Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

"Kızımın gelinliği dolapta asılı kaldı"

Geçen hafta İstanbul'da ( 29 Temmuz 2008 ) tarihinde Güngören’de kanlı bir olay oldu. İki bombanın patlaması sonucu 18 vatandaşımız öldü, 150’ye yakın vatandaşımız da yaralı olarak hastanelere kaldırıldı. Anlatılması, yazılması zor bir olay. Ben önce bir Türk vatandaşı olarak bu menfur olayı nerden gelirse gelsin, kimin veya kimlerin tarafından gelirse gelsin şiddetle, nefretle kınıyor, bu kendini bilmez vicdansızları nefretle kınıyorum.

Bu saldırı haince, yobazca ve de hunharca yapılmıştır. Bu olayda rol alanlar Türkiye’nin en kiriktik günlerinde planlı olarak bu olayı gerçekleştirmiş olmalarıdır. Zamanlaması bile düşündürücüdür. Peki, ne kazandılar, kişiliksiz caniler, ellerine ne geçti? Bu felaketi yaşayanlar arasında hamile kadınlar, bebeler ve çocuklar da vardı. Yani tabir caizse ayıp olmadı mı? Bu vahşeti hazırlayanlar utanmalıdırlar. Erkek adamın işi değildir bu olay..Nerden gelmiş, kimler tarafından desteklenmiş Bu mutlaka araştırılmalıdır.Olay hunharca işlenmiştir.

Çocuğunu kaybeden bir anne feryat ediyor: Kızımın gelinliği dolapta asılı kaldı” diyerek yürek parçalayıcı feryat ediyor, yürek sızlayıcı ağıt yakıyor. Ya üç yaşındaki küçük Aleyna’ nın ölümü bir başka acı, öte yanda Askeri liseye gitmeye hazırlanan 14 yaşındaki Murat Ağca’nın ölümü ve acılı babanın feryadı. Ya doğumuna 13 gün kala hamile bir annenin bebeğiyle can vermesine ne dersiniz? Bu tıynetsiz olayda birçok vatandaşımız sakat kaldı, Kadınlar ve günahsız, gün yüzü görmemiş çocuklar hunharca parçalandı.? Ben bunları TV’lerde izlemeye cesaret edemedim. Canilerin bu vahşetine bir anlam veremedim doğrusu. Yüreğim yandı, yüreğim parçalandı, soframızın, tadı, tuzu kalmadı. Bunlar bizim insanlarımız, acılarına, özlemlerine ortak olmak zorundayız.

Beni üzen bir başka olay daha vardır. Güngören’de ölüm kalım savaşı verilirken,

Ölenlerden, sakat kalanların anneleri, babaları ve yakınları ağlaşırken bizim TEVELERİN hali bir başka idi. Tesadüfen izliyordum. ATV’ de bizim Şanlıurfalı İbrahim Tatlıses aynı gece de İBO ŞOV’ da türkü söyleyip göbek atıyordu, Devletin televizyonunda da aynı şarkılı, türkülü programlar vardı. Yine Fox TV’de “İkizler Yarışıyor” programında da aynı rezalet devam ediyordu. Bir günlük olsun Şarkılı, türkülü ve danslı programlarına ara veremezler miydi? verselerdi her halde kıyamet kopmazdı. Gelenek ve törelerimize göre buda bir düşük puandır, eksiktir, düzeysizliktir. Yahu, hele bir bakınız, apartmanın birinde cenaze çıkıyor, yan apartmanda davul- zurna çalınıyor, pes doğrusu.

Şanlıurfalı ve gözü yaşlı olarak tanıdığım İbrahim Tatlıses’in bu konuda biraz daha duyarlı olmasını beklerdim. Bu ona daha çok artı puan kazandırırdı. Duyarsız ve sorumsuz bazı medya sahiplerini bu konuda hoş görmüyorum, kınıyorum doğrusu. Millet olarak birlik ve beraberlik içinde olmalıyız, kenetlenmeliğiz. Unutmayalım ki acılar paylaşıldıkça daha azalır. Allah korusun böylesine vahşiyane bir felaket günün birinde bizimde başımıza gelebilir. O zaman biz de yalnız kalırız.

