Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

“Kıpırdamadan yaşayanlar: Kendilerine vurulan zincirleri fark edemezler” Rosa Luxemburg

“Kıpırdamadan yaşayanlar: Kendilerine vurulan zincirleri fark edemezler” Rosa Luxemburg
 

Yolların filozoflarından dökülen inciler bazen akademisyen yoldaşlarını sollayabiliyor. Ayrıca sırf Rosa L. az gelir. Resim alıntı


Harıl harıl koşturuyorum; bana vurulan az geliyormuş gibi kendi ellerimle de takıyorum ve üstelik farkındayım.

Hava serin ve yağmurlu sabah akşam kaloriferi yakmadan olmuyor.

Gündüzleri ceketsiz dışarı çıktığımda üşüyorum.

Sulu gözlü Berlin semaları şemsiyesiz dışarı çıkartmıyor.

Şemsiye ile rüzgâr dalaşırken elimdeki alış veriş torbaları yerlere savruluyor. Torbalara söz geçiremiyorum diye üzüldüğümü sanmayın.

Halime gülüyorum. Onlar olmazsa çocuklarla iletişim kurmak kolay olmuyor. Eve taşıyabildiğim her torba çocukları mıknatıs gibi çekiyor.

…Anne be biber dolmasına, kuru fasulyeye, tavuklu pilava, mercimek şehriye çorbasına, kıymalı kol böreğine hasret kaldık.

Onlar ister de ben yapmaz mıyım? Yaparım.

Bir balıkçının mamuna, madyaya, boru kurduna, sülüneze nasıl ihtiyacı varsa benim de çorbalara dolmalara köftelere ihtiyacım var.

Oltama ancak pişirdiğim yemekler sayesinde takılıyorlar.

 Beni çok sevdiklerini biliyorum; kuru kuru sevgi: Salatasız, nar gibi kızarmış patates olmadan nasıl gider…

Yaz ortasında kışı anımsatan havanın etkisinden olsa gerek; olumsuz düşüncelerin ağlarına takılı veriyorum.

Ana olduğum için değil de tencere tava ile aram iyi olduğu için mi rağbet görüyorum ben…

“Vah ki ne vah, mendiller dolusu gözyaşı döksem, yağmur damlarıyla aşık atsam;  içimdeki yangını söndüremez” Çıkmazına giriyordum ki kelli felli mantık imdadıma yetişiyor.

“Of be kadın niye viyakladığını vallahi anlayamadım. Yalnız olduğunda sırf kendin için ne zaman ne pişirdin kotardın? Çocukların sayesinde miden bayram ediyor öyle değil mi? Şükret! Hizmet ederken en büyük hizmeti kendin alıyorsun.”

“İyi söylersin de Mantıkahanım ya uzakta olanlar; onlar ne yer ne içer? Bugün onlardan birinin doğum günü; üzerinde mumlar yanan çikolatalı pastası; gazlı bir içeceği var mı bilmiyorum.”

“ İster mum yakar keyfine bakar isterse zil takar oynar, ister har vurur harman savurur. Sen onu unutmadın; karınca kararınca; çoban armağanıyla kutladın.

Kutladın mı?

 Yes mi?

 Yes!  

Kuruntuyu kes de; yarın ne pişireceksin sen onu düşün.”

“Yarın izinliyim. Çocuklar Berlin dışında bir konsere gidecekler.

Ben de evde ne varsa onunla idare edeceğim. Sırf kendim için zahmetlere giremem. Biliyorsun dirseğim çok ağrıyor; hem de oldukça şişti. Biraz dinleneceğim”

Tüm 1 Temmuz doğumlular!

Doğum gününüz kutlu olsun.

Alev Meisel /Berlin 1 Temmuz 2013 Pazartesi

 

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..