Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '20

 
Kategori
Trafik
 

“Öküz” Desem Öküzler Darılır

“Öküz” Desem Öküzler Darılır

Yaklaşık on yıl oldu Antalya’ya geleli.
Memlekete olan hasretliği bir nebze olsa da gidermeye çalışıyorum; ama olmuyor bazen! Üst üste olumsuzluklar yaşanıyor “ Geçer” diyorsun bir başka olumsuzluğa kafayı takıyorsun! Olumsuzluk dediğim de nedir biliyor musunuz? Belki sizlere göre bu olumsuzluk bile değil, ama geldiğim yere göre hayatın içindeki en önemli olmazsa olmazlarının en başında olanlar. İnsana saygı buradan başlar. İnsan hayatının önemi de insanın kendisine verdiği değer de buradan geçer. Memlekete geldiğimde Demokrasi pazarının tam ortasına düştüğümü gördüm.
“Demokrasi Pazarı” dedim çünkü Demokrasiyi bilmeyen bir topluma Demokrat derseniz o da Bit Pazarı yerine Demokrasi Pazarı kuruverir. Kurduğu pazarda neyi pazarlayacağını bilemeden bulgurcunun kör beygir gibi ekseni etrafında dön babam dön!
“Dünya kenti” diyorlar Antalya’ya. Aslında içindekileri çıkartırsan doğa harikası olarak hak ediyor dünya kenti olmayı. Ama içinde yaşayanlar bunu asla hak etmiyor. Dünya kendi olabilmek için içinde yaşayan insanların önce kendilerine saygı duymaları gerekir. Kendilerine saygı duymayanlar başkalarına asla saygı duymazlar.
Kaldırımlarında yayalar arasında trafik terör estiriyor. Öyle ki “Trafik araçları giremez” yazısının altında trafik Polisi motosikletle zikzak çiziyor. Şehir merkezinde belli başlı birkaç caddenin dışında; “O caddeler de Belediye Başkanları ve arada gelen siyasilere göstermek için olsa gerek” kaldırımlar işgal altında, yürümek için trafiğe karışmak zorundasın!
Trafik mi? İşte asıl sorun burada. Kırmızı ışıkta sebepsiz geçen Polis araçları, kaldırımlarda ters istikametlerde seyreden motosiklet ve bisikletler; özellikle de beyaz çizgili yaya yollarının ne anlama geldiğini bilmeyen sözde sürücüler! Bisiklet dedim de aklıma geldi. Burada bisikletliyi trafik aracı sayan yokmuş. Öyle söylüyorlar; zaten sürücülerin bisikletlilere yaptıklarını görürseniz başka söze gerek olmadığını görürsünüz.
Yaya yolunda uzun uzun bekletilen yayalar. Sıradan bir yaya yolunda değil sürekli yanıp sönen ve DİKKAT anlamına gelen sarı lambalı yaya yolları tam bir kara mizah örneği! Bu konuda sadece bir anımı sizlerle paylaşayım. Sarı lambası sürekli yanıp sönen bir yaya geçidinin önüne geldim. Akşam olduğundan trafik oldukça kalabalık. Yavaş ilerleyen trafikten de faydalanarak yaya geçidine atladım hemen. O sıkışık trafiğe aldırmadan ve yolda yüzde yüz hakkı olduğunu sanıp inatla sözde hakkını uygulayarak arabasını üzerime süren bir sürücü camını açıp bana: “Kırmızı ışığı bekle öküz” diye seslendi. Aslında sadece sarı ışığı olan bir lambaydı! Bende: “Aynaya bak öküzü görürüsün” deyip topukları yağlayarak kaçtım! Düşünebiliyor musunuz? Kırmızı ışığı olmayan ama “Dikkat yaya çıkabilir” anlamına gelen sadece sarı ışığı olan bu geçitlerde bu ışığın ne anlama geldiğini bilmeyen bu şahıslara ehliyet veren kurumlar ve yaya yollarının ne anlama geldiğini bilemeyecek kadar cahil olan trafik mensupları! Bunlar bir ülke için UTANÇ verici olaylardır. Kendisine yanıp sönen sarı lambalı ve kırmızı ışığı olmayan bir geçitte bana: “Kırmızıyı bekle öküz” diyorsa, bu öküzü “Öküzlerden özür dilerim” yola süren sistemin işleticilerine ne demeli?
Yöneticilikleriyle övünenlerin kulağından tutup bu olumsuzlukları göstersek mi acaba? Bugüne kadar hala göremedilerse benim göstermem neyi değiştirecek ki? Ellerinde kapı gibi yüksek okul diploması var. On yıldır Antalya’da şunu gördüm; boynuzları sivri bir sürü öküzü sokaklara salmışlar, hem de başları boş! Doğa sizleri bu öküzlerin hışmından korusun!

Harun YİĞİT

 
Toplam blog
: 7
: 155
Kayıt tarihi
: 07.12.08
 
 

1961 yılında Ilgın'ın Beykonak kasabasında doğdu. İlk ve ortaöğrenimi orada tamamladı. Küçük yaşlar..