Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '15

 
Kategori
TV Programları
 

"Önce söz vardı" Edebiyatçılar ekran başına

"Önce söz vardı" Edebiyatçılar ekran başına
 

"Sözün evveli ve ahiri aşktır"

Öyleyse bir aşk hikayesiyle başlamak gerek; Evli ve iki çocuk doğurmuş bir kadın, yanlarında çalışan başka bir erkekle kaçmaya karar verir, akşam kocasının uyumasını bekler ve adamla yola düşerler, fakat yolda hızlı hızlı yürürken ayağına batan ve ayağını rahatsız eden bir şey vardır. Köyden uzaklaştıktan sonra nefes almak için oturduklarında ilk işi ayakkabasını çıkarıp neyin battığına bakmak olur ve bir deste para bulur. Parayı kimin koyduğunu muhakka ki bilmiştir, o kişi Aşık Veysel'dir ve kaçacağını tahmin edip ayakkabısına para koymuştur. Amaç, karısı yoksul bir adamla kaçacaktır ve gittiği yerde sıkıntı çekecektir; işte bu sıkıntıları çekmesin diye ayakkabının içine konulmuştur bu para. İçinde aşkı taşımayan biri böyle bir hareket yapar mı? En iyi ihtimalle "ne hali varsa görsün" derdi.

28 Kasım 2015 tarihinde, cumartesi günü, saat 23: 10 'da NTV'de ilk yayını gerçekleşen "Önce Söz Vardı" programının ilk konusu da hiç şüphesiz "aşk"tı; çünkü sözün evveli ve ahiri aşktır.

Mario Levy, İskender Pala ve Ahmet Ümit'in hazırlayıp sunduğu programda birbirinden lezzetli edebiyat söyleşileri izleyeceğimiz muhakkak. Mario Levy'nin kısa süreli olsa da talebeliğini yapmış biri olarak, onun bilgeliğine, edebiyat sohbetlerinin ne kadar doyumsuz olduğuna bizzat tanık olduğumdan, İskender Pala'nın bilgi derinliğinden, Ahmet Ümit'in ortaya karışık muzipliğinden, bu çöl ortamında ruhumuza keyifli bir ziyafet çekeceğimiz ilk programdan belli oldu. Sürekli izlediğim ve günlük, haftalık sanat olaylarını takip ettiğim "Gece Gündüz" programında "Önce Söz Vardı" programından haberdar olduğumda büyük bir heyecana kapıldım ve ertesi gün televizyon karşısında yerimi aldım. Sanat ve edebiyat programlarının yok denecek kadar az olduğu bir dönemde böyle bir program biz edebiyat severlere ilaç gibi gelecektir.

Bir yandan programı izlerken bir yandan da not aldım ve o notları burada paylaşmaktan, yani aşkın çeşitli gibi görünen aslında tek olan tanım(lar)-ı-nı yapmaktan  mutluluk duyacağım. Eflatun bu düşünceyi doğrulayan sözü söylemiştir zaten. " Yalnızca bir tür aşk vardır, fakat görüntüleri türlü türlüdür". Socrat ise şöyle der: "İnsan hem eril, hem de dişiydi, öteki yarımızı bulduğumuz anda öteki yarımız olmadığını anlayacak ve arayışımız devam edecektir" 

Üç yazar üç bakış açısıyla çeşitli edebiyat eserlerinden örnekler vererek kendi bakış açılarına göre aşkı anlattılar. Mario Levy  aşkı anlatırken, Anna Karenina'dan, İki Şehrin Hikayesi'nden,(ki oradaki kahraman sevdiği kadına "günün birinden sevdiğiniz adam için bile kendimi feda ederim der"), Küçük Prens'ten, Madame Bovary'den yararlanarak aşkı anlattı ve en güzel aşk tarifi olarak "Aşk,ateş denizinde yüzen mumdan gemilerdir" dedi.

İskender Pala Aşkı anlatırken tasavvuftan yola çıktı, İbn-i Haldun'dan( sevgiler insanın içinde bir kaç katmandır; sevgiliyi sevmek, sevgilinin sevdiğini sevmek, sevgiliye giden yolu sevmek, sevgiliyle birlikte sevmek..),Şeyh Galip'in "Hüsn-ü Aşk" eserinden ((harman yerinde kalp başaklarının tırpan ile biçilmesi aşk acısını anlatan en etkileyici metaforlardan biriydi) söz etti.

Ahmet Ümit, onları hayranlıkla dinlerken, sorular sordu ve  aşkı güçlendiren şeyin kalplerden birinin biraz daha soğuk olmasından kaynaklandığını söyledi ve programı bir hikaye ile bitirdi.

En önemli aşk hikayelerimizden olan Leyla ile Mecnun'un bugüne kadar hiç bilmediğim tartışması yapıldı. Kays mı Leyla'yı yoksa Leyla mı Kays'ı daha çok sevmiştir? Leyla'nın anlatımına göre kendisi Kays'ı daha çok sevmiştir; çünkü Mecnun aşkından çöllere düşmüş, derdini kurtla, kuşla, toprakla paylaşmıştır, Leyla'ya olan aşkını dile düşürmüştür. Oysa o, bu derdi hiç kimseyle paylaşamamış, sır olarak içinde yaşamıştır, acısı daha büyük olmuştur. Aşkın bir sır olduğunu, sır olmaktan çıktığında aşk olamayacağını anlatmak istemiştir.

İşte söyleşide geçen aşk tanımları:

Aşkı büyüten şey acıdan ibarettir.

Gerçek insan olabilmek için aşk şarttır.

Aşk vatan duygusu gibi kutsal bir şeydir.

Aşk bir iç yangısı, ulaşıldıkça ulaşılmayacak olandır.

Aşk imkansızı ümit etmektir.

Aşk derdi, sevgiliyi görsen de üzülürsün görmesen de üzülürsün (gerçek aşk)

 

Aşk UNUTMAMAKTIR.....

 
Toplam blog
: 71
: 1292
Kayıt tarihi
: 10.08.11
 
 

Hacettepe Fransız Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Öğretmenim, şu anda yurt dışında görev yapıyorum. ..