Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Ölüm"üne muhalefet

"Ölüm"üne muhalefet
 

"Bir amaca ulaşmak için tutulan yol" anlamına gelen bir siyaset tarifi vardır. Şimdiye kadarki algılarımıza ve anlayışımıza ters gelmesine rağmen, ben böyle siyaseti seviyorum.

Yoksa bir karalama kampanyasından öteye geçmeyen, bizim parti - sizin parti demogojisinden öteye bir anlam taşımayan "siyaset" anlayışının, ne ülkeye, ne topluma, ne de bireylere bir şeyler kazandırabileceği kanaatinde değilim.

Kaldı ki bunun örneklerini hep beraber sürekli yaşıyoruz, ve bu tarz siyasetle bir arpa boyu yol alamadığımızı da görüyoruz.

Siyasetin bir amacı olmalı... Ülkeyi geleceğe taşımak, insanların mutluluğunu, refahını artırmak, toplumu her gün dünden ileriye götürmek, iyilikleri çoğaltmak, kötülüklerin önüne set çekmek için çalışmalı siyasetçi.

Farklı siyasi görüş denince de, bu işlemlerin yapılması sırasında uygulanacak metot, farklı yöntemler akla gelmeli.

Oysa günümüzde böyle mi ya... Siyaseti, birbirimizi küçümsemek, aşağılamak, dışlamak, hatta kendi görüşümüz dışındakilere hayat hakkı tanımamak olarak algılıyoruz.

Bir siyasi partinin yaptığını diğeri iyi mi kötü mü, doğru mu yanlış mı diye düşünmeden hemen reddediyor. Yapılan iyi şeyler bile yapan rakip parti olduğu için beğenilmiyor, tenkit ediliyor.

Bazı şeyleri hoş görmek mümkün belki ama, memleket menfaatine yapılanları da görmezden gelmek, daha da acısı ve önemlisi, insan hayatına mal olan olayları bile siyaset malzemesi yapmak, çok çirkin.

*****

Zonguldak'ta kaybettiğimiz 32 vatandaşın acısı, bütün ülkenin yüreğini dağlamıştır. Olaydan sorumlu tutulan iktidar partisi, ilgisiz, insanî bir duyarlılıktan bile uzakmış gibi gösterilirken, sadece "muhalefet" partisi mensuplarının üzüldüğü, acı duyduğu, ıztırap çektiği ve sorunun çözümü için uğraştığı izlenimi vermenin iler tutar bir tarafı var mı?

Elbette bir insan olarak 70 milyonun her ferdi gibi, böyle talihsiz bir acıdan CHP'lilerin de yürekleri burkulmuştur. Fakat bunu abartmanın ve farklı bir yöne çekmenin anlamı yoktur.

Zonguldak ,ne yazık ki yıllardan beri, zaman zaman böyle acıların yaşandığı bir şehirdir. 1875 yılından bugüne kadar benzeri olaylarda ölenlerin sayısı (internetten aldığım bilgiye göre) 783 kişidir. Daha önce 1983 yılında 113 kişinin hayatını kaybettiği büyük bir olay vardır. En çok ölümlü olaysa 1992 yılında meydana gelmiştir ve bu faciada tam 263 işçi hayatını kaybetmiştir.

3 Mart 1992 tarihinde meydana gelen bizdeki madencilik tarihinin bu en ölümcül kazasının olduğu sırada, ülkeyi DYP-SHP koalisyonu yönetiyordu. Sayın Süleyman Demirel başbakan, merhum Erdal İnönü de başbakan yardımcısıydı.

Olay karşısında klasik söylemler dışında ne dediler, ne yaptılar dersiniz?

Hiçbir şey... Zaten söylenecek fazla bir şey de yok... (Merak edenler o günlerin gazete küpürlerine bakabilirler.)

Böyle bir acıyı istismar ederek kışkırtıcı bir tavır takınmaya "muhalefet" değil, olsa olsa sadece "ayıp" denir.

Bu tür olayların önlenmesi için yapılacak ne varsa, bir muhalefet partisi olarak CHP bunun için gerekenleri önerir ve yapılmasının da takipçisi olur.

Mümkündür ki bir daha da Zonguldak'ta veya ülkemizin herhangi bir yerinde bu tür bir facia yaşanmaz. Bu daha güzel, daha mantıklı, daha rasyonel bir uygulama değil mi? Böylece de ülke yararına bir hizmette bulunmuş olur.

Hiç değilse "CHP bu ülkeye bir çivi bile bile çakmamıştır" dendiğinde, "artık madenlerde kimse ölmüyorsa, bu bizim eserimizdir" diye ortaya çıkar.

Yoksa kravatları çıkarıp başa kasket geçirilerek yapılan Zonguldak ziyaretinde hükümeti tenkit edip bakanı istifaya çağırmak, riyakâr bir gösterişten başka bir şey değildir.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..