Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Pis-u-var" Kadın Pisuvarları ve Uniseks Pisuvarlar

"Pis-u-var" Kadın Pisuvarları ve Uniseks Pisuvarlar
 

Meksiko'da kadın pisuvarları


Geçtiğimiz günlerde Ordu'daki camilerden vali talimatıyla sürgüne gönderilen pisuvarlar, dikkatleri belli bir konuya çekmiş oldular.

Tuvalet konusuna!

İnsanoğlunun tarihi kadar eski bir konu tuvalet konusu.

Tuvalet sözü, Fransızca "Toile" yani "kumaş" kelimesinden geliyor ve bu söz, giyinmek, saçları biçimlendirmek, makyaj yapmak anlamına da geliyor. Bütün bu işlerin yapıldığı odada, 18. yüzyılda saray kadınları, ayni zamanda oturak ihtiva eden bir iskemlede ihtiyaçlarını da giderdiklerinden, daha sonraları bu işin yapıldığı araç veya yere de bu kelime , yani "Toile" ismini vermiş ve bu araç veya yere "Toilette" denmiş.

Mağaralarda yaşayan ilk insanların, yiyip içtikten sonra atıklardan nasıl kurtuldukları hakkında kayıtlı kesin bilgiler yoksa da, işlerini nasıl hallettiklerini az çok düşünebiliriz. Tuvalete benzer ilk oluşumlar ise M.Ö. 2800 civarında Mezopotamya'da görülmüş. Daha sonra da Yunanlılar ve Romalıların tuvaletler ve kirli suların birikip aktığı kanallar yaptıkları biliniyor. Tuvalet ihtiyaçlarını giderdikten sonra da, bedenlerinin ilgili bölümlerini kumaş parçaları veya süngerle temizlemişler.

Romalıların def-i hacet meselesinde ilerici yöntemler kullanmış olduklarına şüphe yok da, bu yöntemlerin günümüzün toplumsal kuralları ve kişisel hicap duygularıyla ne derecede bağdaşabileceği tartışılır. (!) Romalılar bilindiği gibi bu işi toplu halde bir mekanda, yanyana dizilmiş helalarda, birlikte hallediyorlardı. Bir yandan ihtiyaçlarını giderirken, bir yandan da iş konularını konuşuyor, ticaret anlaşmalarını yoluna koyuyor, siyaset yapıyor veya birbirleriyle sohbet ediyorlardı.

Sonraki çağlarda, Romalıların kurduğu bu düzenli tuvaletler unutuldu. Ortaçağ'a gelindiğinde, Avrupa'da insanlar hacetlerini gök kubbenin altında gidermeye, evlerinde doldurdukları oturaklarını da pencerelerinden aşağıya, caddeye boşaltmaya başlamışlardı. Bu tabii, her ne kadar bazı bölgelerde oturak muhtevası aşağıya yollanmadan ikaz mahiyetinde seslenilse bile, birtakım istenmeyen kazalara yol açıyor, birtakım talihsizler hiç istemeden kirli bir duş almış oluyorlardı. Bundan başka kalelerde altı delik olan cumbalar vardı. Bu cumbalardan aşağıya bırakılan dışkılar, yalnızca berbat bir koku değil, ayni zamanda kolera gibi salgın hastalıkları da ortalığa yayıyorlardı.

17. ve 18. yüzyılların muhteşem şato ve saraylarında tuvalet sorunu hala çözülmüş değildi. İnsanlar bu iş için korıdorları, oda köşelerini, bina girişlerini veya bahçeleri, parkları kullanıyorlardı. Bu yüzden de ortalıkta hep berbat bir koku asılı oluyordu. Yatak odalarında da oturaklı iskemleler bulunduruyorlardı. Atık sular, kazılan kanallarla akarsulara yönlendiriliyor veya toprağa bırakılıyordu. İçme suları da kuyu veya çeşmelerden geldiğinden, ikisinin birbirine karışması engellenemiyordu.

Suyla çalışan ilk tuvalet 1596 da bir İngiliz olan Sir John Harrington tarafından bulunmuş ama sonra bu buluş unutulmuş.Bu tuvletin patentini 1775 de yine bir başka İngiliz, Alexander Cummings almış. Sonra kirli sular borular döşenerek akar sulara nakledilmiş, ancak 19. yüzyıl ortalarına gelindiğinde ise içme suyu ile atık suların birbirinden ayrılması akıl edilmiş, ayni yüzyıl sonlarında da ilk arıtma tesisleri ortaya çıkmış.

Doğu toplumlarında ihtiyaç giderme işleminin ne gibi bir evrim geçirdiği ayrı bir inceleme konusu ama bilinen o ki, islamiyetin ortaya çıkışı, daha önce bu konuda bir düzenden veya temizlikten haberi olmayan toplumlara bir tuvalet adabı getirmiş olduğu.

Tuvaletleri günümüzde teknik açıdan en ileri hale getirmiş olanlar Japonlar. Tuvalet gözlüğünün ısıtılabildiği, su sıcaklığının ayarlanabildiği, masaj yapan, ağırlığınızı veya ateşinizi ölçen, ayrıca idrar tahlilini de halleden klozetlerin kaşifi onlar.

Tuvalet tarihi, 20. yüzyıl başlarında kadın pisuvarlarının icadı ile herhalde en üst noktasına ulaşmış oluyor.1990 lardan itibaren bu pisuvarlar yaygın biçimde kullanılmaya başlanıyor. "Lady P" "Lady Loo" "Girly" gibi markalar piyasaya sürülüyor. Bu pisuvarlar kadın anatomisi gözetilerek imal edilmiş. Kalabalıkların bulunduğu, normal tuvaletlerin ihtiyacı karşılayamıyacağı diskotek, açık hava konserleri, klüpler gibi yerlerde kullanılmak üzere düşünülmüş. Bu pisuvarların "kayak duruşu" pozisyonunda kullanılması gerekiyor. Kadınların, temiz olmadığını düşündükleri klozetleri kullanırken, klozete oturmadan aldıkları pozisyonda yani.

Ayrıca kadın pisuvarları Japonya'da 19. yüzyıldan beri biliniyor.

Kadınlara bir başka kolaylık da "Whiz" denilen, kullanıldıktan sonra atılan bir çeşit plastik huninin icadı. Bu da onların, küçük ihtiyaçlarını erkekler gibi ayakta gidermelerini amaçlıyor. "Whiz" ler 2004 senesinde "Glastonburry" ve "Isle of Wight" festivallerinde kadınlar tarafından denenmiş ve çok beğenilmiş.

Her iki cinsin de birlikte kullanabileceği "Unisex" pisuvarlar da hızla yayılmakta. Bunlar hem yer tasarrufu açısından hem de ekonomik bakımdan çok tutuluyorlarmış.

Bu icatlar Türkiye'de de kullanılmaya başlansa, pisuvar savaşları herhalde yeni bir sürece girmiş olurdu!

Belki de bu gereçlerin Tirkiye'deki son zamanlardaki şanssızlığı isimlerinde. Onlara "Pis-u-var" değil de örneğin "Temiz-u-var" filan gibi bir isim verilseydi, sürgüne gönderilmekten kurtulmuş olabilirlerdi belki de. (!)

 
Toplam blog
: 165
: 1414
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Uzun yıllardır yurt dışında yaşıyor. İsviçre'de Adalet Bakanlığı'ndaki mesleği yanında tiyatro ya..