"O bayrak nerenize battı."

“Üç kişilik HDP Heyeti’nin arada bir İmralı’ya gidip gelmesi artık hiç bir sorunun çözümü için yeterli olmayacaktır.” “Lice benzeri katliamların Abdullah Öcalan tarafından engelleneceği beklentisi yaratılmamalıdır.”

Bu açıklamalar PKK  Yürütme Komitesinden. Yani PKK’nın yayın organı ANF ‘den. 

Yani diyorlarki: Kardeşim, RTE’nin izniyle öyle arada  bir İmralı’ya giderek ve ordan aldığınız emirleri “Kürt Halkı’nın” ya da PKK’nın istekleriymiş gibi Türk ve Kürt halklarınıza yutturamazsınız.  Biz mücadeleye başladık.”

Mücadeleyi görüyoruz.

Yaklaşık bir aydır Ülkenin Güneydoğu ve Doğu’sunda resmen bir savaş var.Tüm yol kontrolleri PKK’nın denetiminde, bölgede son aylarda şehit edilen korucu sayısı sekiz.  KCK Asayiş timleri göz açtırmıyor. İstedikleri yolları hendek kazma dahil kapatıyorlar, istedikleri yolları açıyorlar, beğenmedikleri hizmet araçlarını yakıyorlar, kimlik kontrolü yapıyorlar, istediklerini esir alıyorlar, istediklerini bırakıyorlar. En önemlisi de, bu savaş başladığından beri bölgede en az 30 askerimiz yaralanıyor.  

Ve can alıcı nokta. PKK’lı bir genç Diyarbakır 2. Hava Kuvvet komutanlığı’na elini kolunu sallayarak giriyor, göndere çıkıyor ve Bayrağımızı indirerek yere atıyor, yine elini kolunu sallayarak çekip gidiyor. (PKK'nın eylemiymiş gibi gözüken bu hainlik hakkındaki, olası şüphelerimizi saklı tutuyoruz.) 

PKK’nın bu eylemlerine karşı Taşeron Usta başlarından yapılan açıklamalara bakalım.

Abdullah Öcalan: “Büyük bedeller ödeyerek sağladığımız çatışmasızlık ortamını ve demokratik çözüm umudunu kalıcı barış sağlanana kadar herkesin  titizlikle koruması gerektiği çağrısını önemle yineliyorum.” 

Yani diyorki aman ses çıkarmayın bu demokratik açılım vs. mavallarını engellemeyin az kaldı, AKP beni ha bıraktı, ha bırakacak. Pişmiş aşa su katmayın.

Diğer Taşeron Ustamız ne diyor bakalım.  

RTE: "Çözüm süreci etkilenirmiş ne demek, sen kalkıp orada cezasını vermeyeceksin, kalkıp çözüm süreci diyeceksin. O bayrağı indireni  orada indireceksin, yoksa sen sorumlusun. Çocuk falan bizi ilgilendirmez, Orada bulunan askerdi, komutandı  bunun bedelini ödeyecektir.” 

Bakarmısınız kahramanımıza, PKK gelmiş bayrağı indirmiş ve oradaki komutanda anında hesap sormamış. Başbakanımız haşmetlumuzda bunun hesabını soracakmış.

Biraz geriye gidelim.

2008 Oslo Görüşmelerine. Hani şu meşhur PKK yöneticileri ile MİT Görevlileri ve Başbakan adına katılan Hakan Fidan arasındaki görüşmelere.  PKK Yöneticilerine ne demişti Başbakan adına o görüşmeye katılan Hakan Fidan: “Biz sizin büyük şehirleri bombalarla doldurduğunuzu biliyoruz, yine de tolere ile yaklaşıyoruz. Sizi rahatsız edecek bir devlet görevlisi ve Vali varsa söyleyin görevden alalım, icabına bakalım.” Yani PKK’yı ve eylemlerini rahatsız edecek (engelleyecek) kişi ve kurumların icabına bakacağız sözü veriyor.  O zamanTSK’nın elini kolunu bağlayacaksın, şimdi kalkıp niye hesap sormadınız diyeceksin.

Bu, aynen TUBİTAK’ın Hayvanat Bahçesinden devşirilen yönetiminin “Oğlum paraları sıfırlayın” tapelerinin “montaj” olduğu raporu komedisine benzemiyor mu?.   

Günümüze gelelim.. Bülent Arınç ne diyor?. “O bayrağı indiren şahsın anında cezalandırılmaması, askerin Siyasi İradeye bağlı olduğunu gösteriyor. Asker Siyasi İradeye bağlı kaldığı için gerekli cezayı vermemiştir.” Yani asker hükümetin emrine uyarak “Çözüm Süreci” etkilenmesin diye müdahale etmemiştir diyor. Siyasi İrade’nin yani hükümetin bölgedeki temsilcisi Diyarbakır Valisi’nden bir ses var mı?. Tıs… Bülent Arınç’a “Beni niye ters köşeye yatırıyorsun" diye bir çıkışma var mı haşmetlumuzdan?. Tıs..  

Yazımızın başına dönersek..  PKK, ABD’ye verdiği söze karşılık, Taşeronluk hizmetlerini, yani bölgede ikinci İsrail olacak “bağımsız” bir Kürt devleti kurma telaşı içinde.

Abdullah Öcalan: Kürt Halkı, Türk Halkı, Emperyalizm,vs. hiç birini umursamadan can korkusu ile “özgürlük” telaşı içinde.  

RTE kurtuluşunun tek yolu olan Çankaya tepesine çıkma umudu ile gözü kara bir şekilde Ordu, asker hepsini bir kenara bırakıp, itibarsızlaştırarak kendisini kurtarma telaşı içinde.

Bölge ensrümanları  içindeki güvensizlik ve telaş artık dağları aşmış halde.

Kimse kimseye güvenmiyor. O “Kalekol’ları niye yapıyorsunuz” diyor, diğeri “Yapsak ne olur niye gocunuyorsunuz” diyor. Olan bölge halkına ve Türkiye’me oluyor.

Sonuç:

PKK artık Abdullah Öcalan’ın isteklerini dikkate almıyor.

Halkımızında RTE’nin isteklerini dikkate almayacağı ve  ve bu zulme son verip RTE’yi indireceği günler yakındır. 

Saygılar..

10 Haziran 2014

Saat: 21.50