Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '11

 
Kategori
Güncel
 

"Muhteşem Yüzyıl" sadece bir dizi tartışması değildir

"Muhteşem Yüzyıl" sadece bir dizi tartışması değildir
 

"Mustafa"nın rövanşı mı bu dizi?


Dizi izlemiyor oluşum dizilerin nasıl gündem oluşturduğunu görmediğim anlamına gelmiyor elbet, hele söz konusu tartışmalar sosyolojik bir boyut kazandığında.  

Osmanlı Devletinin Kanuni zamanını anlatan "Muhteşem Yüzyıl" isimli dizinin kopardığı fırtınadan bahsediyorum.  

Dizi anladığım kadarıyla Kanuni zamanındaki özel hayata dair birtakım olayları ifşa ettiği için muhafazakar kesimin büyük bir tepkisiyle karşılanmış.  

Aslında bu kaçınılmaz birşeydi, ancak bu olay bana şu ilginç şeyleri düşündürttü.  

İlkin, "Mustafa" filmi benzer tepkileri Atatürkçü çevrelerce çektiği zaman, yani Devletin kurucusunun özel hayatının ortaya konmasına gösterilen reaksiyonda, bugün "Muhteşem Yüzyıl" a kızan kesim büyük bir keyifle, demokrasiden, Atatürkçülerin çağ dışı ve statükocu oluşlarından bahsetmiyor muydu?  

Evet! Evetse o halde muhafazakar kesim için takke düşmüş kel görünmemiş midir?  

Ve bir kez daha evet!  

Çünkü, bu olay o kesimlerin demokrasiyi de, açık ve şeffaf bir toplum olmanın modern gereklerini de hiçbir zaman içselleştiremeyeceklerini ortaya koymuştur!  

Öte yandan, dün "Mustafa" dan sonra ortalığı velveleye verenlerin bugün "Muhteşem Yüzyıl" a kızanlara, aynı sebeplerle, dar görüşlülüklerinden dolayı ses etmeleri halinde, onları ikiyüzlülükle suçlamak kaçınılmaz ve zorunlu olacaktır.  

Çünkü o zaman, "eh birader, sende Mustafa'n Kemal'inin özel hayatı ortaya konduğunda carlamamışdın?" diye sorulacaktır.  

"Mustafa" ve "Muhteşem Yüzyıl" ekseninde dönen tartışmalar iki şeyi göstermesi bakımından önemli;  

Birincisi, hangi kesimden olursa olsun, insanlarımızda hoşgörü eksikliğinin ve "kendine modernliğin" bir kez daha ortaya çıkmış olması,  

ve ikincisi; olması gereken gerçek anlayışa ulaşmak için daha katledilecek çok mesafe, yenecek daha çok fırın ekmek olması gerektiğinin anlaşılması bakımlarından.  

"Muhteşem Yüzyıl" bir başka açıdan bakınca, Türkiye'de 2002 AKP hükümetinden sonra bilhassa iyice ayyuka çıkan ve söz konusu kesimlerin içlerine iyiden iyiye yerleşmiş olan "rövanşçı" zihniyete işaret ediyor.  

AKP iki seçimdir güçlü bir şekilde iktidara geldiğinde ve Cumhuriyetin bazı kritik gelenekleriyle çatıştığında AKP dışı kalan ve rejimle sıkıntısı olmayan hemen herkes, Cumhuriyetin geri planda bıraktığı dindar ve muhafazakar kesimlerin şimdi rejimden rövanşı alma uğraşında olduğuna inandı. Bu doğruydu da.  

Ancak zaman geçtikçe ve yeni iktidar (AKP) gücünü iyice oturtup geniş kesimlere yaymaya başladıkça, eski "mağdurlar" "mağrur" olmaya başladı. Artık söz konusu geri plana itilen kesim muhafazakar dindarlar değil, elitçi, Cumhuriyetçi ve laik kesimdi.  

Güçlenen AKP politika da da geleneklerinden kopmayacağını gösterdi, dış politikada yeni Osmanlıcılık adı altında bir takım düşünceler dile getirilir oldu.  

Ancak politikalarının yürütülmesi için en önemli şey, kemikleşmiş Atatürk düşüncesinin zayıflatılmasıydı; bu da medyada büyük bir nüfuz sahibi olunması sayesinde yapılabilirdi ve başarılı bir şekilde yapıldı da. "Mustafa" filminin bu dönemde çıkması tesadüf olmasa gerek.  

Bu şartlar artık Cumhuriyetin geri plana itilen kesimlerini değiştirdikçe ve bu oturdukça, son bir yıldır dikkat edin, "rövanşçılık" duygusu bu sefer elitist Cumhuriyetçi kesimlere geçti.  

Bir zamanlar yeni iktidara gelmiş olan AKP ve Erdoğan'ı anlamaya çalışan ve hatta çoğu kez uzlaşma zemini de arayan bu kesim, medyadan da açıkça takip edildiği üzere, artık yeni egemen kesimle çatışmaya girmiştir.  

Mesela elitist Cumhuriyetçi kesimin önemli isimlerinden Ertuğrul Özkök son dönem yazılarında bunu açıkça ilan etmekte, kendi mahallesinin güzelliklerinden ve erdemlerinden bahsetmektedir. Oysa aynı Özkök, birkaç yıl önce muhafazakar gelenekten gelen Ahmet Hakan ile umreye giderek egemenliğin yeni adresi olanların dikkatini çekiyordu.  

İşte "Muhteşem Yüzyıl" dizisinin bu dönemde çıkması bu açıdan çok önemli.  

"Rövanşçılık" anlayışının elitist kesimlerce de kullanılmaya başlandığının ilanıdır bu.  

"Mustafa"ya karşı "Muhteşem Yüzyıl"...  

Siz Mustafa Kemal'i deşifre edersiniz de, biz Kanuni'yi deşifre edemez miyiz olayıdır yani.  

Böylece laik-Cumhuriyetçi kesimle muhafazakar-dindar kesim arasındaki çatışma, diziler ve medya aracılığıyla çok değişik bir boyut kazanıyor.  

Her ne kadar anlamsız bir çatışma olsa da...  

 
Toplam blog
: 47
: 1149
Kayıt tarihi
: 24.11.10
 
 

Praksise düşünceden varan bir romancı, kültür eleştirmeni, otodidakt bir feylesof, yaşam gözlemci..