Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '12

 
Kategori
Dünya
 

‘Petrol Fırtınası’ hiç diner mi?

‘Petrol Fırtınası’ hiç diner mi?
 

Irak Başbakanı Nuri El Maliki ile Başbakan R. T. Erdoğan


‘Gelen gideni aratır’ demiş atalarımız. Pasaklılığı, dırdırı, tembelliği, iş bilmezliği, kavgacılığı belki de aktöresizliği yüzünden evinden atılan kadın ya da erkek gibi makamından al aşağı edilen kimi devletlileri için de böyle söylenebiliyor. Bu durumu son on yıl içerisinde önce Irak’ta sonra da Mısır’da yaşamaya başladık. ABD Ordusu’nun kimyasal silah ile El Kaide teröristlerini aramak için işgal ettiği Irak’ta yaşadık bu durumu önce. Türkiye için Irak bir komşu olmaktan öte Orta Doğu'nun en zengin petrol yataklarına sahip üçüncü ülkesi olarak da büyük bir pazardır; siyasi dayanaktır anlayabilene.

Iraklı Saddam Hüseyin devrildikten bu yana en az sekiz yüz bin (800.000) kadar Iraklı ülkede birdenbire bollaştırılan silahların da etkisi ile Amerikalılara olduğu kadar birbirlerine de düşman oluverdiler. Böylece Saddam Hüseyin’in Demir Yumruk’la yönettiği ülkede sık sık silahlar, bombalar, arabalar ile roketler patlamaya başlamıştı. 
 
Şimdi ise Tigrit (Dicle) kenti yakınlarında K. Irak’ta bir oldu bitti ile kurulan Mesut Barzani yönetimindeki Kürt Peşmergelerin yayılmacı eğilimlerinden olsa gerek Bağdat Ordusu ile ilk çatışmalar başlamış bulunuyor. Bu gerilim Osmanlı atalarımızın mirası Musul – Kerkük Petrolleri’nin işletilmesi ile pazarlanmasının kimin olduğuna karar verilmesine kadar sürecek. Petrol konusunda 1971’de ilk okuduğum araştırmacı Raif Karadağ’ın Petrol Fırtınası’ndan bu yana Orta Doğu ile Kafkasya’daki gizli ya da açık petrol fırtınaları dinecek gibi değil. 
 
Onun 1973’ta Ankara’daki bir otel odasında (53) yaşındaki gizemli ölümü de petrol dahil Osmanlı atalarının mirasının peşine düşmesinden başka ne olabilirdi ki demek geliyor içimden. Bana göre dahili ve harici düşmanı çok bol olan bir ülkede yaşıyoruz. Onun eserlerinin adları bile bu konudaki gizli kimi gelişmeler için aydınlatıcı olmaz mı, dersiniz: Petrol Fırtınası, Muhteşem İmparatorluğu Yıkanlar, Şark Meselesi, Musul Raporu.
 
İster istemez aklınıza Uğur Mumcu ile birlikte pek çok eser vermiş bazı yazarlarımızın da esrarengiz bir biçimde öldürülmeleri de gelmiyor mu? Onların sadece düşüncelerinden dolayı alçakça öldürülüşlerinin üstündeki gizemlerin aralanamamış olması da başlı başına sorgulanması gereken bir sorun değil mi?
 
Özellikle doğusu ile güneyindeki petrol ve doğal gaz kaynakları bakımından bu enerjileri en pahalı kullanan Türkler olarak dertlenmemek elde değil. Ancak her şeye rağmen dış pazarlardan ortalama bir fiyattan satın alınan petrol ürünleri ile doğal gaz evlere, iş yerlerine ve araçlarımıza çok pahalı bir biçimde giriyor. Çünkü ülkemizdeki aracı kuruluşlar ile belediyeler gibi yüksek rant elde etmek isteyen kimi seçilmişler yanında iktidarın yüksek vergiler yolu ile ihaleci şirketlere para toplamakta olduğu da çok açık değil mi?
 
Yanı başımızdaki Irak’taki gelişmeler Türkiye’nin sınır güvenliği yanında ayrılıkçı terör örgütünün konuşlandığı topraklar olması yanında petrol kaynaklarının Batı’ya taşınması bakımından da büyük bir önem taşıyor. G.W. Bush Başkanlığındaki ABD yönetiminin destekleri ile Saddam Hüseyin’e karşı geliştirilen içten yıkım sürecindeki katkılarından dolayı Erbil’de kurulan K. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi günden güne başta Bağdat yönetimi olmak üzere Türkiye için de bir çıban başı olmaya aday gibi görünüyor.
 
AK Parti iktidarının K. Irak Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ile  ‘dostane’ ilişkilerine rağmen;  bütün Irak’ın egemen gücü durumundaki Bağdat yönetimi ile yaklaşık üç yıldan beri karmaşık bir gerginlik yaşamakta olduğu biliniyor. Oysa Irak yönetimi başta petrol alımı ile dışsatımlarımız olmak üzere Kerkük, Musul, Erbil ve Süleymaniye gibi kentlerde bulunan Irak'ın üçüncü büyük toplumu Türkmenler açısından da büyük bir önem taşıyor. Altı gün önce patlak veren Tigrit (Dicle) çatışması ile gerginleşen Irak içi çekişmeler her bakımdan Türkiye açısından önem taşıyor. 
 
Bu bağlamda son aylarda Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin Türk Hükümeti’ne yakınlaşmaya çalıştığının da basına sızdığı bu günlerde sanırım yeni gelişmeler için yoğun bir çalışma içerisinde bulunuluyor. Bu gelişmelerin içerisinde petrol ve doğal gaz kaynaklarının işletilmesi ve Akdeniz üzerinden Batı’ya pazarlanması gibi sorunların da bulunduğu göz ardı olunamaz. Irak ile Türkiye’nin öncelikle K. Irak’ın resmi statüsü yanında Suriye Sorunu çerçevesinde tutarlı bir yol izlemeye çalışacakları düşünülebilir.
 
Bilindiği gibi son dört yıl içerisinde K. Irak Yönetimi Batılı şirketler ile bol keseden değişik içerikli anlaşmalar yapmış, bu da Irak Hükümeti’nin tepkisine yol açmış ve söz konusu anlaşmalar dondurulmuş idi. Başbakan Erdoğan'ın K. Irak ile 'yakınlaşması' bağlamında geçtiğimiz Mayıs içerisinde Nuri El Maliki'nin bu gelişmeleri 'Irak'ın iç işlerine karışmak' olarak değerlendirmesi gerginliği artıran bir durum olarak belirmişti.
 
Bütün bu gelişmelere rağmen Başbakan Erdoğan ile Başbakan Nuri El Maliki'nin pek bir arada görülmemesi de çok manidar değil mi? Liberal Demokrasi güdümündeki kapitalist kürsel yayılmacılığın yerleşebilmesi için içine düşülen Orta Doğu paylaşımı sürecinde bakalım Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti nasıl bir yol tutturacak kendisine... 
 
Yarın,  ‘Yarim gitti Mısır’a’...
 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..