Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '11

 
Kategori
Felsefe
 

"Öylesine bir blog, işte"

"Öylesine bir blog, işte"
 

"...hiç değilse görüntüyü kurtarayım...."


Sol gözümde oluşan retina kanaması nedeniyle uzun zaman oldu, blogdan ayrı kalmışlığım.
Ne yazdım ne de okudum…
Günlük işlerimin dışında bir de doktor doktor koşturmaca...

Bende bir şeylerin eksildiğini hissediyordum da böylesi boşluk oluşturacağını tahmin etmemiştim.
Meğer yaşantımın bir penceresi de blog denilen duygu dünyasına açılıyormuş...
Üstelik alışkanlık da yapmış.

Kendini ifade etmek, dostlarla paylaşmak, duygudaşlarla duygulanmak,
Farklı yerlerde, hiç görmediklerinle benzer duyguları yaşamak…
Anlamak ve anlaşılmak…
Meğer ne kadar güzel ne kadar anlamlıymış...

Eh.. bu kadar süre kapalı durursa gönül penceresi,
Kaçınılmaz oluyor, karanlık gölgesinin ilk düştüğü yerin insanın duygu dünyası olması.

Tamam gözümün oldu ama gönlümün retinasının da kararacağını hiç düşünmemiştim.
Üstelik birini doktor iyileştirirken bunu iyileştirmek ise ancak benim elimdeymiş.
Aceleyle tedavime başlamak istedim ama, bir anda olmuyor.
Meğer ne kadar da yabancı kalmışım kendime.

“Bir zamanlar ben vardım, benden içeri,
Ya şimdi bu duygularıyla boğuşan kimin nesi”
demek geliyor içimden...

Güzel bir şeyler yazmaya, duygu dünyamın derinliklerine inmeye çalışıyorum ama bir türlü olmuyor…
Ortaya çıkan bu ruhsuz şeyleri de yakıştıramıyorum kendime.
Konsantre olamıyorum, konu bulamıyorum,
Bulduklarıma kendimi katamıyorum…

Hiç değilse bunun adını buldum gibi…
“öylesine bir blog işte” olsun.
Hani “laf ola beri gele” derler ya. İşte o türden…
Maksat açılış olsun...
Yoksa çok mu zalim oldum kendime... yakaladım ya bu acemi halimi..

Ama ne diyor Mevlana;
“Bir kalbin içinde ne taşındığını asla bilemezsin.
Kırmadan önce iyi düşün, belki de içindeki sensin. “

Aslında yapmam gereken, önce diğer blogları okumak olmalı.
Onların duygu esintisine kapılmalıyım ve o hevesle yelkenler doludizgin, ver elini açık denizler…
Nasıl olsa hepsinin bir kıyısı vardır.
Hem de hiç bilmediğim, hiç görmediğim, hiç tanımadığım…
Ama bilmekten, görmekten, tanımaktan mutlu olacağım..

Kimine deli dalgalarla hızla çarparsın,
Kimini munis çırpınışların ılıklığıyla hafifçe okşarsın,
Kiminde ise, belki ılık bir meltem olursun..
Hatta bakarsın hafif bir esinti olsun isteyen de olur...!

Aaa.!. Hayyamı bile unutmuşum…
Böyle durumlar için de vardır bir diyeceği.
Dur bir göz atayım dediklerine... atayım da hiç değilse “o” kurtarsın bu blogu.
Ama bu defa işi “şaraba” bağlatmıyacağım. (nasıl olacaksa).
Öyle bir şey söylesin ki, aynaya baktım sayayım kendimi.

“Bu gün benim gibi sevdalı var mı?
Bu gün benim gibi deli?
Yerlere serilmiş kan içinde yüreği.
Ya ben değilsem, kim şu adam?
Bir zamanlar vardım, ben bendim.
Ya bu gün var olan neyin nesi?”

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..