Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '06

 
Kategori
Haber
 

'Kırmızı Çizgisi' kalmamış siyasetçiler!

Ülkemizin seviyeli yayın yapan birkaç kanalından birisi olan Kanal B (Başkent Televizyonu) de Salı akşamları yayınlanan ve sunuculuğunu Nahit Duru'nun yaptığı ; "Kırmızı Çizgi" isimli programı izleme fırsatı bulduk.

Programın konukları siyasetimize damgasını vurmuş olan CHP, DYP, DSP, MHP ve ANAP temsilcileriydi. Merakla izlemeye başladık. Öyle ya bu partiler geçmişte Türkiye'nin kaderinde söz sahibi olmuş partilerdi. Bunların sayesinde Türkiye'de siyaset meslek haline gelmişti. Bu ülkede döne dolaşa 50 yıl! siyaset yapan siyasetçiler bu partilerin bağrından çıkmıştı…

2002 seçimlerinde, halkın CHP hariç sandığa gömdüğü bu partilerin geçmişten ders aldıklarını, kendilerini yenilediklerini ve ülkemizin içinde bulunduğu bu zorlu günlerde tüm bilgi ve birikimlerini kullanarak yol gösterebilecek, çözüm önerebilecek durumda olabileceklerini düşünmüştük…

Ama heyhat!

İzlediğimiz süre içerisinde bu partilerde hiçbir şeyin değişmediğini, "Aynı tas aynı hamam" durumlarının devam ettiğini ibretle ve hayretle seyrettik.

Program sunucusu Nahit Duru eğer izlenme oranı konusunda endişesi olan, bazı cılkı çıkmış sunucular gibi düşünüp tartışmaların önünü kesmeseydi oldukça olaylı bir program olabilirdi.

Parti üst düzey temsilcilerinin katıldığı "Kırmızı Çizgi" programında temsilciler, iktidarı eleştirme konusunda uzlaştılar, birbirlerini eleştirme konusunda ise tartıştılar.

Söyleyecek yeni hiçbir şeyleri yoktu!

Programın başından sonuna kadar temsilcilerin ve özellikle ANAP ve CHP temsilcilerinin atışmalarını ve birbirlerini suçlamalarını tiyatro izler gibi izledik. Programa, seyircilerden bu konuda tepki gösteren mesajlar geldi.

AKP'den ayrılıp ANAP'a geçen bir milletvekilinin kendisini savunmasını yine hayret ve ibretle izledik. Milletvekili; "Hırsızların, vurguncuların içinde mi kalsaydık, bizim paramız yoktu parti kuramadık, baktık orada ANAP bomboş duruyor, ANAP'a geçtik, burada yepyeni(!) bir ANAP oluşturduk" diyerek vekillerin gömlek değiştirir gibi parti değiştirmelerine geçerli bir mazeret bulmanın keyfi içerisinde tebessüm ediyordu. Elbette insan seçtiği parti konusunda hata yapabilir, içine girdikten sonra yanlış bir karara vardığını anlayabilir. Ancak bunun sonucu, bağımsız kalkma veya Sine-i Millete dönmektir.

Anlaşılan diğer pek çok milletvekilimiz (!) gibi bu vekil de bağımsız kalmak veya Sine-i Millete dönmek gibi bir düşünceye asla sahip olmamıştı.

Bir parti temsilcisi Türk halkının çabuk unuttuğundan söz etti. Ama bize göre yanılıyordu. Türk halkı unutmuyor; unutsaydı 2002 seçimlerinde irili ufaklı tüm partileri sandığa gömmezdi. Atatürk'ün partisi olduğunu söylemekten başka bir işlevi olmayan CHP'ye de Atatürk'ün hatırına son bir şans vermezdi.

Bugün Türkiye'de AKP devri bitmiştir. Değiştik, yepyeni olduk diyen partiler ise kendilerini ve taraftarlarını aldatmaktadır. Renk değiştirerek eskiyi yenileyemezsiniz. Eskinin yenisi olmaz. Eski eskidir. Eskiyi birkaç kez tamir edersiniz bir müddet daha kullanır sonra da tamir edilemez hale geldiği için atarsınız.

Bu halkın artık takım tutar gibi parti tutma devrini kapatması gerekmektedir. Türkiye'yi, izledikleri yanlış politikalar ile bugünlere taşıyan, ABD, AB, AP ve IMF ‘nin kucağına bırakan eskimiş partilerin ve eskimiş siyasetçilerin yerlerini, geçmişi temiz, dürüst, güvenilir, ülkesinin ve milletinin onurunu her şeyin üstünde gören, laik ve Atatürk İlke ve İnkılâpları'nı doğru algılayan, gerçek İslam'ı bilen ve uygulan yeni partilere ve siyasetçilere ihtiyacı vardır. Bu parti ve siyasetçiler de bugün Türkiye Cumhuriyeti'nde mevcuttur.

Halkımızın "Oylar bölünür aman CHP' ye verelim", "Aman sağda birleşelim" veya "Aman solda birleşelim" görüşlerini terk etmeleri gerekmektedir.

Burada çok önemli bir husus daha vardır: Bu halk oyunu bir torba kömüre, bir torba erzağa veya bir çeyrek altına satmaktan artık vazgeçmek zorundadır. Sattığı oy değil, çocuklarının ve ülkesinin geleceğidir. Bu halk artık bunu görmek zorundadır!..

Türk halkı sağduyulu davranmak, kendisinin, çocuklarının ve ülkemizin geleceğini düşünerek oy kullanmak mecburiyetindedir. Başka seçeneği yoktur.

Yoksa "Kırmızı çizgileri kalmamış", "Kırmızı çizgileri delik deşik olmuş" siyasetçilerin ellerine teslim olur ve bir sonraki seçimlerde oy kullanabileceği bir sandığı bile kalmaz.

Eski eskilerde kalmıştır, gün yenilerin günüdür. Kırmızı Çizgileri olan yeniyi ise halk zaten bilmektedir.

 
Toplam blog
: 516
: 1080
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1955 Ankara doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İstanbul'da uzun yıllar..