Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '12

 
Kategori
Magazin
 

‘Muhteşem Yüzyıl’ın Taşlıcalı’sı ‘Dönüşüm’ yaşıyor!

‘Muhteşem Yüzyıl’ın Taşlıcalı’sı ‘Dönüşüm’ yaşıyor!
 

Türkiye’de her geçen gün gelişen dizi ve film sektörü, bir ilke daha imza attı. Türünün ilk örneği olan ve ‘İçinde ne saklı olduğunu asla bilemezsin’ sloganıyla yola çıkan yapımın adı, ‘Htr2b – Dönüşüm’.

The Independent Gazetesi’nde yayınlanan ‘Şiddet geni bulundu’ haberinden ilhamını alan; ilaç deneylerinin Hindistan, Çin, Güney Afrika, Türkiye gibi ülkelerdeki insanlar üzerinde yapıldığı ve 893 Türk kobayın öldüğü iddialarından hareketle yaratılan yapım, kanunların yetersiz olduğu ülkelerde yaşanan ‘insan denek’ vahşetini dillendirmekte.

***

Bakanlık açıklamasına göre, ilaç şirketlerinin deneyleri sıkı denetim altında ve klinik araştırmalara katılmak engellenemez ‘hasta hakkı’! Oysa bu resmi söylemlerin ve deney masumiyetinin perde arkasında yaşananlar çok farklı. Tıpkı Başbakan’ın çıkışıyla Time dergisine dahi konu olan, tepkilere rağmen izleyiciyi ekran başına kilitleyen ‘Muhteşem Yüzyıl’daki gibi…

Şu an için televizyondaki en popüler dizi olan ve tarihi yozlaştırmakla eleştirilen ‘Muhteşem Yüzyıl’ ile tarihin karanlıklarına saklanan ilaç deneylerindeki insan yozlaşmışlığını gösteren ‘Htr2b – Dönüşüm’ün bir başka kesişme noktası, Serkan Altunorak!

Karakterlerinin her biri ayrı özellik taşıyan ve kadınları gittikçe kapanan ‘Muhteşem Yüzyıl’da, Mihrimah Sultan’la arasında filizlenen aşktan dolayı, Hürrem korkusu taşıyan Taşlıcalı Yahya bu kez farklı bir korkunun pençesinde.

‘Muhteşem Yüzyıl’da imkânsız sevdanın peşine takılarak canını ortaya koyan Taşlıcalı yani Serkan Altunorak, ‘Kimse kendi isteğiyle kötü değildir’ saptamasıyla açılışını yapan ‘Htr2b – Dönüşüm’ isimli yapımda, bambaşka bir nedenden dolayı ölüm kalım savaşı veriyor.

Ozan karakteriyle karşımıza çıkan Altunorak, ilaç şirketlerinin uygulamaları sonucu kendilerinden geçip çoluk çocuk demeden katleden canavarlaşmış insanları durdurup ailesini korumak için canını dişine takarak mücadele veriyor.

***

Osman Evre Tolga’nın yönetmenliğindeki ‘Htr2b – Dönüşüm’, milyar dolarlık araştırmanın olduğu yerde sivil can kaybını önemsiz sayan okyanus ötesindeki çıkar gruplarının, firari deneklerin peşine düşmesiyle başlıyor.

Bilgisayardaki şiddet yüklü oyundan bir türlü kopamayan çocuğun öldürme hırsını, ormandan gelen elleri kanlı firarilerin dönüşümsel şiddetiyle bütünleştiren giriş, yabancı yapımları aratmayacak türden.

Görüntülerin ve çekim tekniklerinin doyurucu olduğu yapımda; kilitlerin koruyuculuğunun hangi tarafta bulunduğunuza bağlı olduğu gibi felsefi konulara dalan kurbanlar, mutlu bir aile yemeği hayaliyle geldikleri evde, sürekli ağlayan bebek sesi eşliğinde korkunun karanlığında buluverirler kendilerini.

Av tüfeği, beysbol sopası ve küçük baltadan ibaret savunma donanımıyla, istemsizce şiddet uygulayan kobaylara karşı başlatılan savaş, seyirciyi iki çeşit dönüşüme tanıklık ettirir.

Htr2b genine müdahale eden ilacın dönüştürdükleri ve ölüm korkusunun dönüştürdükleri… İyi insan iken ilaç kartellerinin elinde kötüleşenler ve iyi görünümlerinin altında taşıdıkları kötü kişiliği zor anda ortaya çıkartıp bencilleşerek yakınlarını dışlayanlar…

İnsan eliyle yaratılan canavarlar mı daha vahşi olabilir yoksa masumiyetlerinin arkasına gizledikleri canavarı, sevdikleri güç durumdayken ortaya çıkartanlar mı?

‘Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak’ filminde Claudia Cardinale ile başrolü paylaşan, ‘Binbir Gece’, ‘Kılıç Günü’ gibi dizilerde karşımıza çıkan ve ‘Htr2b – Dönüşüm’de Kerim’i canlandıran Teoman Kumbaracıbaşı, bu sorunun cevabını verecek olan karakter!

***

Kara Film, Fantastic Entertaintment ve Fono Film’in yapımcılığını, Medyavizyon’un dağıtımcılığını üstlendiği ‘Htr2b – Dönüşüm’de açığa çıkan bir başka gerçek, yabancıların istedikleri yerde gönüllerince at koşturdukları!

Cep telefonlarını devre dışı bırakabilen, güvenlik güçlerinin kimliğine bürünebilen, alan temizliği yapıp bunu kaynağı belirsiz terör eylemiymiş gibi gösterebilen yabancıların yerel güvenlik birimlerinin ruhu duymadan, binlerce mil öteden müdahalesine tanıklık ettiren yapım, her insanda bulunan htr2b geninin mutasyona uğratılmasını aktarırken, ilaç şirketleri ‘Ne tür canavarlar yaratıyor’ sorgusunu da getiriyor.

Sonuçta; insanlık ve barışın yan yana duramadığı dünyada, şiddeti kontrol etme amacıyla şiddet yaratan ABD ordusunun ‘hapa ihtiyacı mı var’ dedirten ‘Htr2b – Dönüşüm’, Tanrı’yı oynamaya kalkanların serptikleri nefret tohumunun kendi kendine büyümesinin yerli versiyonu!

İzlenmeyi hak ediyor mu?

Korku filmi üretmekte hayli zorlanan Türk sinemasına yeni bir soluk kazandırdığı ve canlandırmalarıyla pek çok yabancıdan daha iyi olduğu için kesinlikle ‘Evet’.

 

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

 

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..