Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '08

 
Kategori
Yılbaşı
 

"Olamayan" yılbaşı kutlaması

"Olamayan" yılbaşı kutlaması
 

Bu yılbaşı gecesi farklı bir kutlama yapsam diye düşündüm. Daha doğrusu hiçbir şey yapmasam... Canım sadece evimde olmak istedi; şöyle gönlümce ayaklarımı uzatmak ve istediğim televizyon programında, istediğim şarkıcıyı seyrederken, yıl boyu bu şarkılarla yüreğimde oluşan güzellikleri anımsayıp, kendimce bir “yılbaşı gecesi” yaşamak...

Eve giderken, ilk defa “yılbaşı çiçeği” almalıydım kulağının arkasına papatyalar takan kızdan. Çiçeği, sarı parıltıları olan bir kağıda sarıp elime tutuşturmalıydı. İlk defa yılbaşı çiçeğiyle dilek tutuyordum ya, gece yarısını beklemeden, daha çiçeği vazoya yerleştirirken dileklerimi sıralamalıydım; en "yeşil”ini; ama maviden yansıyan.

Oğlum da, arkadaşlarıyla birlikte olacağı eğlenceye gitmeden önce, annesine yeni yıl hediyesi olarak çiçek almalıydı; sarı kasımpatıları. Ve hemşerimin aldığı kırmızı karanfillerle aynı vazoya koymalıydım onları; etrafına da “yeşil” dalları.

Sonra yemek yapmaya gelirdi sıra; böyle özel her gecede ve aile buluşmalarımızda olduğu gibi mutlaka tavuk suyu ile nohutlu pilav yapmalıydım ve tavuk haşlandıktan sonra mutlaka kızartılmalıydı. Suyuna da şehriye çorbası yapmalıydım; şöyle salçalı, biberli yani "renkli". Ve güzel bir salata; marulun ince ince kıyıldığı, turuncu havuçların rendelenip, hani şu mor renkli lahananın da eklendiği, bol limonlu, bol zeytinyağlı salata.

Yemek sonrası az şekerli bir kahve iyi giderdi ve fal kapatmak; en inanılmaz şeyler çıkmalıydı falımda; sevginin bütün tonlarında. Sonra bir de çay demlemeliydim; şarkıcıların şarkı söylemeye ara verdiği zamanlarda. Şarkılardan fal tutup, yüreğimi beslemeliydim, yeni yıla yeni umutlarla başlamak adına.

Gecenin ilerleyen saatinde sıra, votka-vişne içmeye gelmeliydi; yanında acılı "ezme" ve "Rus salatası". Bir kaç dilim ekmek bir de. Hafif çakırkeyif olmuşken "baba evi" ni aramalıydım, sonra ablamı, eşi dostu... Kardeşlerimin de, aramasını bekleyerek. Aramakta geç kalınca hak ettikleri "fırça"yı atarak; "Ama abla, yılbaşında geç aranır" demelerine aldırmadan. Sonra gecenin geçinde, ilk defa aklıma gelip de aldığım "nar" ı patlatmalıydım kapımın önünde; bereket olsun diye.

Gece yarısına doğru, yalıdaki yani Güzelyalı'daki köprüde buluşmalıydık sevdiklerimle... Yeni yılı beklerken ve hafifçe sallanırken köprüde, göğün derin mavisindeki yıldızlar göz kırpmalıydı muştu verircesine ve sonra peş peşe kaymalıydılar; bütün dileklerimi tutabileyim diye. Ve bir narı da, köprüden, deniz kıyısındaki yola atarak "patlatmalıydım"; bütün bereket İzmir’imden gelsin diye. Sonra bütün kalabalıkla geri sayıp, yeni yıla merhaba demeliydik... Ve şampanya patlatmalıydık "şerefine"; şerefine havai fişekleri patlatılırken şehrimin meydanlarında.

Karanlık yollardan, saçlarımda yıldız parıltılarıyla dönmeliydim evime ve kalan votkamı içerken, evi arayıp da, beni bulamayan annem, ablam...aramalıydı “neredesin” diye telaşla.Sonra, yeni yılda çıkacak ilk “dördüncü” şarkımı beklerken uyuyakalmalıydım koltukta ama emin olmalıydım; en güzel aşk şarkısının çıktığına. Ve sonra, ne zaman yatağıma yattığımı bilemeden, sabaha denizkızı olarak uyanmalıydım...

Olmadı...

Eşim dostum sağ olsun, beni yalnız bırakmadılar. Bir güzel eğlendik en kalabalıklarda, en pırıltılı şarkılarla. Ve yüreğimi ısıtan bir tebessümle, farkında bile olmadan mırıldandığım eski bir şarkıyla uyandım sabaha; yani yeni yıla.

“Ellerim gözlerim kelepçelerde

Sevda çöllerinde

Geçiyor aylarım yıllarım gecelerim

Sevda zindanlarında

Yeter ki sen sev beni

Yeter ki inan bana

Varlığın dilimde bir yudum su

Sevda çöllerinde

Hayalin serabın yeterdi bana

Sevda zindanlarında

Yeter ki sen sev beni

Yeter ki inan bana”

(Yeter ki sen sev beni / Fikret Kızılok)

Mavi yıllar sevgiyle.

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..