Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Kuzey Ege" bisklet turu-günlük-4

"Kuzey Ege" bisklet turu-günlük-4
 

Kaç SMS Özgürlük eder?


Hava çok sıcak ve öğlen güneşi tepemizde. “ Kuş Cenneti “ gerçekten adı gibi cennet gibi bir yer. O sıcağa rağmen rüzgâr püfür püfür esiyor, ağaçlık, ormanlık ve göl boyunca yeşillik. Oradan ayrıldığımızda havanın ne kadar yakıcı ve sıcak olduğunu bir kez daha anladık. Bursa-Çanakkale yol sapağına kadar yavaş bir tempoda giderek ulaştık. Yollar biraz bozuk ve düz değildi, bu da bizi epey yordu. Anayola çıktığımızda biraz rahatladık. Yeni asfalt çalışmaları yapılmaktaydı. Yol kaymak gibiydi, fakat sıcaklığın etkisinden asfalt resmen kaynıyor, duman çıkıyordu. Eriyen ziftler bir süre sonra lastiklerimize yapıştı. Zorlukla gidiyorduk. İlk mola yerinde durduğumuzda önce lastiklerimize yapışan bu ziftleri çıkardık. Biraz dinlendikten sonra tekrar yola koyulduk. Bursa-Balıkesir yol kavşağına kadar hiç durmadık. Bu arada yol arkadaşım fikri, hafif bir kaza geçirdi. Mıcırlı ve kaygan yolda tekerleğinin kayması sonucu, dengesini kaybederek düştü. Sol omuzunu hafifçe incitti.  

 

 

 

Gölün etrafında dönerek Danişment köyüne ulaştık. Kendimize dinlenecek bir yer aramaya başladık. Yol arkadaşım ve ben çay tiryakisi olduğumuzdan, köyün yol kenarında bulunan bir kır kahvesinde molamızı verdik. Kahvede bulunan birkaç kişi ve işleten kişi dışında kimse yoktu. Oturmuşlar muhabbet ediyorlardı. Bizleri görünce meraklı bakışlarla şöyle bir süzdüler. Hoş geldiniz faslından sonra amacımızı söyledik, onlarla paylaştık. İki arkadaş böyle bir tura çıktığımızı, çıkarken de bir anlam kazansın, sosyal bir aktivite kazandıralım diyerek, Türkiye Omurilik Felçliler Derneği ve Türkiye Tema Vakfı yararına gönüllü olarak imza ve tanıtım kampanyalarına destek vermek ve her gittiğimiz yerde çalışmaları anlatarak yardımda bulunmak istediğimizi söyledik. Bizlerle ilgilendiler ve onlarda desteklerini esirgemediler. Başarılarımızın devamını dilediler.  

 

Danişment muhtarı Sn. Ertuğrul Danışan Bey bizlerle ilgilendi, misafir etti. Köyün problemlerini bizlerle paylaştı. Dikkatimizi çeken köyde okul olmasına rağmen öğretmen ve öğrenci olmaması idi. Beş yüz hanelik bu köyde etrafta hiç çocuğa rastlamadık. Meğerse çoğu kişi göç etmiş. Öğrenci sayılabilecek çocuk sayısı da çok az. Onlarda eğitim görmemezlikten şikâyetçi. Gerçekten şehirli olmamalarına rağmen çok duyarlı ve iyi niyetli, misafirperver insanlarla karşılaştık. Çaylarımızı içtikten ve dinlendikten sonra tekrar yola koyulduk.  

 

 

Yollar, mıcırlı asfalt ve engebeli olduğundan fazla bir hız yapamıyorduk. Güneş yakıcı bir şekilde tepemizdeydi, artık yavaş yavaş yorulduğumuzu hissediyorduk. Suyumuzu idareli kullanmak zorundaydık ve çok susamıştık. Etrafa bakınarak gidiyorduk, belki bir çeşmeye rastlarsak yıkanır, temizlenir, su içer biraz olsun ferahlarız diye düşünüyorduk. Yol boyunca gittik. Sonunda hayvanları sulamak için kullandıkları bir “Yalak” gördük. Çeşmesinden de oluk oluk su akıyordu. Daha fazla dayanamazdık, suyumuz bitmiş ve perişan bir haldeydik. Etrafta ne bir köy ne de bir kasabaya rastlamamıştık. Hemen bisikletlerimizi kenara çektik.  

