"Moskova'lı Aslanlar, CSKA'ya başarılar diler"

Bu durumun, literatürdeki tanımı “<ı>hasetinden çatlamak”tır. Bu arada, bu “<ı>densizliği”, tüm Galatasaray camiasına mal etmek ise bir diğer büyük yanlış olur.

Dün akşam Rusya’da oynanan şampiyonlar ligi mücadelesinde, stadın Rus seyircilere ayrılmış bulunan tribünlerinde, başlıkta belirttiğim ifadelerin yer aldığı sarı-kırmızı bir pankartın açılmasıyla yaşanan, bu, sevgisizlik ve saygısızlık gösterisinin mimarı olan “Türk vatandaşlarımızı” kınayıp, durumu; o caanım, güldüren ama güldürürken de çok daha fazla düşündüren fıkralarımızın, şaşmaz-yanılmaz ellerine bırakalım.

Fıkra bu ya; kıyamet kopmuş, sırat köprüleri geçilmiş-geçilememiş, İlahi mahkemeler teşekkül etmiş ve herkesin hesabı, tek celsede kesilmiş.

Sıra, cezaların ödenmesine gelmiş. Cehennem bölümünde, yüzlerce büyük kazan kurulmuş, altları yakılmış, suları fokur fokur kaynamaya başlamış. Her bir kazan, bir millete mahsusmuş. Bir kazanda Almanlar, diğerinde İngilizler, bir diğerinde Araplar gibi yüzlerce kazan ve içinde yanan günahkarlar.

Her kazanın başına da bir zebani tayin edilmiş. Bu zebanilerin görevi de ellerindeki dev çekiçlerle, kazandan çıkmak isteyen, kafasını sudan çıkaran, kenara tutunup dışarı atlamaya çalışanların kafalarına çekiçle vurup, tekrar suya düşmelerini sağlamakmış.

Stajyer bir zebani, kazanların arasında dolaşırken; tüm kazanların başında bir meslektaşı hazır bulunduğu ve milletin kafasını çekiçlediği halde sadece bir kazanın başında hiçbir görevli bulunmadığını fark etmiş. Hemen, yanındaki, uzman zebaniye sormuş:

“Bu kazanın başında, neden bizimkilerden kimse yok ağabey?”

“O kazan, Türkler’in kazanıdır, orada zebaniye ihtiyaç olmaz“ demiş, uzman zebani, güvenli sesiyle.

“Nasıl yani, neden ihtiyaç olmasın ki?”

“Türkler, zaten kazanın içinde, bir diğeri dışarı çıkıp kurtulmasın diye birbirlerinin ayaklarından dibe çektikleri için, zaten kendilerini kurtarıp da nefes almaları ya da kaçıp firar etmeleri mümkün değildir de ondan evlat.”

@Geçen sene bugün; http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=8888#