Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '11

 
Kategori
Siyaset
 

"Kürdistan Federal Devletinin" teröristlerle başı dertte(!)

"Kürdistan Federal Devletinin" teröristlerle başı dertte(!)
 

Sözde Kürdistan.


Demokratik Özerklik ilanı 14 Temmuz’da Diyarbakır’da kendilerine DTK adını veren ve seçilmiş vekillerin de içinde bulunduğu zümre tarafından ilan edildi.

Aysel Tuğluk’un “Ulus devletçi anlayış diğer halklara büyük acılar yaşattığı gibi Kürt-Türk ilişkilerinde de Kürtleri yok oluş sürecine götüren bir dönemin başlamasının temeli olmuştur” cümlesi ile başlattığı sözler coğrafyaya uzun zaman sonra kanı tekrar getirdi.

Yemin etmemelerinin karşı tarafı yıldırmaması ve aslında bunun ülkede de yeteri kadar ses getirmemesi BDP’yi bu yola sevk etti. CHP’nin geri adım atması ve bıraktığı kötü izlenim BDP’ye geri adım attırmadı ve hata yaptılar. Yapılan bu özerklik ilanı birkaç hafta sonra Bülent Arınç tarafından “çay içip içip dağılıyorlar” diye alaya alınacak moral seviyesi daha da düşecekti. Bütün bunlar hesaplanmadan ani bir karar verilmişti. Belli ki bu durumu kendi aralarında konuşuyor, planlar yapıyorlardı. Keza DTK’nın bu temel prensiple aylar önce kurulduğu da aşikâr. Seçimde yakalanan başarı akabinde yapılan bu zamansız hata sonun başlangıcı gibi görünmekte.

Bu özerklik ilan edilirken mevcut alan içindeki İller ve PKK, BDP muhalifi halk ne kadar gözetildi?

Başta PKK’ya olmak uzere ve BDP’ye karşı duran ve bölgede ciddi güç olan Zaza’lar, sonra Hizbullah faktörü ve Hizbullah dışındaki Cemaatlerin olası kargaşa durumunda alacakları saflar aşikâr. Bunların olası kargaşa ortamı ve söz konusu özerklik durumunda kutuplaşmaması imkânsız. Böyle bir durumda içerden ve dışarıdan baskı altında olacak yapı ayakta durabilir mi? PKK’ya güveniliyorsa bilinmeli ki PKK şehirde, dağdaki istikrarı gösteremez. Dağlara kaçmak zorunda kalır. Kürt Halkı yeniden kaos ve zulüm altında yaşar. Bu olası kaos’tan Zazalar da nasiplenir.

Bu faktörleri ve olasılıkları ele alırsak.

ZAZALAR

Zazalar Kürt mü değil mi?” sorusu zaman zaman aydınlar tarafından hakaretlere varan tartışmalara sahne olmakta. Özellikle Tunceli (Dersim) Bölgesinde yanıtı bulunamayan bu soruya her bireyin kendine göre cevap vermesi can sıkıcı. Bu sorunun cevabı bana göre oldukça geniştir, bir cevap verilecekse, bu cevap, bilimsel ve tarihsel araştırmalarla yapılan çalışmalardan sonra ulaşılan bulgu ve belgelerle verilmelidir. Bu konuyu ciddi anlamda incelememe rağmen hala ikna edici bilimsem ve tarihsel bir çalışmaya şahit olamadım. Bunun yanında Kürt Türkleri, Zaza Türkleri, Dağ Türkleri, Türkçenin Zazaca ve Kurmanci lehçeleri gibi kavramları eleştirenlerin şimdilerde bunları Kürt resmi ideolojisi adına Zazalara karşı kullanması mide bulandırıcı ve bilim dışıdır. Bu zihniyet Rumeli’deki Türkler’e eğitim ve anadilde özgürlük isterken, kendi egemenliği altındaki Kürtler’e bu hakkı vermeyen faşistlerle eş değerdir.

