Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '07

 
Kategori
Siyaset
 

“Kürtlere pozitif ayrımcılık” ne demek?

“Kürtlere pozitif ayrımcılık” ne demek?
 

Hepimiz aynı bayrağın altında, hepimizin elleri aynı bayrakta


Serdar Turgut Akşam Gazetesinde geçtiğimiz hafta Devlet Bakanı Hayati Yazıcı ile yaptığı konuşmayı anlattığı “AKP’nin Yeni Hedefi” başlığıyla yazdığı “Gündem” köşesinde “Yıllardır söylenen, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne sadece terörle mücadele merceğinden bakılarak uzanmanın fazla yararı olmayacağı ve sonuç da getirmeyeceğiydi. AKP durumu değiştirmeye kararlı gibi gözüküyor. Hayati Yazıcı bu yeni yaklaşımın özetini tek bir kavramla çok net yaptı: Bölgeye pozitif ayrımcılık yapılacak..” diyerek AKP Hükümetinin yeni hedefini yazdı:Pozitif Ayrımcılık…

Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut bu yazısını “…bunun iyi bir haber olduğunu biliyor ve atılan adımları bu nedenle destekliyoruz..” cümlesiyle bitiriyordu.

Son günlerde moda kavram bu; “Kürtlere Pozitif Ayrımcılık”..

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik daha önce “Doğu illerindeki öğrencilere sınavlarda ekstra puan” verilerek pozitif ayrımcılık yapılmasını tartıştıklarını söylemişti.

CHP Lideri Deniz Baykal ise Kuzey Iraklı Kürt öğrencileri üniversitelerimizde sınavasız alınarak okutulmasını teklif etmişti.

Hükümetin yetkili ağızları bunu ilan ediyor, medyanın yazarları destek veriyor…

Başbakan Tayyip Erdoğan zaman zaman terörün önlenmesi konusu açıldığında bölge insanına yani Kürtlere yapılacak pozitif ayrımcılık yoluyla sosyal tedbirler alınacağından bahsetmektedir.Bu tip ilginç kavramlar zaman zaman kamu oyuna ifade edilir, “Aynasal vatandaşlık”, “Türkiye’nin mozaik yapısı”, “Demokratik Cumhuriyet”, “Türkiyelilik”…Son kavramın “Pozitif ayrımcılık” olduğu anlaşılıyor…

Nedense bu kavramlar “çözüm” getiren mucize projelerin isimleri gibi sunuluyor, ama kavramın nereden gelip nereye gittiği, siyasi, sosyal, hukuki sonuçları belirsiz kalıyor, tartışılmıyor… Kürtlere gerçekten pozitif ayrımcılık yapılmalı mıdır? Yapılacaksa uygulama nasıl olacaktır?


Bu nedenle de kafa karıştırmaktan öteye gitmiyor…


Bunun sebebi aslında yöneticilerin kafa karışıklığı…


Yöneticilerimizin kafası olabildiğince karışık olduğu için bizi daha çok sürede yönetebilmek ve bizim gerçek olan biteni görmemizi engelleyebilmek için, bizim kafamızın da karıştırmaya çalışıyorlar.


Pozitif ayrımcılık nedir?


“Bu kavramın kamu hukukunun ve etnik sosyolojinin bir parçası olması ABD’de 1960’ların sonunda gerçekleşmiştir.ABD 1970’lerin başına kadar bu gün özgürlük, eşitlik, hürriyet kavramlarını çok kullanmasına rağmen zencilere karşı açık bir dışlamanın gerçekleştiği bir ülkeydi.


Bir zencinin memur, akademisyen, general, senatör, bakan olması düşünülemezdi. Özellikle güney eyaletlerinde bu dışlama beyazlarla aynı okula gidememe, aynı lokantalara girememe gibi boyutlara ulaşmıştı. 1960’ların başında Martin Luter King’in öncülüğünü yaptığı Hıristiyan zenci hareketi ve Malcolm X’in önderliğini yaptığı Müslüman zenci hareketi, Vietnam Savaşı’nın moral çöküntüsü ile birleşince Amerikan sistemi üzerinde ezici bir etki oluşturdu.


Amerikan sistemi etnik sorunu çözmek amacıyla bir atılım yaptı. Bu atılımın ayaklarından birisini “pozitif ayrımcılık” hareketi oluşturuyordu. Zencilere yönelik bu uygulama, zencilerin siyasette, ekonomide, kültürde, özetle yaşamın her alanında “negatif ayrımcılık” sonucu dışlandıkları, ezildikleri ve koşuya geriden başlayan koşucu gibi sadece zenci oldukları için hayata geriden başladıklarından hareket ediyordu.


