Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '17

 
Kategori
Güncel
 

“Mâtem Halâs Etmez Cehennemler Saran Yurdu.”

“Mâtem Halâs Etmez Cehennemler Saran Yurdu.”
 

Osmanlının yıkılışını ve perişan halini ruhunun derinliklerinde hisseden merhum Mehmet Akif, duygularını şöyle dile getirir:

 "Odama girdim; kapıyı kapadım; ağlamaya başladım: “O gün akşama kadar İslam´ın garipliğine, Müslümanların inhitatına ağladım, ağladım...”

Suriye, başta olmak üzere Ortadoğu’da yaşanan savaşlar, Libya, Afganistan, Pakistan ve diğer İslam ülkelerinde bitip tükenmeyen şiddet ve sefalet atmosferi, Arakan’ın durmadan kanayan  yarası vb. gerçekten içler acısı  bir seviyeye gelmiş durumdadır.

Suriye’de yaşanan “sessiz ölümlerin” veya ölümden kurtulabilen 100 binlerin sığınmacı olarak yaşamak zorunda kalması; Aynı şekilde ülkemizde her gün birkaç aileye ateş düşmesi, yarın kimin babasız kalacağının ve kaç annenin evlat acısıyla yanıp tükeneceğinin kaygısı, bizleri haklı olarak ağlatmasa da hüzünlendiriyor

Özellikle sekiz vatan evladının birden şehadete uğurlanması,  millet olarak hepimizi derin bir kaygıya sevk etti. Tam da terörün belinin kırıldığına inandığımız bir zamanda, teröre kurban vermek, aynı zamanda ümitlerimizi de sarstı.

Bu ruh hali, eminim ki, birçoğumuzu etkisi altına almış ve karmaşık duygular yaşamasına neden olmuştur. Ulusal felaketlerde insanların üzülmesi, kaygılanması ve hatta ağlaması herkesin değil, hamiyet sahiplerinin özelliğidir. Bu, sorumluluk sahibi ve Akif-duyarlılığına sahip insanların bir hasleti olsa gerektir.

Amma velakin diğer taraftan da sadece zayıflıklara odaklanıp tasalanmak da doğru değildir. Bu durum, toplumu daha derinden sarsabilir. Maalesef medyamız bu sarsıntıya gereksiz kuvvet veriyor. Köşe yazarlarına bakın: “Zaten ben biliyordum, bunun böyle olacağını”; “Aslında terör içimizde” “Biz iflah olamayız” “Ne demeye Putin’in ipiyle kuyuya inmeye çalışalım ki ?”gibi ruhlara sıkıntı vermekten öteye gitmeyen,  beylik sözlerle dolu.

Ne gariptir ki, bu yazarlar ruh hallerini de, Türkiye ve çevremizde yaşanan gelişimlere bakış açılarını da bir günde değiştiriyorlar. Olumlu bir gelişme karşısında ağızlarından bal damlarken, en küçük bir olumsuzluk durumunda, tam da  düşmanın  istediği gibi, bir anda dünyanın en ümitsiz aydını olup çıkıyorlar. Üstelik bunu da ülke menfaatleri adına(!) yazdıklarını belirtiyorlar.

Bu kadar ümitsizlik, Batı karşısında gerilemeye başladığımızdan beri aslında her dönemde Müslüman aydınların çoğunda var. Özgüveni düşük ergenler gibi. Bu psikoloji, ister istemez okuyucuya da olumsuz olarak yansıyor.

Müslüman toplumun bu ümitsizlik hastalığını iyi teşhis eden Bediüzzaman ümitsizliğin, ulusal esarete neden olabileceğine vurgu yapar. Ona göre ümitsizlik “en dehşetli bir hastalıktır”  

"Yeis en dehşetli bir hastalıktır ki, âlem-i İslâmın kalbine girmiş. İşte o yeistir ki bizi öldürmüş gibi, garpta bir-iki milyonluk küçük bir devlet, şarkta yirmi milyon Müslümanları kendine hizmetkâr ve vatanlarını müstemleke hükmüne getirmiş.”

“Hem o yeistir ki, kuvve-i mâneviyemizi kırmış. …..”Zâlim ecnebîler dört yüz seneden beri üç yüz milyon Müslümanı kendilerine esir etmiş.”

Bundan hareketle tüm Müslümanları ümit ipine sarılmaya davet eder.

Mehmet Akif de “İslam’ın garipliğine, Müslümanların inhitatına” ağladığını belirttiği şiirinin sonunu şöyle bir uyarı ile bitirir:

“Nihayet, ye’se düştün, ağladın, ağlattın, inlettin.
Samimi yaşlarında coştu ruhum, herc ü merc oldu;
Fakat mâtem halâs etmez cehennemler saran yurdu.
Cemaat intibâh ister, uyanmaz gizli yaşlarla
Çalışmak!.. Başka yol yok hem nasıl Canlarla, başlarla.”


Bediüzzaman ve Akif’in bu uyarılarına  kulak vererek bugün üzerimize çöken bu kara bulutları dağıtmak, hüzün ve kederi, umuda dönüştürmek için, çaba göstermemiz gerekir. En azından uyanık olmamız gerekiyor.

Aydınlara düşen şey; hiçbir zaman eleştiriden kaçınmadan, ulusal ümitsizliğe yol açacak söylemlerden kaçınmaktır.

 

 
Toplam blog
: 81
: 623
Kayıt tarihi
: 18.10.17
 
 

1963 yılında dünyaya geldim. 1985 yılında Atatürk Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde..