Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '09

 
Kategori
Felsefe
 

[modernite sayıklamaları] Aslında soru sormuyor, onay ve teyid istediğimiz cümleler kuruyoruz.

[modernite sayıklamaları] Aslında soru sormuyor, onay ve teyid istediğimiz cümleler kuruyoruz.
 

Duymak istediklerimizi duyduğumuz, iki kişi arasında geçen monolog bunlar.


- Anın gereğini yerine getirmek herkes için farklı eylem ve duruşlar ortaya çıkarabilir.
- Amanın ne demek istersin sen şimdi bu cümleyle?
- Gerekleri yerine gelen doygun bir yaşamdan söz ediyorum.
- Gerekleri yerine gelen doygun bir yaşam mı? Ben soruyorum şimdi sana, bu ne demek?
- Gereklilik kabulu, herkesin kişisel duruşunun bağlamına göre değişen bir şey.
- Karıştırdın iyice veya ben bundan da hiçbir şey anlamadım.
- Aslında karışık değil, yaşama nedenimizi sorgulamak gibi.
- Yaşama nedenimiz belli değil mi zaten?
- Değil. Herkesin sandığı, inandığı bağlamlar var. Sandığı ve inandığı şeye göre de yapılan eylemler var.
- Çok felsefe var bu tanımda, daha kolay anlatılır bir yolu yok mu?
- Deneyelim, sen zengin birisi misin?
- Nasıl soru şimdi bu, neden sordun?
- Cevabın, senin bağlamın çünkü, soruya cevap vermek için zaman kazandın.
- Ne zamanı. İnsana çat diye de bu soru sorulmaz ki.
- Neden sorulmasın? Uzatacağına cevap verebilirsin.
- Bu soruya cevabım, zenginliğimin herkese göre değişen bir yorumu olabilir.
- Ben de bunu anlatmak istedim, varlığın tanımı kişilerin sana baktıkları bağlama göre değişiyor. Senin varlığının miktar aynı olmasına karşın herkes bunu farklı tanımlar ve kelimelere göre tanımlıyor.
- Ne demek ki şimdi bu?
- Yaşamda gerekleri yerine gelmesi de tıpkı zenginlik ve varlığın anlaşıldığı gibi anlaşılır. Herkes senin yaptıklarına kendi durduğu bağlam ile bir tanım veya ad koyabilir.
- Anlar gibi oldum ama herkese göre değişen sonsuz sayıda cevap.
- Aynen. Bu nedenle başkalarına göre bir yaşam süremezsin, yaşamının gereklerini, doymuş olup olmamanı sadece sen bilebilirsin.
- Aslında sık sık arkadaşlarımdan, çevremden cevap beklediğim sorular geldi aklıma.
- Neler soruyorsun?
- Kendim ve yaşamımı nasıl gördükleri, nasıl göründüğüm hakkında.
- Doyurucu cevaplar alıyor musun?
- Düşünmeliyim. Hiçbir cevabın beni kesmediğini biliyorum.
- Soruları bile vereceği cevabın ne olduğunu tahmin ettiğin kişilere sorduğunda eminim. Seni rahatsız edecek cevaplar verecek kişilere soru bile sormuyorsun.
- Nereden bildin ki böyle yaptığımı?
- Müneccim değilim, bağlamların aslında farkındayız. Onları sezgilerimizden gelen mesajlarla anlayabiliyoruz. Yaşamımızın savunmaya ihtiyacı olduğu zamanlarda o an hangi tür bağlamda cevaplar arıyorsak o bağlamları sezdiğimiz insanlara sorular soruyor, cevaplar alıyoruz.
- Bir şekilde kendimizi aldatmaca yani
- Aslında bile bile lades demek daha doğru, cevabın beklediğin gibi olması için minik bir şike yapmak.
- Senin sorulan sorulara cevaplarının insanlarda neden ikirciklenme yarattığını şimdi daha çok anlıyorum. Sen soruya göre kendi bağlamında değil, onun aynası olabilecek bağlamından cevap veriyorsun.
- Onların beni gördüklerini hissettikleri bağlamdan anında çıkıp, cevabını almak istemediği bir bağlama geçerek onun şaşırmasını sağlıyorum.
- Aslında soru sormuyor, onay ve teyid istediğimizi cümleler kuruyoruz.
- Aynen öyle. Belki de duymamamız gereken cevaplar vereceğini hissettiğimiz bağlamlardan, insanlardan uzak duruyoruz.
- Böylece cevaplardan başımız ağrımıyor. Duymak istediklerimizi duyduğumuz, iki kişi arasında geçen monolog bunlar.

 
Toplam blog
: 202
: 994
Kayıt tarihi
: 29.06.07
 
 

Sosyal medya danışmanı, grafik tasarımcı.  ..