Bunun aşılabilmesi için zencilere özel uygulama ve kolaylıklar getirilmeliydi. Örneğin, Harvard Hukuk Fakültesi’ne giriş notu 100 puan ise hayata geriden başlayan zenci için 90 puana indirildi. Veya aynı puana sahip bir beyaz bir zenci öğrenci varsa zenci olanı teninin rengi sebebiyle pozitif ayrımcılık gereği tercih edildi. Tabii pozitif ayrımcılık hayatın her alanını kapsıyordu. İş başvurusunda da zenciler hem puan indiriminden hem de eşitlik halinde tercih zorunluluğundan yararlanıyordu. Zencilere ekonomik yardım, çocuk parası, vergi indirimi gibi ekonomik teşvikler geliştirildi.


Bu uygulama artık ABD’de şiddetle eleştirilen bir uygulamadır.


ABD artık “negatif-olumsuz- ayrımcılık” ne kadar yanlış ise “pozitif-olumlu- ayrımcılık” da o kadar hatalıdır denilmektedir.


Samuel Huntington grup hakları uygulaması olan pozitif ayrımcılığı sert bir şekilde eleştirerek şöyle demektedir:


“Ancak daha sonra talep, ferdin, eşit haklarından, siyahların ve diğer grupların özel haklarına doğru kaymıştır. Bu tür iddialar Amerikan siyasal birliğinin temelleri olan belli başlı ilkelere ters düşmektedir. Bunlar eşit fertlerin renkkörü toplumu fikrini reddeder ve bunun yerine bazı gruplar için hükümetçe teyit edilmiş imtiyazlar barındıran renk-şuurlu(etnik şuurlu) bir toplumu teşvik eder” Graham Fuller kişinin yeteneklerinden değil de etnikliğinden kaynaklanan haklara sahip olmasını ABD’nin Lübnanlaşması olarak nitelendirmektedir."

Buyurun yeni bir tartışma konusu:

Malezyalılaşıyor muyuz diye korkarken pozitif ayrımcılık bizi Lübnanlaştıracakmış meğer….

Anlaşılan Türkiye ABD’nin artık terk etmeye başladığı bu kavrama yöneticilerimizin, medya yazarlarımızın bir çoğunun hayranlık duyduğu ABD’nin eskiyen bu kavramını mucize kurtuluş reçetesi diye bize sunmaya kalktıklarını görüyoruz. Amerikan toplumu çok renklilik, çok etnik grupluluk değil, renksizlik, renkkörlüğü esasında şekillenme çabasında iken, modası geçmiş ve ciddi sakıncaları olan, ABD sisteminin zenci yurttaşlarını beyaz topluma entegre etmek için uyguladığı bir sistemin Türkiye’de uygulanması için haklı bir gerekçesi var mıdır?


Soruyu daha açık soralım:


Türkiye’de Kürtlere veya başka bir gruba “negatif-olumsuz- ayrımcılık” yapılmakta mıdır?


Yani bir Kürt kökenli vatandaşımız milletvekili, belediye başkanı, general, memur, müsteşar, müdür, akademisyen, cumhurbaşkanı, başbakan olamamakta mıdır?Kürt kökenli bir vatandaşımız devlet ihalelerine sokulmamakta, lokantalara girememekte, okullarda ayrı sınıflarda mı kabul edilmektedir?


Türkiye’de bir Kürt kökenli vatandaş sosyal, siyasal, ekonomik, kamu veya özel bütün alanlarda sırf Kürt kökenli olduğu için olumsuz ayrımcılığa tabi tutulmakta topluma entegre olamamakta mıdır? Anadolu’nun neresinde, hangi tarih diliminde Kürt kökenli veya başka etnik, dini gruba böyle bir olumsuz ayrımcılık yapılarak ezilmiş, itelenmiş, dışlanmış ve hakları elinden alınmıştır?

Daha da somut konuşalım…

Balıkesir’deki bir ihaleye Diyarbakır’dan bir Kürt kökenli vatandaşımız geldiğinde ihaleyi kazandığı halde sırf Kürt kökenli olduğu için iş ona verilmemekte midir?İş verilse bile sosyal baskı yapılarak bu işi yapamaması sağlanmakta mıdır? Şırnak’lı bir Kürt vatandaşımız Çanakkale'ye gelip bir işyeri açmak istediğinde kendisine ruhsat verilmemekte midir?Çanakkaleliler o dükkandan alış veriş yapmayarak ekonomik ve sosyal baskı uygulamakta mıdır?


Elbette hayır!...