 

 

 

Yalağın gür gür akan çeşmesine başımızı dayadık. Suyumuzu kana kana ama yavaş yavaş içtikten sonra vücudumuzu, toz toprak giren yerlerimizi iyicene temizledik. Ben adeta yalağın içine girmiş banyo yapıyordum. Bu arada arkadaşım Fikri de bundan yararlanıp bir sürü ilginç fotoğraflarımı çekmişti. Kurbağa dolu o buz gibi suyun içinde kendime gelmiştim. Kurbağalar bana balık gibi geliyordu.  

 

 

Onları düşünecek zamanım yoktu. Biraz oyalandıktan sonra tekrar yola koyulduk. Hiç durmak yoktu, yola devamdı. Çünkü akşam Manyas’ a ulaşmak istiyorduk. Tam bir gün boyunca yol almanın intikamını, orada konaklayacağımız Öğretmen evinde almayı düşünüyorduk. Hedefimiz bu idi. Yoldan saparak tekrar Bursa – Çanakkale yoluna girdik. Asfalt ve temiz bir yol boyunca Aksakal köyüne ulaştık. Orada yine bir Kır kahvesinde çay ve suyumuzu içmek için durduk. Yine meraklı bakışlarla karşılaştık. İnsanlar bisikletlerle buraya kadar gelmemize şaşırıyorlardı. Burada da misafir ettiler bizi, para ödemeden kısa bir dinlenmeden sonra tekrar yola koyulduk. Sırasıyla Ergili, Eşen köylerini kısa molalarla geçerek saat 16.00 ‘ doğru Salur kasabasına ulaştık. Kasaba çıkışında kısa bir dinlenme için bir benzinciye girdik  

 

 

 

Burada bizi Eski Salur Belediye Başkanı Sn. Rafet Barka Bey güler yüzle karşıladı. Çok babacan ve tonton biriydi. Bize molamız esnasında kısa bir hayat hikâyesini anlattı. Belediye Başkanıyken kasabaya yapmış olduğu hizmetleri Bilgisayarına kaydetmiş, gururla bunları bize foto slayt olarak gösterdi ve anlattı. Bizlerde gerçekten gurur duyduk. Çok yardımsever ve dürüst bir kişiliği vardı. Bürosuna davet ettiğinde şaşırmıştık. Çünkü duvarlara astığı resimlerde birlikte olduğu insanların resimleri ve gençlik yılları görüntüleniyordu. Kimler yoktu ki… Cumhurbaşkanı ve Başbakanla olan resimleri, Mehmet Ağar bey ve daha bir sürü siyasetçi ile çekilmiş resimleri karşımızda asılı duruyordu. Bizlerle bunları paylaştığı için de çok mutlu ve gururlu görünüyordu. En son Milletvekilliği teklifi almış ama artık yorulduğundan bu teklifi reddetmiş. Ama yine de halka hala hizmet etmekten de kendisini alıkoyamamış. Hizmet ve desteklerini sürdürüyor oralarda. Dinlendikten sonra, Hoşçakalın diyerek yolumuza tekrar koyulduk.  

 

Anayoldan ayrılmış tali yolda bisikletlerimizi sürüyorduk. Tehlikelerden biraz olsun uzaklaşmıştık. Çünkü Anayolda bisiklet sürmek zor hem de her an tehlikedeydik. En sağ şeritten gitmemize rağmen araç kullanan insanların içinde saygısız ve kuralsız olanları işimizi zorlaştırıyordu. Ama bize yardımcı olanlarda az da değildi. Bizi gördüklerinde ya yavaşlıyorlar ya da mesafe bırakarak bizi tehlikeye sokmadan yanımızdan geçiyorlardı. Hiç durmadan pedal çevirerek yol katlettik. Amacımız bir an önce ve hava tam kararmadan Manyas’ a ulaşmaktı.  

 

 

Kayısı, erik ve dut ağaçlarının bol olduğu köy yollarından geçerken, meyvelerden nasibimizi aldık. Açlığımızı meyve yiyerek geçiştiriyorduk. Bunlar bizler gibi yola çıkan insanlar için birer nimetti ve yolculuk boyunca faydalandık. Kısa dinlendiğimiz köy kahvelerinde çaylarımızı yudumladık, insanlarla güzel ve zevkli iletişimler kurduk, problemlerimizi hatta yaşamlarımızı birbirimizle paylaştık. Bir gün boyunca bir sürü insanlarla tanıştık, arkadaş olduk. Farklı kişilerle tanışmak onların duygularına ortak olmak, sosyal faaliyetlerimizi pekiştirmek, hep bunlar bizler için olumlu, güzel şeylerdi. Devamı var…  

 

 
Toplam blog
: 37
: 553
Kayıt tarihi
: 03.07.10
 
 

Uzun Yol Tur Bisikletçisi. ..