Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '08

 
Kategori
Siyaset
 

“Lalempe, lulenpe, kundurabiç… 43…”

“Lalempe, lulenpe, kundurabiç… 43…”
 

“Lalempe, lulenpe, kundurabiç… 43…”


Eskiden mahalle arasında çelik-çomak (met) oynarken, çeliğin, yani küçük parçanın, karşı tarafın havada iken yakalayamaması sonucu, düştüğü yerden çomağın olduğu yere kadar ayak atarak sayılırdı.

Sayma başlarken de <ı>“Lalempe, lulenpe, kundurabiç…” dendikten sonra <ı>“…43…” diyerek saymaya devam edilirdi. Peki, kırk üç’ten evveli?

Orayı <ı>“Lalempe, lulenpe, kundurabiç…” diye geçtik ya… Bir başka deyişle, üçayak atarak kafadan 39 sayıyı iç etmiş olduk…

Bir de arkadaşlarına bir şeyler diyecek veya her hangi bir oyunu kuracak çocuk, varsa yüksek bir yere çıkar <ı>“Baylar, bayanlar… Kunduradan kayanlar…” diye lafa bir tekerleme ile başlardı.

Hadi <ı>“Baylar, bayanlar…” bölümünü anladık da <ı>”Kunduradan kayanlar…” ne demek oluyor?

Aslında tabi ki olan bir şey yok… Maksat, lafla <ı>“Uyak” olsun diye söylenen bir şey…

Daha doğrusu, benim bildiğim bu… Başka bir anlamı veya amacı varsa, orasını bilemiyorum.

Farkında mısınız <ı>“Baylar, bayanlar…” ve de <ı>” Kunduradan kayanlar…”

<ı>

Her gün birileri kürsüye çıkıyor ve bize <ı>“Lalempe, lulenpe, kundurabiç…” diye ayak atıyor. Biz de onlara <ı>“Yahu… Kırk üçten evveli n’oldu” diye sormuyoruz veya sormak aklımıza ya da işimize gelmiyor.

Ablalar, ağabeyler…

<ı>“Lalempe, lulenpe, kundurabiç… 43…” den evvel 39 ayak var, nereye gitti bu kadar sayı?

Orası, dediğim gibi hiç sorulmuyor…

Hoş, sorsak hesabı ya veremezler, ya da <ı>“Dağdaki çobanın” ağasına verdiği koyun hesabı gibi olur. Sonunda kafaya geçen bir külek yoğurdun <ı>“AK”lığı ile övünür…

Çünkü <ı>“Dağdaki çobanın” deyip geçmeyin, onun zekâsı, ağanınkinden daha fazla… Ağa, hesaptan sonra çobanı kovmuş mu? Benim bildiğim hikâyede öyle bir şey yoktu. Ağanın işine geldiği için, <ı>“Dağdaki çoban” verdiği hesaptan sonra, <ı>“Yoğurt akı” yüzü ile yine koyun sürüsünün başına dönmüştü…

Bakın 301. madde değiştiriliyor. Öyle veya böyle, amacına uygun veya değil. Ancak, dava açmaya izin yetkisi Cumhurbaşkanına veriliyor.

Niye?

<ı>“Lalempe, lulenpe, kundurabiç… 43…”

<ı>

İşin tam aslı böyle mi?

Değil… Savcı, her türlü hazırlık soruşturmasını yapacak, en son aşamada dava açmaya gelince Cumhurbaşkanı’na başvuracak.

Nasıl başvuracak?

<ı>“Lalempe, lulenpe, kundurabiç… 43…”

<ı>

Hadi orasını da geçtik, eldeki belge ve bilgilere göre cumhurbaşkanlığının hukuk işleri incelemede bulunacak ve <ı>“İznin” verilmesini uygun görecekler veya görmeyecekler.

Peki, Cumhurbaşkanının hukuk danışmanları <ı>“Mahkeme” görevi yapmış olmayacaklar mı?

<ı>“Lalempe, lulenpe, kundurabiç… 43…”

<ı>

Bu türden uygulama, Cumhurbaşkanlığı makamını zorda bırakacağı, tarafsızlığına gölge düşüreceğini TBMM Başkanından beri herkes ortaya koyuyor, ama Başbakan <ı>“Hayır” diyor…

Bu nasıl bir <ı>“Uzlaşma” mantığı?

<ı>“Lalempe, lulenpe, kundurabiç… 43…”

<ı>

Sayın Başbakan, yine inadında, uzlaşmazlığında devam etmeye ve kimsenin lafını dinlememeye kararlı. Nasıl ki bir gün minbere, pardon kürsüye çıkıp <ı>“Cumhurbaşkanı adayımız, kardeşim Abdullah GÜL” diyerek onu siyaset sahnesinden kaydırdıysa, şimdi de yine kaydırmaya çalışıyor…

Kürsüye çıkıp başlıyor <ı>“Baylar… Bayanlar… Kunduradan kayanlar…”

<ı>

Peki, bu duruma Sayın Cumhurbaşkanı ne diyor?

Sayın Cumhurbaşkanımız Kayseri’li ya… Kendisi çok saymıştır <ı>“Lalempe, lulenpe, kundurabiç… 43…” diye…

Yine sayacaktır belki de… Unutmadıysa geçmişi tabi…

<ı>15 NİSAN 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..