Şimdi soruyu tersten soralım…


Kütahyalı bir Türk vatandaşı Şırnak Belediyesinin açtığı bir ihaleyle katılıp işi alabilir mi? Alırsa bu işi tamamlayabilir mi? Edirneli bir vatandaş Hakkari’de bir halı mağazası açabilir mi açarsa iş yapabilir mi, sosyal ve ekonomik hatta başka baskılara maruz kalır mı?Bursa'daki, Balıkesir’deki kaçak elektrik oranı ile Şırnak’taki kaçak elektrik oranı ne kadardır? Vergi tahsilat oranları nasıldır? Trafik cezaları araçlara göre ne orandadır?Çanakkale'deki, Manisa'daki, Balıkesir’deki kaçak elektrikle, vergi tahsilatı, trafik denetimi, vergi denetimi, SSK, Bağ Kur pirim tahsilatı ve kaçağı ile mücadelede Şırnak, Diyarbakır vesaire illerinde Devletimizin, hükümetimizin azmi ve kararlığı, çabası aynı mıdır? Bu iki açılımdan sonra konumuza dönersek, Türkiye’nin neresinde negatif-olumsuz- ayrımcılık vardır?Hiç kimseye karşı negatif ayrımcılık yapılmayan bir yerde pozitif ayrımcılığın siyasi, sosyolojik ve hukuki temeli oluşturulamaz…Bu gün Kürtlere veya başka bir gruba pozitif ayrımcılık yapılacağından bahsetmek Anadolu gerçeğini, tarihini, sosyal yapısını, gelenek, ahlak , kültür ve hayatını inkar etmektir.Bir gruba pozitif ayrımcılık yapmak Anadolu’nun yapısını dinamitlemek ve onarılmaz bir tahribata yol açmak demektir.

Üstelik pozitif ayrımcılık yapabilmek için önce ABD’de olduğu gibi etnik, dini grupları hukuki olarak belgelendirmek gerekmektedir.Yani ABD’de bir iş veya okul başvurusu yapılırken ABD’li siyah, beyaz, sarı, kızıl diyerek rengini yazar. Türkiye’de ne yazılacak? Etnik grubun adı yazıldığında hukuken Anayasal düzeniniz ortadan kalkmış değişmiş, demektir.Bizim Anayasal devletimizde Türkiye cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan her bir vatandaş “Türk”tür.. Türkiye Cumhuriyeti ırk esasına göre değil vatandaşlık esasına göre kurulu bir devlettir Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşlarını Ermeni, Rum, Kürt, Türk, Çerkez, Laz, olarak ayırdığı ve bunu resmi belgelerine yazdığı anda artık başka bir devlettir. ABD bile etnik grubuna göre değil derisinin rengine göre bir pozitif ayırımcılık ve hukuki tanımlama yapmakta olup bunun dahi yanlış olduğunu renksiz bir toplum esası için dönüşüm içindedir.Ülkemiz zaman zaman demokratik düzeninin kesintiye uğradığı, sosyal, siyasi, kültürel hakların kısıtlandığı, ekonomik olarak geri kalmışlığın acılarının yaşandığı bir ülkedir.

Ama hiçbir zaman bu mağduriyetler sadece bir bölgeye, bir gruba karşı yürütülen bir dışlama, ezilme şeklinde olmamıştır.Ülkemizde sosyal, siyasi, kültürel haklar kısıtlanmış, yasaklanmış ise bu olumsuzluktan ülkenin her karış toprağı her bir vatandaşı ayırımsız olarak etkilenmiştir. Ekomonik olarak da hükümetler zaman zaman geri kalmış il ve bölgeler için türlü teşvik ve muafiyetler getirmiş ama bunu yaparken yine dini, etnik bir ayırım asla yapmamıştır.Bu gün Balıkesir’in Trabzon’un Şırnak’ın Diyarbakır’ın köyleri, devlet hizmeti arasında ayırım yoktur. Hatta Balıkesir’in bir çok köyünün, Trabzon’un bir çok insanının mağduriyeti Diyarbakır’ın, Şırnak’ıı köyünden insanından daha fazladır.Bazıları kendilerine avantaj sağlamak ve bir adım öne geçmek için terörü bahane ederek imtiyazlar talep etmektedir. Bu imtiyazın adı pozitif ayrımcılıktır.Balıkesir ile Şırnak’ın mağduriyeti aynıdır.

Tek fark, terörün hedeflediği toprak farkıdır.Bu farkı istismar ederek bölgeler, iller, gruplar arasında sırf etnik kökene dayandırılarak imtiyazlar verilmesi sosyal, hukuki, ve siyasi açıdan büyük sakıncalar oluşturur.PKK terörünün istediği “bir göz” ise pozitif ayrımcılık ile yapılacak iş “iki göz” vermek, hatta üstüne bir göz doktoru ve gözlükçü göndermektir.. Anadolu gerçeğini, Anadolu tarihini, hayatını, ruhunu, kültürünü, geleneğini bilmeyen bazı medya mensuplarının “pozitif ayrımcılık” uygulamasını ABD patentli diye alkışlamasının sebebini biliyorum bu nedenle onlara kızmıyorum.Ama ülkemin yöneticilerinin sağdan soldan duyduğu kavramların aslını astarını, sonuçlarını bilmeden telaffuz edip, uygulama peşine düşmesini kabul etmiyor onları affetmiyorum.Bir ülkeyi yönetenlerin, aydınlık ve berrak bir zihne sahip olmaları, yönettikleri vatanın tarihini, geleneğini, kültürünü, hayatını doğru ve iyi bilmeleri ülkenin ve milletin selameti için önemlidir.

 
Toplam blog
: 178
: 1496
Kayıt tarihi
: 01.10.07
 
 

Balıkesir doğumlu.1990 İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunu. Balıkesirspor Kulüp Yöneticili..