Özerklik sürecinde “Zazalar Kürt mü değil mi?”başlığını irdelemem elbette tesadüf değil. Başlıca nedeni “Zazalar Kürttür Özerkliğe karşı çıkan Zaza haindir” söylemlerini önceden hissetmem. Vatanıma kan kokusu yayılırken, Türkler’in Kürtler üzerinde uygulamaya çalıştıkları yozlaştırma politikasına yıllardır Zazalar’ın da Kürtler tarafından maruz bırakıldığı daha net çıkıyor ortaya. Bunu da BDP adaylarının Zaza bölgelerinden aldığı oy oranları göstermekte. Bu oranlar ciddi olmamakla beraber Kürtler’in Zazalar üzerindeki yozlaştırma politikalarını net bir biçimde açığa çıkartmakta.

Zazalar’ın büyük çoğunluğunun PKK’yi desteklemediği; BDP’ nin seçim bölgelerinde uzun vadede başarı gösterememesinden anlaşılmakta. BDP’ nin bu bölgelerde aldığı oy; Kürt ve ZAZA halkının bir kısmına ait. Oranı çok fazla olmamakla beraber Zazaların bir kısmının BDP destekçisi olduğu ise aşikâr.

Sonuç olarak Zazalar’ ın genel olan Hümanist ve İnatçı yapısının da kısmen ya da topyekûn Özerkliğin karşısında duracağı görüşüne varılmakta.

HİZBULLAH

Hizbullah yapılanmasının temelinde, şeriat devleti kurmanın amaçlandığı yaygın bir kanaat. Kimilerine göre Kürt Şeriat Devleti, kimilerine göre ümmetçilik politikası ile ırk ayrımı yapılmadan sadece Şeriat(İslam) Devleti.

Fark eder mi?

Hayır. İki seçenekte de PKK ve Hizbullah çıkarları zıt düşmekte. Çünkü; PKK tamamen ırkçılık güderken, Hizbullah ümmetçilik, İslamcılık ekseni üzerinde hareket etmekte. Irkçılık ve Ümmetçilik esasları ile çıkarları ters düşmekte. Cihadı esas alarak PKK’yi de çıkarları doğrultusunda düşman gören Hizbullah halkın sempatisini kazanmaya başladı. Halkın sempatisini kazanmasının en büyük nedenlerinden birisi PKK zulmünden kaçan halkın yardımına Hizbullah’ın yetişmesiydi. 90’lı yıllarda halk Devlet Baba tarafından adeta dışlanmış; polisin, askerin gözlerine bakamaz, soru soramaz hale gelmişti. Çocukluğumda bununla ilgili ciddi yaralar hala üzerimde mevcut. Tankların üzerinde şehirde gezdirilen terörist cesetleri, güvenlik güçlerinin bölge insanına düşmanmış gibi bakışı ve hayvanca muamelesi. Daha birçok eylem PKK ve Devlet şiddetine maruz kalan halkı Hizbullah’a yöneltti. Bu da uzun sürmedi halktan zekât ve fitre adı altında toplanan paralar ve bu parların yerlerine verilmemesi durumunda başvurulan şiddet Hizbullah’tan da bölge halkını uzaklaştırmaya başladı. Korkan halk başbakanın meşhur sözünü o zamanlar esas alarak kutuplaşmaya başladılar: “Taraf olmayan bertaraf olur”. Kutuplaşma bölgede Devlet dışında iki güç oluşmasına katkı sağladı.

Diyarbakır DGM Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianame’de ''Hizbullah, PKK örgütünün bölgede hâkim olduğu dönemlerde yaygın olan şiddet ve terör olaylarına bir tepki olarak ortaya çıkan fiildir...'' şeklinde yorumlanıyor. Aynı iddianamede Hizbullah’ın önce Sol ve PKK Terör örgütlerini hedef alacağı daha sonra amaçları doğrultusunda ilerleyeceği görüşüne yer veriliyor.

Bazı istihbarat raporlarına göre ise PKK, Hizbullah ile şu nedenle çatıştı:

''PKK, Hizbullah örgütünü bölgedeki amacına ulaşmada en büyük engellerden biri ve yok edilmesi gereken bir düşman olarak gördü.''

Yine PKK'lılar, bölgede faaliyet gösteren Hizbullahçıları ''kontrgerillanın bir parçası'' olarak nitelediler.

