- Kategori
- Güncel
"Paşam,vekil maaşlarını düzenleyeceğiz, ne kadar verelim?" Cevap:"Öğretmen maaşlarını geçmesin"
Aslında, "öteki taraf" için de parmaklarınızı kaldırmalısınız...
Vekil ile asilin arasında bu denli uçurumun olduğu bir başka ülke var mıdır acaba... Cemil Çiçek gösterilen tepkiler için "Bir diplomat kadar hakkımız olamaz mı" diyerek karşı tepkisini gösteriyor... O zaman sayın bakana , "Bizim de insan gibi yaşamaya,çocuklarımızı yaşatmaya hakkımız yok mu" diye cevap vermek gerekiyor. Ülke koşulları belli, tamam , Yunanistan gibi bir çok ülke krizde olmasından dolayı bizden daha güç koşullarda yaşamlarını sürdürüyorlar. O halde; umutlarımızı bağlayarak meclise gönderdiğimiz vekillerimiz de, ülke koşullarına uygun şartlarda yaşamlarını sürdürmek zorundalar.
Yıl 1923... Atatürk' e soruyor, ilgili kişiler" Paşam vekil maaşlarını düzenleyeceğiz,ne kadar verelim?" Keşke bugün hayatta olsaydı diye özlemle andığımız , o güzel önderin cevabı... "Öğretmen maaşlarını geçmesin"
Mustafa Mutlu, Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun'un bu konudaki yazılarından edindiğim bilgilere göre,hiçbir konuda tam mutabakat sağlayamayan dört parti, kendilerinin ve yakınlarının yaşam standartlarını çok daha yukarılara taşıyacak kararlarda ne de güzel, birlikte olumlu yönde, parmaklarını kaldırmışlar...
Meclisin lokantasında, krallara layık açık büfe yemek için ödedikleri ücret, sadece 14 Lira... Trafikte geçiş üstünlüğü, ömür boyu kırmızı pasaport ayrıcalığı, ölünceye kadar milletvekili haklarından yararlanma, eski yeni milletvekili eş ve 25 yaşına kadar okuyan çocukları için süreksiz diplomatik pasaport... Bunların yanı sıra,vekillerin estetik harcamaları da meclis tarafından karşılanacakmış. Sadece yaşarken değil,öldükten sonra da, bu, vekil-asil arasındaki uçurum , halkının yarısı açlık sınırında veya altında yaşayan bir ülkeye yakışmayacak kadar büyük... Bir milletvekili ölünce, yakınlarına tam 12 maaş "ölüm yardımı" yapılacakmış.
Gel de , birçok konuda pasif davrandığı,halkla yakın ilişki içinde olmadığı için eleştirdiğimiz eski cumhurbaşkanlarımızdan Sayın Ahmet Necdet Sezer'i arama... Keşke onun dürüstlüğünün yüzde biri kadar bir erdeme sahip olabilseler sayın vekiller. Merak ediyorum, hiç mi bu ayrıcalıklara itiraz eden milletvekili olmamış.Sayın Sezer, trafikte kırmızı ışıkta bekler, eşi ile halkın alış veriş ettiği yerlerden ihtiyaçlarını karşılarlarmış. Kendisine hediye edilen maddi değeri çok yüksek eşyaları bıraktığı gibi kendisine ayrılan bütçeden kalan hayli yüklü bir parayı da giderken teslim etmiş, bu, tarihin ayrı bir yere koyacağı seçkin insan...
Bülent Arınç da, konuyla ilgili olarak, millet olarak balık hafızalı oluşumuza atıfta bulunarak "Bunu da unuturlar,beş altı ay önce, yine böyle bir yasa çıkınca çok konuştular ama sonra unuttular" demiş. Bakın bu doğru işte, biz böyle koyun oldukça, uyanık çobanlarımız hiç eksik olmaz...
Ne diyelim... "Yiyin efendiler yiyin; patlayıncaya,çatlayıncaya,tıksırıncaya kadar yiyin..."
Siz şişerken, çöpleri karıştırsın ufacık bebeler, karnını doyurmak adına onurunu, olmadı kendini satsın insanlar... Daha iyi yaşayacaksın diyerek kandırılıp eline silah verilsin ülkenin gençlerinin, birbirlerini yok etsinler...
Kime oy vereceğim diye kara kara düşünüyorum,şimdiden... Adam kaldı mı ortalıkta... Bilemiyorum...