Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '09

 
Kategori
İzmir
 

"Masal Köyü" Şirince'de kimse, sarhoş olmadı.

"Masal Köyü" Şirince'de kimse, sarhoş olmadı.
 

Masalsı bir köy 'Şirince.' Ne korna sesi var, ne de patırtı. Sadece şaşkın horuzun üürüüüü' sü var


Yerli halkın şaraplarının tanıtıldığı Ege’nin masal köyü Şirince Bağbozumu Festivalinde, geçen yılki gibi bedava şarap dağıtılmadığı için, kimse sarhoş olmadan, Kültür ve Dostluk festivali, gürültüsüz ve patırtısız olarak coşku içinde kutlandı. İzdihamdan otobüsler oluk oluk geriye dönüş yaptılar.

Rum mimarisinin özelliklerini taşıyan 200 yıllık evleri, kiliseleri, doğal güzellikleriyle deniz seviyesinden 350 metre yükseklikte yetişen lezzetli ürünleriyle Türkiye’de en çok tanınan köy unvanını elinde bulunduran Şirince Köyünde, Midilli’li güzel kızlar, Atalarının vaktiyle yaşadığı bu yerde sahne alarak folk dansları yaptılar.

Son Pazar gününde “ Bağbozumu, şarap ve şiir” konulu söyleşilerle beraber sokak gösterileri, müzik grupları, ressamlar, belgeseller geçidi, konserler, yarışmalar derken vaktin nasıl geçtiği anlaşılamadı. Yüzlerce araba, park yerleri dolduğu için geri döndürüldü. Akın akın arabalar, dönüş yolunda bile yolları tıkadılar. Organizatör Barış Kıvılcım’ın ses telleri bu uğurda bozuldu. Anonslarla göstericiler, oyunlarını bir bir sergilediler.

Şirince Köyü Muhtarı Levent Apak, “ Amacımız, Şirince’nin en önemli ürünü olan ve Avrupa’da marka haline gelmiş bulunan şarapları, iç ve dış turizmde tanıtmaktır.” Dedi. Daha sonra konuklarca bir bir tadılarak derecelendirmesi yapılan üzümlerin sahipleri, ödüllendirildi.

Çanak gibi bir vadinin üzerine kurulu, İzmir’in Selçuk İlçesinden 8 Km. uzaklıktaki yolla ulaşılan Şirince Köyünde, kışın da “Kar helvası” yapılmaktadır. Sokakları halâ daha Arnavut kaldırımlı olan, köy meydanındaki heybetli çınar ağacı ile daha da şirinleşen Şirince Köyündeki evlerin hepsi taştan. Günümüze kadar gelmiş olan evlerin saçak altı ve pencere kenar süsleri, kuş ve çiçeklerle bezeli. Pastel boyalı, doğal balkonu olan, sofası, bahçe süslemeleri bulunan evlerden ayrı olarak da merdiven merdiven üst üste ormanlık alana yaslanmış restoranları, kuş cıvıltıları içinde.

Egenin bu masalımsı köyünde restoranlar, yamaçlarda kibrit kutusu gibi sıralanmış, teraslanmış. Evlerin her biri bahçeli restorana çevrilmiş. Birbirlerini örtmüyor ve görmüyorlar.

Köyün delikanlı Muhtarı Levent Apak ile, ondan aşağı kalmayan Meclisteki sağ kolu Mahmut Akbal, bu işte "Kız evermek, kırk gün kırk gece düğün yapmağa bedel" uğraşıları ardından ancak, seneye yorgunluklarını atabilecekler.

Köyün eskiliği, taaa 5 nci yüzyıla kadar ulaşıyor. Çocukluğunu burada geçirmiş " Benden selâm söyleyin Anadolu'ya" isimli kitabın Yunanlı yazarı Dido, " Şu yeryüzünde Cennet diye bir yer varsa, bizim 'Kırkınca (Şirince) o cennetin bir parçası olsa gerektir" diyor.

Vadileri, çağlayanları, üzüm bağları, kuş sesleriyle örülü bu köy, tatil yörelerinin gürültüsünden uzak. Halkının yüzü, mutluluktan dolayı güleç. Doğal meyve, şarap, sabun, doğal meyve suları, şaraplar, doğal yemekler, el açması hamur işleri, akılda kalacak cinsten.

Burada ne korna sesi var, na de payton atlarının kişnemesi ve tepişmesi var. Ne sarhoş narası var. Ne de takımları yense de, yenilmese de, Göztepe ve K.Yakanın tempolu bağırtıları, çağırtıları var. Ve ne de "Eski kuruşa, eski bakır alırım" diye bas bas bağıranlar var. Burada tarihi bir sessizlik var.

Ve burada, ara yerde şaşkın bir "kabadayı" horozun Üüürrü üüüüü' sü var!.. Te işte o ka !

Ört ki, ölem!

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..