Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '10

 
Kategori
Dünya
 

“Paylaşmak mutluluğun bereketidir!”

“Paylaşmak mutluluğun bereketidir!”
 

2010, öncekinden devraldığı önemli sorunlarla başlıyor. Dünyanın ve Türkiye’nin önünde çözmesi gereken, büyük bir ihtimalle bu yıl içinde daha da çetrefilleşecek problemleri var.

Yeni milenyum yepyeni bir “paradigma” yarattı. Bunun temelinde de “korku” var. Hemen her şeyden korkuyoruz.

Çok uzun mücadelelerle yaratılan modern dünya rahatını, konforunu, zenginliğini, huzurunu etrafını saran “teröristlere, üçüncü dünya insanlarına, mültecilere, korsanlara” yani “diğerlerine” kaybetmekten derinlemesine bir korku duyuyor.

Üstelik “diğerlerine” karşı alınan her önlem yepyeni sorunların oluşmasına da neden oluyor.

Oysa dünya bütün bu kapalı, korunaklı yaşam biçimine karşın giderek daha da küreselleşiyor. Diğerleri daha yaşanabilir bir yurt bulmak için modern dünyanın kapılarını zorlarken, “efendiler” de diğerlerinin ülkelerini daha fazla sömürmek, onları biraz daha kontrol altına alabilmek için eylem planları hazırlıyor.

2001’deki İkiz Kuleler saldırısından sonra başlayan Afganistan Savaşı içine Türkiye’yi de çekmek isteyen bir başarısızlığa dönüştü. Bu savaşın planlayıcıları bölgenin daha da istikrarsızlaşmasına, yepyeni düşmanlıkların oluşmasına neden olurken, mücavir alanlarda yaşayan insanlar için hayat giderek daha da çekilmez bir hal aldı.

Onlar için ister istemez yurtlarından kaçmak zorunlu bir hal alıyor. “Uçurtma Avcısı” böylesi bir gerçekliği anlatan bir roman olarak çok çarpıcı detaylar veriyor.

Ancak yaşanabilir dünyada onları bekleyen şey efendilerin onları ikinci sınıf görmeleriyle başlayan, geldikleri coğrafyalarda olmayan modern dünyanın alışkanlıklarına adaptasyon sorunlarıyla ile devam eden düzene uyum sağlayamama oluyor.

Aynı şey yerel ve uluslar arası sentezinin bir arada işlemesiyle Türkiye’de yaşanıyor. Türkiye’nin batısı ile doğusu arasında yaşanan eşitsizlik, gelir dağılımındaki fark bir tarafta çatışmaların yaşanmasına diğer tarafta da bir türlü istikrarın sağlanamamasına neden oluyor.

En son “Güneşi Gördüm” filminde anlatıldığı şekliyle göç olgusu durmaksızın devam ediyor. İnsanlar her türlü geri kalmışlıklarına rağmen çok sevdikleri coğrafyalarını kargaşalar, çatışmalar, düşmanlıklar yüzünden terk ediyorlar. Geldikleri yerler de onların kolayca anlayacakları, uyum sağlayabilecekleri bir dünya değil.

Oysa esas önemlisi ve değerlisi insanların doğdukları yerlerde mutlu bir yaşam sürebilmeleridir.

Yeni milenyuma girmeden hemen önce hepimizi kuşatan o sevgi, huzur, demokrasi dünyasının hayalleri yaşadığımız on yıl içinde bir türlü kendisini ifade edecek bir ortam bulamadı. Hatta çatışma geleneğinin, düşmanlıkların daha da derinleşmesine, kökleşmesine neden oldu.

Korku paradigmasından üretilen bu dünyanın temel mantığı paylaşmayı bilememek, öteki, diğerleri için bir dünya olduğunu anlayamamaktan besleniyor.

Kazananlar” artık bir ömür boyu harcanması, tüketilmesi, değerlendirilmesi mümkün olmayan zenginliklerini kaybedecekleri korkusuyla, sanki daha fazla sahip olmak için ellerinden geleni son güçlerine kadar kullanıyorlar.

Ortada duranlara” gösterdikleri havuçlarla da paradigmayı canlı tutuyorlar.

İster istemez yeni yıla girerken yepyeni umutlarla dolu olmak istiyoruz. Bunun için temel düşüncelerimizi değiştirmemiz gerekiyor.

Yıllar önce okuduğumda çok güzel bir formül olduğunu düşündüğüm, şimdi 2010 yılının sloganı olmasını istediğim sözü söyleyerek yeni yılın mutluluklar getirmesini diliyorum.

“Paylaşmak mutluluğun bereketidir!”

Uzay Gökerman

İndigo Dergisi'nin Ocak Ayı Sayısında yayımlanmıştır...

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..