MGK'ya sunulan raporda, Hizbullah'ın ümmetçiliği de sorgulanmaktadır. Hizbullah'ın PKK ile çatışma nedenlerini de kapsayan bu analiz dikkat çekmektedir: ''İslâmda inananlar ümmettir. Yani bir bütündür. Renk, din, kavim farklılığı önemli değildir. Milliyetçilik hareketleri ümmeti bölerek İslâm’ a zarar vermektedir. İslâm’ da bir kavim diğer Müslüman bir kavimden kesinlikle üstün değildir. Dolayısıyla kavmiyetçilik (millliyetçilik) esasına dayanan soyu, dili ve rengine göre muamele eden ve savaş açan kişiler aynı zamanda Allah'ın ayetlerine de savaş açmış olurlar. PKK ile en büyük fikir ayrılığımız buradan kaynaklanmaktadır...''

Hizbullah PKK için sürekli şu ismi kullandı: '' Partiya Kâfirin Kürdistan " (Kürdistan Kâfirler Partisi).

Bu ayrılıklar iki taraftan da yüzlerce insanın hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı.

Hizbullah bölgede yeniden yapılanmış ve daha güçlü konumdayken; Diyarbakır başta olmak üzere bölgedeki organizasyonlarında bir milyon kişi ile miting yaparken BDP’nin hangi gücü esas alarak özerklik ilan ettiği şaşılacak bir husus. Hizbullah düğmeye bastığı zaman PKK’nın ve şehir yapılanmasının mevcut gücü %40 kan kaybeder. Zaza ve diğer ılımlı cemaatlerin karşı duruşuna bile gerek kalmaz.

CEMAATLER

Bölgede yadsınamayacak bir güç halindedir cemaatler. İsimleri ve bazı amaçları bazen uyuşmasa da ortak yönleri PKK ve BDP’ nin ülke ve cemaat çıkarlarına ters düştüğü düşüncesidir. Şehir yapılanması bunu fark edip şirin görünmek adına toplu Cuma namazları, İmamlı ve Kuranlı açıklamalar yapsa da mayaları tutmadı.

Cuma namazını Hatay’da dört rekât kıldıran imamları, bu şirin görünme politikasına örnek olarak verilebilir.

Cemaatlerin savaş ve şiddetten uzak yapıları, birlik ve beraberlikten yana olan tavırları bölgede devleti güçlü kıldı yıllardır. PKK bir dönem cemaatleri hedef alsa da çok yönlü savaşamayacağını anlayıp bıraktı. Cemaatler 90’lı yıllarda baskı altındayken PKK bu geri adımı atmıştı. Bu 10 yıllık süreçte baskının kalkması ile cemaatler daha da güçlendi ve bu şekli ile PKK’nin cemaatlerle şehir yapılanmasında baş etmesi hayal.

ÖZERK KÜRDİSTAN DEVLETİ KURULDU T.C KABUL ETTİ

· Bu imkansıza yakın görünen ihtimal Bölgemizi kan gölüne çevirir. Zazaların bir kısmı baş kaldırır ve biz de özerk devlet istiyoruz der. Silahlanıp yeni bir kargaşa ortamı yaratırlar.

· Hizbullah’ın çıkarlarına tamamen ters düşen bu ihtimal Hizbullah’ın askeri kanadını harekete geçirir. İçerde de güçlü olan Hizbullah içerden ve dışarıdan bu güçsüz yapıyı mağlubiyete uğratır.

· Cemaatler olası bu durumda PKK’nın şehir yapılanmasının hareket alanını kısıtlar ve iletişimini engeller.

· Olası bu durumlar ile Kürdistan Özerk Devleti, Türk Silahlı Kuvvetlerinin desteğine ihtiyaç duyar. Şaka gibi…

Zazalar’ ın, Hizbullah’ın ve Cemaatin bu gücünün farkında olan PKK ve BDP(şehir yapılanması) bu durumu T.C.’ne alıştırmaya çalışmayı amaçlamakta. Mevcut gücü ile de bu yapılara karşı koyamayacağını bilmektedir. Bu nedenle bölünmenin karşısında olduğunu sürekli dile getirmekte. Olası Özerklik ilanı ile T.C.’ nin askeri ve istihbarat desteğini almadan hiçbir şey yapamayacağının farkında. Fakat bu uzun bir oyun, pes etmeyecekler ve dışarıdan destek arayacaklardır. Bu özerklik çıkmazı T.C. tarafından kabul edilip benimsenmedikçe hayalden öteye gidemez.

 

 

 
Toplam blog
: 3
: 908
Kayıt tarihi
: 10.02.10
 
 

Doktora öğrencisi, düşünür ve yorulur. ..