları
 

"Keşke Hiç Büyümeseydik" Reytingler Kötü Geldi Ama...

"Keşke Hiç Büyümeseydik" Reytingler Kötü Geldi Ama...
 

Öncelikle dizinin biraz fazla dram gittiğini söylemeden edemeyeceğim.


Genelde en son verdiğim bilgiyi hemen başta vereyim; "Keşke Hiç Büyümeseydik" in reytingleri kötü geldi.

Total'de 2.64 reytingle 7'nci sırada yer alırken, AB'de ise 2.54 izlenme oranıyla 9'uncu sırada ekran macerasına başladı.

Yani biraz değil baya baya kötü...

Açıkçası ben bu karneyi bekliyordum ama reytingi bir kenara bırakırsak,

Dizinin birinci bölümünden de böyle iyi bir performans beklemiyordum.

Yani diziyi beğendim mi?

Beğendim.

Şaşırdım mı?

Valla şaşırdım.

Öncelikle dizinin biraz fazla dram gittiğini söylemeden edemeyeceğim.

Hani insanın içi şişer mi, şişebilir.

Ama hikayeyi öyle bir yerden anlatıyorlar ki; izlerken insanın içi cız ediyor.

Mesela babanın tabutunun taşındığı sahnede "çocuklar babalarını hayatta bir kez sırtlarına alırlar" cümlesi ile gecemi mahvetmeyi başardılar.

Aralarda çok enteresan; kimi zaman gülümseten kimi zaman gözleri sulandıran ayrıntılar var.

Genel olarak anne baba diyaloglarını sevdim.

Sanırım o yüzden de en çok anne ve babanın olduğu, geçmiş sahnelerini sevdim

Keşke Hiç Büyümeseydik yapımcısı Birol Güven için; daha önce "Seksenler"i, sonra "Doksanlar"ı yaptı, şimdi de elindeki dekorla, kostümle bu işin çıkarıyor diyenler çok olacaktır.

Haklı olabilirler.

Ama ben yine de bu dizinin baktığı yeri keyifle izledim.

Özellikle de geçmişe gidilen sahneleri çok severek izledim.

Günümüzde ise zaman zaman sıkıldım.

Ancak hikayenin derdini tertemiz bir şekilde anladım.

Bu arada "Keşke Hiç Büyümeseydik" içerisinde tabii ki "This Is Us" esinlenmeleri var.

Ama bana, 2006 yapımı Amerikan ulusal kanalı "ABC"de yayınlanan "Brothers&Sister's" dizisini daha çok anımsattı.

O dizide de;  ilk başta her şeyi normal görünen ailenin, evin babasının ölümüyle birlikte toplanmalarını, her şeyin değişmesini ve bir çok sırrın da ortaya çıkmasını konu alınıyordu.

Yani Keşke Hiç Büyümeseydik konusu için, biraz ondan biraz bundan demek en doğrusu olacak.

Ama yine söylüyorum, tatlı iş olmuş.

Bence Show TV 'nin diziye bir güzel destek atması ve köpürtmesi gerekiyor

Umarım bu hafta bolca, Keşke Hiç Büyümeseydik 1. bölüm tekrarlarını verirler de, dizi daha çok insana ulaşır.

Gelelim dizide beğenmediğim noktalara...

Keşke Hiç Büyümeseydik dizi oyuncuları arasından performanslarını sevmediklerim oldu.

Burcu Kara 'nın canlandırdığı Serpil karakteri babasının öldüğünü öğrendi.

Ayakta zor durdu, elindeki tepsiyi düşürdü, ağlıyor gibi yüzünü ezdi büzdü ama gözünden bir damla yaş dökülmedi.

Gözlerini kıstı durdu, burun çekti ama göz makyajı bile bozulmadı.

Buna ben, "kadın programı tipi ağlama" diyorum.

"Mış gibi" yapma hali...

Arada Serap Paköz (Ezgü) eline peçete alıp böyle ağlardı, kamera da zoom yapardı ama bir damla göz yaşı görmezdik.

Benim de ekranda içim kıyılırdı...

Neyse...

Biz konumuza dönelim...

"Keşke Hiç Büyümeseydik"de kötüler konsantre kötü.

Hep aynı şeyi söylüyorum; siz hiç hayatta ben kötüyüm diye dolaşan insan gördünüz mü?

Göremezsiniz.

Bu karakterlerinse kötülük paçalarından akıyor.

