Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '09

 
Kategori
Aile
 

"Kız" olmak nedir, ne değildir sizce?

"Kız" olmak nedir, ne değildir sizce?
 

ERKEK KARDEŞ OLMAK;

Bir ailenin beş çocuğu var: En büyüğü kız, onun bir küçüğü ve onunda bir küçüğü erkek bunlar arasında birer ikişer yaş fark var. Ama üçüncü çocuk olan erkek çocukdan 7 sene sonra doğmuş olan bir kız var. Baba askerde olduğu için bu iki kadeşin arası bu kadar açılmış.

Baba üst üşte 8 sene askerlik yapmış o sıralar. Son kızdan sonra bir kaç tane daha kız olmuş ama maalesef yaşamamışlar. Ve bu kızdan 5 sene sonra bir erkek olmuş. işte hepsi bu kadar.

Yaşları epey büyüyünce ve de komşu çocukları okula başlayınca bu ailede iki oğlunu okula yollamış. Ama kız kısmının ne işi var okulda. O evin işlerini çekip çevirir. Her sene bir kadeşi olduğundan çocuk bezi yıkamak onun asli görevlerinden olmuş.

Zira annesini soran olursa yatıyor demesine de gerek yok. Zaten kimsede sormuyor. Minnacık yer, herkes, herkesin ne yaptığını anında öğreniyor zaten, sormaya gerek yok. Bir damla kızın elinde kardeşlerinin b.klu bezleri, buz gibi ırmak suyunda mosmor olmuş elleri ve ayaklarıyla onu görenler artık alışmış oldukları için birşey demiyorlar. Yapma kızım bu ellerin ve ayakların sana ilerde lazım olacak diye uyara uyara dillerinde tüy bitmiş ama söyleyenlerde bunun başka çıkış yolu olmadığını bildikleri için çaresizlikden, bu seferde gayrı ihtiyarı dudaklarından vah vah kelimesi dökülüyormuş. O minik 8 bilemedin 9 yaşlarındaki kız kardeşlerinin bezlerini buzların içinden sızan soğuk suda yıkayıp hepsini bir beze bağlayarak koluna takıyor ve yanıbaşında ki çeşmeden doldurmuş olduğu su güğümlerinide omuzlarına alarak, bayırlardan yukar evinin kapısına ter kan içinde çıkıyor. Bir yuvarlansa paramparça olur ama o kocaman yüreğinde böyle bir korkunun yeri asla olmamış ki, hiçde yuvarlanmamış. Yaşından çok büyük iş başardığı için bezleri evin kapısındaki ufak çalılara, yavşan bitkilerine asarken, güneş şimdi onların lekelerini soldurur diye düşünerek büyük iş başardığının sevincini aklına getirerek saf saf seviniyormuş.

Erkek kadreşleri okulda iken. Kızlar bez yıkar, su taşır, odun taşır, ateşi yakar, kardeşlerine mama yedirir. Bunları biliyordu. Ona daima böyle deniyordu. Bez yıkarken ıslanan eteklerini ateşde kurutuyor ve ellerini minnacık nefesiyle hohlayarak ısıtmaya çalışırken annesinin sesi içerki odadan duyuluyor. Kız ne boşa yakıyorsun çalıları çabuk bana bir maşraba su getir. O yeni getirdiğin sudan olsun!!!!. Çabu, çabuk, çabuk.....

Suyu annesine götürüyor ve kardeşini sevmek için beşiğe doğru eğiliyor. Annesi sakın soğuk ellerini sürme çocuğa uyanmasın diye suyu içerken boğulur gibi çekil, çekil başından diye de bağırıyor.

Bu minnacık kızın adını merak etmeyin... Çünkü onun adı yok, hiç omadı.

40 yaşlarına geldiğinde; ayak ve elleri, dizleri kötrüm oldu. Dolaysıyla 15 yıl asla ayakları üstüne basamadı ve ellerini kullanamadı. Bezlerini yıkadığı kardeşleri " bunun çaresine bakalım" demediler. Kocası var " çaresine onun bakması gerekir" diye düşünerek kendi vicdansız, vicdanlarını rahatlattılar. Sadece yaşlı ve çaresiz babası birkaç kere doktora götürebildi. Anne ve kardeşler asla ilgilenmediler. Kız kardeş elinden gelenin fazlasını yaptı ama erkeklerin arasında fazla bir etki ve başarı sağlayamadı. Kocası sadece göstermelikti. Yok sayılırdı. İki küçük çocuğunun bakımında" 8 mart günü KADINLAR GÜNÜNDE" canını teslim etti. Mezar taşında da adı yok, hiç olmadı.

KIZLARDA EVLATDIR, AT GÖZLÜKLERİNİ ÇIKARIN ARTIK

 
Toplam blog
: 56
: 661
Kayıt tarihi
: 24.02.08
 
 

Emekli, 19 mayıs ..