Güngören’de meydana bu patlamayla ilgili medyada birçok beyanatlar verildi. Devlet

adamları, Sivil toplum örgütleri ve siyasiler tarafından şiddetle kınandı. Bence en anlamlısı ÖDP lideri ve İstanbul Milletvekili benim de zaman zaman siyasal bağlamda çıkışlarını haklı olarak izlediğim Ufuk Uras’ın şu anlamlı( manidar ) sözlerini dikkat çekici olarak görüyorum.

Ufuk Uras: Saldırının tipik bir kışkırtma ( kışkırtma ) Provokasyon olduğunu ileri sürüyor. “ Şiddet ve terörün en büyük amacı halkı dondurmaktır. Kör şiddetin ve terörün ne vicdanı nede aklı vardır. Biz ne yapıp edip dayanışma içerisinde olmalıyız. Türkiye’yi kaosa sürüklemek isteyenlere, kardeş kavgası yaratmak isteyenlere karşı bir arada yaşamayı savunmalıyız. Aslında bu patlama halkımıza bir mesajdır, millet olarak onların üzerine inatla gitmeliğiz. Demokrasiyi kurumlaştıracağız.” Diyor..

Türkiye’nin güçlenmesini, büyümesini istemeyen içte ve dışta güçler vardır. Bunlara aldırış etmemek gerekir. 70 Milyon Türk halkı olarak yan yana kenetlenmeliğiz. Bu olaylar bizleri yıldırmamalıdır. Başımızı önümüze alalım, toplumca dik bir duruş sergilemeliyiz. iyice düşünelim, çünkü hepimiz bir gemideyiz, Bu gemi delinirse hepimiz zarar görürüz...

Bu yazıyı yazdığım sıralarında TV’lerden acılı bir haber daha geldi. ( 01.8.2008 ) Konya, Taşkent İlçesine bağlı Balcılar Beldesi’nde Kız öğrenici Yurdunun çökmesi üzerine 17 kız öğrenci hayatını kaybediyor, 27 kişi yaralandı. Bu acılı haber de İstanbul’daki Güngören olayına tuz-biber oldu.

SON DAKİKA HABERİ: Sökeli öğretmenlerimizden Mehmet Abacan ( 49 ) ve eşi Edeviye Abacan’ı (41 ), bir trafik kazasında kaybettik. İlçeyi kedere boğdular, İki değerli meslektaşımızdı. Söke Milli Eğitim Camiasına ve ailelerine başsağlığı diliyorum.Sevgili Mehmet Abacan değerli bir meslektaşımızdı, 2 Ağustos 2008 günü yapılan M.T.S. Kursu direksiyon sınavlarında bu kez onu göremedik.Dönmemek üzere aramızdan ayrıldı, nur içinde yatsın..

Şarkıcı, sanatçı, tiyatrocu ve İstanbul Milletvekili Osman Yağmurdereli’yi de kaybettik.( 01.08.2008 ).Osman Yağmur dereli 55 yaşında idi. Daha yapacağı çok işleri vardı, maalesef kansere yenik düştü. Yağmurdereli güzel bir insandı, aslını inkâr etmeyen bir sanatçı idi. Bir sözünde şöyle diyordu: Vatanımı, milletimi seviyorum, kimi zaman belki hatalarım olmuştur, ama hiçbir zaman kimseye yalan söylemedim.”..

Acımız büyüktür, meydana gelen bu olumsuz olaylarda yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Yüce Mevlâ’dan rahmet, kederli ailelerine sabır, dost ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Türk Milletinin başı sağ olsun. Sabırlı olmak zorundayız.

Ancak tüm bu acılı ve olumsuz olaylara karşın ( rağmen ), halen bazı kişiler yel değirmenlerine kalburla su taşımaya çalıştıklarını gördükçe insanlığımdan utanıyorum. Başka da ne diyebilirim.

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..