Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

"Korumaları gazetecilere silah çekti"

Bu bir haber başlığı…


Başbakan Tayyip Erdoğan'ın korumaları, AK Parti'nin Niğde’de mitingini takip eden bir grup gazetecinin bulunduğu minibüsü, silah çekerek durdurmuş sonra da salıvermiş. Hatta Minibüste bulunan bir polis kendisini tanıtıp içerdekilerin gazeteci olduğunu söylemesine rağmen korumalar “Ben polis molis dinlemem. Bu güvenlik tedbiri vururum” diyerek minibüsü engellemiş…


Habere göre minibüsün içinde Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın Bayer, Star Gazetesi yazarı Hadi Özışık ve Bugün Gazetesi muhabiri Sedat Şimşek de varmış. Ve olay karşısında Hürriyet yazarı Yalçın Bayer "Koruma polislerinin işgüzarlığıydı. Minibüsün içerisindeydik, yol boştu. Biz Niğde mitingine gidiyorduk. Yolu açmak için durun dediler. Araba falan geldiği de yoktu. Tabancaları vardı. Bizi bir süre beklettiler" demiş...


Çok özel bir durum olmadıkça hiç kimse korumalarına “Şu gazetecileri engelleyin” diye talimat vermez. Ama koruma ordusu içinde bir iki kişi vardır ki, adamların “Kendilerini ispatlama” gibi bir hissiyatları olabilir, tabancalarını da çekerler, adam da çevirirler, her şeyi yaparlar.


Burada tepki verilecekse, sonuna kadar tepki verilecek, bir daha o koruma öyle “Halt”lar karıştırmayacak, hatta görevinden alınıp “Karakola” gönderilecek. Bu sağlanacak…


Yok, eğer Yalçın BAYER’in dediği gibi “…koruma polislerinin işgüzarlığı…” ise, abi, o zaman bunu haber yapmayacaksın.


“Haber” yapacaksan, işi sonuna kadar takip edecek ve gereğinin de yapıldığını görecek onu da haber yapacaksın…


Tamam, korudukları kişi de elinden gelse millete silah çekip oylarını alacak ama gazeteciliğin de bir onuru, bir adabı ve bir kuralı var yahu…


Korumaların gazetecilere silah çekmesi haber değil, şikâyet edilecek ve sonu bulanana kadar takip edilecek bir olay. Ama korumalarına, gazetecilere silah çektirmesi haber olurdu…


Var mı böyle bir şey?


Yok…


Şimdi birileri çıkıp “Sen de ne bilirsin” diyebilirler.


Bilir miyim, bilmez miyim orası malum değil. Kâğıt ve mürekkep kokusunu 45 yıldır koklayan ve elleri ile gazete dizen, basan, katlayan ve dağıtan biri olarak bunlara, bu haberlere doğrusu şaşırıyorum.


Ellerinden bir şey gelmiyorsa, bari haber yapıp da “Gazetecilik” saygınlığına gölge düşürmeyin kardeşim…

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..