"Münevver Cinayeti"ne son nokta kondu

Baba Süreyya, önce cinayetin kitabını yazmak isteyenlere, 'Bizim payımız ne olacak?' demiş, kitabın yazılımından vazgeçilmişti...

Şimdi de...
Aynı Baba Süreyya, 17 yaşındayken hunharca katledilen kızı Münevver'in hayatınının, ederini açıklamış:
3 milyon Euro...

Ve demiş ki:
"O parayı ödemezlerse hakkımı helal etmiyorum"...

Peki Baba Süreyya; bu parayı cebine koyduğunda kızın Münevver seni affedecek mi?
"Baba; özlemlerimi, hayallerimi ve ideallerimi nasıl satarsın?" demeyecek mi?

Baba Süreyya'nın gerekçe olarak, Münevver'in adını yaşatmak için vakıf kurmak, okul veya hastane yaptırmak düşüncesi ve ifadesi benim kanımı dondurdu.
Diyelim ki vakfı kurdun, okul ve hastane yaptırdın.
O temellerdeki harçlarda Münevver'in oluk oluk akan kanı kullanılmış olmayacak mı?

Evladının katili olarak aranan zanlının ailesiyle para pazarlığı yapılır mı?
Alınan veya alınacak olan bu paraya helallik denir mi?
Denirse kime 'helal' olur?

Keşke parasız pulsuz affedilseydi. 'Allah'ından bulsun' denseydi.
Yazık...

İster Baba Süreyya için oyuna geldi, getirildi densin; isterse başka türlü savunma 'varsa' yapılsın, savunulsun.
Bu iş burada bitmiştir.
Geriye sadece öldürülen Münevver Karabulut adındaki bir genç kızın katilinin bulunması kalmıştır.
O da ilgililerin işidir.
Umarım en kısa zamanda da bu cani de yakalanır ve olay kapanır...

Bundan sonra başka hiçbir şeyi yazmaya değer bulmuyorum.
Oysa...