Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '11

 
Kategori
Siyaset
 

“KÜRT” KÖKENLİLERİN TAMAMI BDP’li DEĞİL, PKK’lı DA DEĞİL…

“KÜRT” KÖKENLİLERİN TAMAMI BDP’li DEĞİL, PKK’lı DA DEĞİL…
 

Anadolu’nun Doğu ve Güneydoğusunda, Yüksekova, Hakkâri, Şırnak, Cizre ve Silopi gibi olayların sık yaşandığı bölgede 10 yıl gibi bir zaman yaşadığım ve o yörenin insanları ile iç içe, “Dostça” ve “Kardeşçe” ilişkilerim oluğu ve devam ettiği için “Oraları iyi bilenlerden” olduğumu bu köşeden zaman içinde çok yazdım…


12 Haziran seçim sonuçları bile, düşüncemin doğruluğunu gösteriyor. Sadece Hakkâri ilinde BDP üç milletvekilliğinin tamamını, o da “Bağımsız” aday olmak ve yörede bildiğim ve birçok kere şahit olduğum yoğun tehdit ve baskılar sonunda aldılar…


Daha da ilginç olanı, yine yoğun baskı, tehdit ve organizasyonel çabalara rağmen Diyarbakır’da 11 milletvekilliğinden ancak beşini alabildiler. Kalan altı milletvekilinin ise tamamı AKP’de…
 

Bu sonuçlara göre nasıl oluyor da BDP “Ben Kürt halkını temsil ediyorum” diye ortaya çıkıyor ki?
BDP, KCK, DTK ve PKK, hiçbir zaman “Millet”in bir parçası olduğu kuşkusuz Kürt kökenli vatandaşların “TAMAMINI” temsil etmediği ortada…


İşin bir de tersinden, başka penceresinden bakalım, doğrudur, yanlıştır, tartışılır…


Belirttiğim gibi, BDP, KCK, DTK ve PKK, hiçbir zaman “Temsile eden” olmadı. Bölgede baskı yöntemi ile varlıklarını sürdürmeye çalıştılar, bugüne kadar da sürdürebildiler. Arkalarındaki güç ise, hiçbir zaman Kürt kökenli olup, bu milletin bir parçası olduğunun farkında olanlardan olmadı…


En son bu yazdıklarımı doğrular tarzda açıklama yapan Kemal Burkay şöyle dedi: "Kürtler, tek kalıptan çıkmış değil, Kürtlerin politik tavırları bir değil. PKK çıktığı zaman biz kitleseldik. PKK politikasını bize düşmanlık sayıyor. Şimdi PKK'yı çok eleştirdik biz, dolayısıyla Kürtler arasında kimse PKK'yı eleştirmiyor değil. Düne kadar PKK yanında olan, onun listesinden milletvekili olanlara sormak lazım, görmediler mi yanlışları, şimdi hala görmüyor mu yanında olanlar, ayrılanlara bir şey demiyorum…"
Birçoğu “Yanlışın” farkında… Ne var ki “Baskı” ve “Terör” nedeniyle dillendirmiyorlar.


Bugün bile, BDP Meclis Grubu toplantısında Selahattin Demirtaş, devlete karşı tehditvari konuşmalarını sürdürmeye devam etti, tutuklanan belediye başkanlarından söz ederken “O binaları size dar ederiz, oralara sizi hapsederiz” dedi.


Kemal Burkay ahabere verdiği röportajda, "Kürtlerin hepsinin Öcalan'ın arkasından gittiği kanısında değilim, Ak Parti, BDP'den daha fazla oy alıyor. İkincisi Kürtlerin sessiz bir çoğunluğu var, bu çoğunluk PKK'lı falan değil, Öcalan'ı böyle kutsayıp peygambere çevirdiler. Bize putlar, diktatörler gerekli değil. Biz demokrasi ve özgürlük istiyoruz. İşin kötü tarafında Türk aydınları içinde de bunu destekleyenler var. Öcalan'ın taraftarları var, onlar belli, gidip köyünde toprağını alacak kadar kutsayanlar var ama bütün Kürtler değil. Kürtler de değişiyor, PKK'nın son şiddet eylemleri onaylanmıyor. Herkes sesini çıkartamıyor özgürce, bunun zamanı var…"


Nasıl kendilerini “Temsil eden” olarak tanıtanları var ise bu sözleri söyleyen de aynı onlar gibi “Sıradan” birisi değil…


Bakın… TBMM, yapmak istediği “Sivil anayasa(!)” için komisyon kuruyor ve partilerden buraya “Üye” vermelerini istiyor. Mecliste grubu bulunan partilerden bu komisyonda çalışacakların “Alt yapısına” baktığınızda, hemen hepsi “hukuk” kökenli…


Ya BDP’nin önerdiği isimler?


Batman Milletvekili Avukat Ayla Akat Ata, İstanbul Milletvekili Film Yönetmeni, Senarist Sırrı Süreyya Önder, Diyarbakır Milletvekili İnşaat Mühendisi Altan Tan…

Sadece bu tabloya baktığımızda, BDP’nin amacının ne olduğunu anlamamıza yetiyor.

Biri “Hukuk” penceresinden bakarken, diğeri televizyonlarda izlediğimiz gibi lafı dolandıracak, bir türlü amacını açıkça söylemeyecek, diğeri de bu sahneleri alıp film çevirecek…

Anayasa, baba yasa… Bunların hepsi bir tarafa…

Türkiye’de var olduğu söylenen, ancak hiçbir zaman anlatıldığı, ortaya konulduğu gibi var olmayan “Kürt” sorununu çözecek tek bir çözüm yolu var…

O da kendilerini temsil etmediğini bildiklerine karşı, hep birlikte hareket ederek PKK, KCK, DTK ve BDP gibi “Ayrılıkçı” düşüncelere son verme görevi, bizzat kendilerine ait…

12 EKİM 2011
İBRAHİM PEKBAY
 

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..