Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '11

 
Kategori
TV Programları
 

‘Kuzey Güney’i alkışlayanlara birkaç söz…

‘Kuzey Güney’i alkışlayanlara birkaç söz…
 

Özgün yapım üretemeyenler, bir eseri daha devşirdi! ‘Çalıntı’ demekten kaçınıldığı noktada ‘uyarlama’, ‘intihal’ gibi laf cambazlıklarıyla vurgulanan ayıbın son örneği, ‘Kuzey Güney’! Gördük ki, ünlü dizi ‘Zengin ve Yoksul’un aynısı… Tabii sadece konu babında! Yoksa kalitede aşık atması imkânsız. Kıvanç Tatlıtuğ ve yapıma övgü dizenler yağcılıkta sınır tanımasa da, dost acı söyler! Düşman olmadığımıza göre, Tatlıtuğ’un oyunculuğunu kendine bırakıp ‘Ortada övünülecek özgün senaryo yok’ diyoruz. Yağcılara önerim, asıl adı ‘Rich Man-Poor Man’ olan orijinali izlemeleri. Anlayan anlar anlamayan taklide dalar! Yaratıcılığın nasıl ucuzlatıldığını merak edenlere de, bütünlüğü bozulmadan çekilen ve bundan dolayı kurgusunda kopukluğa rastlanmayan ‘Zengin ve Yoksul’un içeriğini sunuyoruz. 

Irwin Shaw’un eserinde Rudy, ailenin gözdesi... Güney de öyle! Tom ise iyi kalpli bir serseri. Rudy’yle aynı kıza âşık. Tom eşittir Kuzey. Tom’un dramının başlangıcı, fırında tartıştığı babasına attığı yumruk. ‘Kuzey Güney’deki gibi! Gelelim olacaklara… Rudy, zengin bir politikacıya dönüşür. Suçlu damgası yiyen Tom, sevdiği kızla evlendiği ve her şeyini elinden aldığı için abisine kinlenip serseriliği ilerletir. Sevgiyle öfkenin kesiştiği öykü, yardım istemeyen Tom’un kötü adam Falconetti tarafından öldürülmesiyle noktalanır. 

Özetle, ‘Kuzey Güney’ 80 öncesinin dizisi ‘Zengin ve Yoksul’un hatırlanmayacağı umursamazlığıyla yaratılan bir ayıp! Ayıp çünkü yeni gibi sunulmakta… İvedik taklidi ya da ‘Doğuda herkes eşit’ sözleriyle duyguları kabartıp fark yarattıklarını sananlara, bunu eserin gerçek sahibine sormak gerek, diyeceğim ama ne yazık ki hayatta değil. Aslını çeken Amerikalıların da haberi olmayacağına göre, sahiplen gitsin. Yetenek budur işte! Haksızlıkların hak olduğu dünyada, kimileri oturup kafa patlatarak eser yaratır. Kimi dahiler de hazır olanı önemsiz değişiklerle kullanıp parsayı toplar. Minareyi çalanın kılıfını hazırladığı ve intihalin sınır tanımadığı gerçeğinde son sözüm, ‘telif hakkı’ diye yırtınanlara. Yaratıcılık kavramı, başkasının ürününün etiket değişimi, şeklinde algılanıp ‘esinlenme’ sahtekârlığıyla ambalajlandığı sürece telifi atınız çöpe! 

Anibal Güleroğlu 

 

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..