“Ne çare kızılbaş olduk”

Dünki yazımda HARABİ den bahsetmiştim. Bektaşı dedesi…

Onun divanı bu günlerde ne hikmetse önüme düştü.

Düştü derken Ankaradaydım.

KILIÇDAROĞLU na sorulan bir soru üzerine en büyük Bektaşı kim, bir bakayım dedim.

HARABİ denilen bir Şairle karşılaştım.

Dün birkaç dörtlüğünü vermiştim.

Bu gün bir başka yönünü tanıtacağım size.

Onun üzerinden KILIÇDAROĞLU yorumu çıkarmayın ama bir yere not edin, lazım olur.

Çünkü bu zavallı nihrir ( çok okuyan, çok bilen ama yazmayan kişi) yazmaya başlayalı okuduklarından hatırına kalanlarla sıkıntıdadır.

Yoksa şimdi nereden çıktı bu HARABI DEDEBABA diyeceksiniz ondan yaptım bu izahatı.

Geliyor sırası bende paylaşıyorum sizinle. Darılan darılsın, işin doğrusundan kaçamam ben.

Ne demiş HARABİ:

“Ne çare Kızılbaş olduk

Daima bade-yi gülfam süreriz

Bezmimize mahbub bir saki bulduk

Anın için böyle sarhoş gezeriz.”

Hiç sakınmadan gizlemeden açıkça o zamanın zamanında “Kızılbaşım” diyebilen bir cesaretli adam.

KILIÇDAROĞLU da aynı kültürden geliyor. Ama “karıştırmayın, derin mesele” dedi. HARABİ DEDEBABA gibi açık yürekli olamadı.

Karıştırma dedi ama rakipleri yumuşak karnını rahat bırakacak mı?

Deniz BAYKAL’ı iki sene sonra Cumhurbaşkanı görme isteği acaba bu Kızılbaşlıkla alakalı mı?

Onlar tamam, Bektaşi’dirler, kızılbaştırlar tamam da bizim “beyaz başlı Kızılbaşlara” ne diyeceksiniz.

Onlar hala daha statükoyu dayatıyorlar bizim mulayim BEKTAŞI DEDEBABAYA…

Yok onun listesi yok bunun listesi, konuşmasını bile kevgire çevirdiler zavallı adamın.

Yani kendisi olamadı.

Başbakana R. Tayip ERDOĞAN diyemedi isminin vurgusundan endişelendi RECEP BEY dedi. Güya o şekilde azametinden kurtulmaya çalıştı.

Ama baltayı taşa vurdu.

Ben buradan ezberleyemediği o söyleme, inanmadığı o söyleme sinir oldum ve arşivimden bunları sürdüm piyasaya.

Birde isim taktım kendisine, DEDEBABA KEMAL…

hayırlı uğurlu olsun.

Bakalım rakipleri ne yapacak?.

Onu da gelecek günlerde göreceğiz, bekleyelim.

Sevgi ve saygılarımla….