Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '22

 
Kategori
Güncel
 

“Post Covit” Miyim Ne?

 “Post Covit” Miyim Ne?

Dünyayı kasıp kavuran, milyonlarca insanın ölümüne sebep olan Pandeminin nihayet Endemik duruma geldiği söyleniliyor.

Geçen süre içerisinde aşılarımızı yaptırdık, ancak yine de Covit-19 illetine yakalanmaktan kurtulamadık.

Geçirdik geçirmesine de “tam anlamıyla sağlığımıza kavuştuk” desek, doğru olmaz sanırım. Çünkü, uzmanlar Covit-19 geçiren kişilerin ileride birtakım komplikasyonlarla karşılaşabileceğini söyleyince; en ufak bir rahatsızlıkta bile, “acaba bende de kalıcı bir hasar mı bıraktı?” diye korkmamak mümkün değil. Covit-19 enfeksiyonu geçiren kişilerin “Post Covit” rahatsızlığına yakalanabileceğini, bu yüzden solunum sistemi, kalp ve damar sistemi, nörolojik ve psikolojik sorunlar başta olmak üzere, önemli komplikasyonlar gözlendiğini söylemeleri ve bunun zaman içerisinde kalıcı hasarlar oluşturabileceği endişesinden, doğrusu “ben de korkuyorum” desem yalan olmaz sanırım.

Benim de en korktuğum ve beni rahatsız eden rahatsızlıkların başında, kalbimin ara sıra sıkışıyor hissinin olması, nefes almakta ki sıkıntılar ya da kalp ritim bozukluğunun olabileceği endişesiyle kaliteli, bir yaşam sürmemeye sebep oluyor.

Uzmanların şu “Post Covit” sendromundan dolayı hastalığı yenenlerin bir takım belirti ve şikâyetlerin olabileceği hesabıyla; vücudumuzun dâhili ve harici olabilecek en ufak bir şikâyette, hemen Covit-19’ bağlıyoruz.

Belki normal zamanlarda da bu rahatsızlıklara yakalanıyoruz, ancak özellikle üstüne basa basa zaman içerisinde birtakım şikâyetlerin olabileceğini ve geçmesi içinde bir süre veremiyor olmaları insanları psikolojik olarak rahatsız ve huzursuz ediyor.

Zaman içerisinde, ortaya çıkabilecek hasarların tespit ve tedavisi amacıyla, özellikle temiz hava ve yeterli beslenme şeklinde, Covıt-19 geçiren kişilerin sağlıklı yaşamlarına yine eskisi gibi devam edebileceği söylense de herkes aynı şekilde bu imkânlardan faydalanamamaktadır.

Elbette uzman hekimler, kişilerin uğradığı ruh-beden ve zihinsel birtakım hasarların giderilmesi amacıyla, kişiye göre tedavi amaçlı tedaviler ve terapiler uygulasalar da, bağışıklık sisteminin eski haline dönmesi hayli zaman alacaktır. Şehrin o keşmekeşi ve debdebeli yaşantısı içerisinde çalışarak hayatını idame ettirmek zorunda olanların, temiz hava almak gibi bir lükse çok da sahip değiller. Temiz hava almak demek, sadece evin balkonuna çıkmak veya bir parka çıkıp gezmek şeklinde düşünmemek gerekir. Temiz hava almak, dağlara, ormanlara, suların ve yeşilin oksijenin, çiçeğin, börtü, böceğin bolca olduğu kırsal kesimlere çıkmak demek desek daha doğru olur kanaatindeyim. Buna da herkes sahip olmayabiliyor. Hele bir aracın yoksa, tamamen yoksunsunuz demektir. Yeterli beslenmeye gelince, insanların her şeyin ateş pahası olduğu bu dönemde, ne kadar sağlıklı beslenebilir doğrusu düşünmek gerekir.

Hele hareketsiz yaşam tarzını yapılacak egzersizlerle atlatmak, yaşantımızın o hummalı iş ortamında yapmak çok zor sanırım.

Uzmanların bile ilerleyen yıllar içerisinde Covit-19 geçirenlerin nelerle karşılaşabileceği hakkında kesin bir araştırma olmadığı ve bilinmediği varsayımıyla, enfeksiyon geçirenlerin %80’inde iyileştikten sonra, yorgunluk, öksürük ve nefes darlığı gibi şikâyetler devam edecek demektir.

Artık öyle bir hale geldik ki, en korkulan ve yaşamı tehdit eden komplikasyonlarından; kalp kası iltihabı, kalpte ritim bozukluğu, kalp yetmezliği gibi ani ölümleri bile Covit-19 ‘a bağlıyoruz.

Baş ağrısı, baş dönmesi, tat, koku kaybı, kulak çınlaması, işitme kaybı, saç, kaş, kirpik dökülmesi, yorgunluk, öksürük, nefes almakta zorlanma, boğazda mikrop var hissîyle kesik kesik yutkunma, merdiven çıkarken zorlanma, kemik, eklem ağrıları, yerinden kalkamama hissi, geceleri uyuyamama, üşüme, titreme, terleme, bazen unutkanlık gibi ara sıra gelen şikâyetlere duçar olunca; “acaba bende mi “Post Covit” sendromuna yakalandım?” diye korkmaya başladım.

Gerçi “korkunun ecele faydası yok” bilirim de, ne bileyim işte, gene de insan demeden edemiyor işte.

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..