Neredeyse göğüslerine tabela asıp "ben kötüyüm, çok pislik yapacağım, çokkkk" diyerek dolaşacaklar.

Bu durum; hem dizinin yürütücü sorunlarını çıkaracak kötü karakterden yenmesine neden oluyor, hem de dizinin iyi karakterlerinin salak olduğu fikrine varmamızı sağlıyor.

Salak olan salak olmasaydı dedirtip insanlara diziyi izlettirmemenin mantığı ne, gerçekten bilmiyorum.

O yüzden demem o ki; ne gerek var?

Bu arada daha ilk bölümden, üç yerde uzun uzun müzik dinletmeselermiş keşke...

Dizinin herhalde altı dakikası falan klip tadında gitti.

Onuncu bölümlere gelince, zaman doldurmak için yapılıyor da, daha birinci bölümde biraz ayıp oluyor.

Mesela Burcu Kara 'nın canlandırdığı Serpil, İzmir'de olduğunu düşündüğü kocasıyla telefonda konuşuyor.

Babası ölmüş ve hala İstanbul'a gelmediği için kızgın, "zaten sen ne zaman yanımda oldun ki" dedi, telefonu sinirle yüzüne kapattı.

Hop flashback...

Serpil ve kocası flört dönemlerinde, arabayla mutlu mesut uzun uzun gezdiler.

Fonda Ege'nin şarkısı...

Bu arada bu sahnede ben sandım ki; adamın Serpil'i ortada bıraktığı geçmişten bir sahne izleyeceğiz.

Ama yok.

Ya da "yola öyle çıkmışlar" ama son anda vazgeçmişler.

Zira onlar arabayla gezerken paralel kurguda Serpil'in annesi, Şekerci Niko'ya meraklı ve telaşlı bir ifadeyle "kızımı gördün mü" diye sordu.

Ama sonrası gelmedi.

Niye merak etti, niye sordu?

Bilen yok.

Dizinin bazı diyaloglarında sıkıntılar var.

Mesela Açelya Akkoyunlu 'nun canlandırdığı Mukaddes, oğluna "yarın Şekerci Niko'nun orada buluşacağız" dedi.

Niye sadece Niko demedi, ben anlamadım.

Sonuçta Niko'yu çocuklar da tanıyor.

Ayrıca kiracıları ve oturdukları apartmanın altında dükkanı.

Peki mahallede başka Niko mu var?

Yok.

Yani demem o ki; her yerde değil ama bazı yerler de çapaklar var.

Bir hassas el, ince zımpara atsa şahane olur.

Çocuk oyuncu yönetiminde özellikle devamlılık anlamında sıkıntı var.

İçlerinden bazılarını; kesip yapıştırıp, tekrarlar arasından çıkarmak yerine, bir kerede halledecek şekilde koordine olmak gerekiyor.

Sonra bazı gereksiz konulara da girilmiş; mahalledeki Can ve sevimsiz torun Hande ilişkisi gibi...

Dizide yakışıklımız yok, bunu da buradan pazarlayalım demişler ama ilk bölümün meselesi değildi, gerek de yoktu.

Sonuç olarak "Keşke Hiç Büyümeseydik" güzel iş mi?

Bence güzel iş.

Suyunu çıkarmazlarsa, tatlı tatlı izlenir.

Diğer günlerdeki rakiplere baktığımda, Pazar gününün de doğru tercih olduğunu düşünüyorum.

Ama...

Keşke Hiç Büyümeseydik'in seyirciye, peşine takılabileceği "daha net bir cümle" vermesi gerekiyor.

Bu cümle olmadığı için "ben haftaya izler miyim" sorusunun cevabı bende biraz flu...

Ve kanalın da dizinin arkasında durması ve destek atması gerekiyor.

Zira jönü olmayan, aşk temasından uzak bu tip dizilerin peşine seyircinin takılması için zamana ihtiyacı oluyor.

Keşke Hiç Büyümeseydik dizisi oyuncu kadrosu ;

Dizinin başrollerini Ege Aydan, Açelya Akkoyun, Burcu Kara, Murat Kılıç, Deniz Celiloğlu, Yeliz Kuvancı, İrfan Kangı, Demet Gül, Arda Esen, Melisa Doğu, Gülin İyigün ve Sadri Alışık paylaşıyor

 

 
Toplam blog
: 172
: 1971
Kayıt tarihi
: 08.06.06
 
 

Okur, gezer, izler ve yazar...                 ..