Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '09

 
Kategori
Sinema
 

"Nefes"leri kesti...

"Nefes"leri kesti...
 

İnternet


Haftalar öncesinden blog konusu olarak yer verdiğim (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=198102) fragmanlarını izlediğim ve büyük merakla beklediğim "NEFES" adlı filmi dün içim titreyerek, tüylerim diken diken ve gözlerim dolu olarak izledim.

İlk salona girdiğimde bazı insanların duyarsızlığı, umursamazlığı (belki bulunduğum salon öyleydi) dikkatimi çekti ve hiç hoşuma gitmedi. Bana göre öyle bir filme geliyorsan, bir eğlence filmi olmayan ve içeriğinin büyük önemi olduğu bir filmi en azından o doğrultuda izlemek gerektiği kanısındayım.

Film başladığı ilk dakikalarda zaten etkisini belli etti. Hata affedilmezdi… Ölümle uç uca yaşamak tarif edilemez bir duygu olmalı ama bunu hissettirmek veya hissedebilmek zaten apayrı bir mesele... Sevdaların yüklü olduğu yüreklerin katkısı ise duygu dolu anları bir kat daha doruğa çıkardı.

Yaşamı, VATANI KORUMAK adına, ihtiyacı karşılayamacak mühimmat, beş para etmez adamların yapacağı saldırılara hazır vaziyette beklemek, telsizde konuşma arasına giren katillere bir paçavra olduklarını söyleyerek soruna bakış açısını yinelemek, içtimadaki psikolojik eğitim ile öldüklerini varsayarak geride olacakları kafalarında oluşturmak (“Nöbette uyursanız, hepiniz 45 saniyeliğine ünlü olursunuz. Çıkar süslü püslü bir karı ekrana, 'filanca er filan yerdeki çatışmada şehit oldu' der. 45 saniye! Ondan sonra da gelsin magazin haberleri!”), bir yandan kötü havayı atmak adına aralarında eğlenmek-eğlendirmek, birbirlerine moral vermek ve hep destek olmak, sevdikleriyle bir kelime bile olsa konuşmanın hevesinde telsiz sırasında beklemek, herşeyde TEK BİR YÜREK OLARAK devam ettirmekti...

Bayrağımızdaki al rengin tüm hepimizin kanının olduğunu unutan, ne için savaştıklarını bile bilmeyen, bunca Mehmetçiğimizi şehit eden kalleşlere karşı bunca şeye rağmen VATAN SAĞOLSUN sözlerinin devam ettiğinin göstergesiydi…

Çatışmanın boyutu ve yaşananlar tüyler ürpertici ve sonuna kadar devamdı…

Hafızalara kazınan bir nevi ders verici görüntülerden en önemlileri Kürt asıllı komandonun Kürtçe bir türkü söyleyerek karakolun gönderine Türkiye Cumhuriyeti bayrağı çektiği andı…(anlayana) ve de Mustafa Kemal Atatürk' ün kan ve toz içinde kalmış kırık büstünü tekrar yerine oturtmaya çalışan yaralı askerin görüntüsü...Gece rüyasında sevdiğiyle alakalı kabus görüp onu aramaya gittiğinde telefona alo dendiğinde daha konuşamadan kafasından yediği kurşun....

Duygulu anların da yaşandığı filmden çıktığımda, bedava yaşıyoruz diye düşündüm, dağdaki Komando askerlerimizin şartlarını, sonuna kadar gidişlerini gördükten sonra… O an Mehmetçiklerimizle o karakolda olmayı istedim, her ne kadar olmasının mümkünü olmasa da…

Yine arkada kalan gözü yaşlı aileler, sevdalardı ve Mehmetçiklerimizden kalan son mesajdı bir ağızdan söyledikleri şarkı "Sensiz ben nefes alamam, buralarda hiç duramam, tek başına yalnız kalamam, senin kokunu özlerim, hep yollarını gözlerim, götür beni gittiğin yere…

Filmden etkilenmemek mümkün değil tüm atmosferiyle mükemmeldi... Bir kez daha lanet okudum teröre… Bir kat daha nefretim arttı PKK'ya ve yandaşlarına…

Umarım film bile denilmeyecek boşa para harcanan sinemalara gösterilen ilgi bu filme fazlasıyla gösterilir…

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 57
: 2010
Kayıt tarihi
: 26.03.09
 
 

26 yaşındayım (06.02.1984) Ankara'da ikamet etmekteyim. İşletme Fakültesi mezunuyum. Özel bir şirket..