Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

“Püskevit” ve kör adam!

“Püskevit” ve kör adam!
 

Kaynak:İnternet


Siyaset lisanı öyle sıradanlaştı, halk ile iletişim kurmak adına(!) öylesine seviye kaybetti ki; mantık aramak epey bir zor hale geldi! 

 

Siyaset lisanı değildir aslında suçlu olan, problem fazla sıradan insanların siyasete soyunmalarındadır, bence… 

 

O nedenledir ki siyasetin lisanı da, mantığı da, doğal olarak araç ve gereci de değişiverdi! 

 

****** 

 

Devlet Bahçeli “püskevit” demiş, “Aaaa ne ayıp!” tarzında seslenişler var! Ayol, hangimiz zamanında pisküvit, büsküvit, püskivi falan demedik? 

 

“Bisküvi” demek için halihazırda dilimizi, kendimizi zorlamıyor muyuz, allah aşkına? 

 

Her yabancı dilden dilimize giren kelimelerin kaderidir bu; her birimizin de kaderidir aynı zamanda telaffuz etme zorluğu! 

 

“Çukulata” diye çıkar ağzımızdan, “çikolata” demesi zordur; poğaçanın kaderi de malumdur: Poaça, boğaca, povaça… 

 

Siyasette bunların yeri olmamalı diye düşünüyorum, nasıl ki seks kasetlerinin yerlerinin olmamasını düşündüğüm gibi… 

 

Aynı şekilde, şikayeti, kırk yıl öncesinden örnekler gösterilmesini sağlıklı bulmadığım gibi… 

 

****** 

 

Elimde bir tartı var: Bir kefesine “püskevit” diyen siyasi lideri koyuyorum, diğer kefesine sağlık bakanı Recep Akdağ’ın gözleri görmeyen işçinin asgari ücret konusunda sıkıntısını anlatması karşılığında “Gözlerin görmüyor, sana iş vermişiz; para kazanıyorsun değil mi!” yanıtını… 

 

Aklımız, mantığımız ve vicdanımız ile bir tartalım bakalım! 

 

Hadi, hadi… Siz de boş durmayın, şöyle bir aklınızı, mantığınız yoklayın; bir de elinizi vicdanınıza koyun, tartının kefeleri ne diyor? 

 

Neyse… 

 

Sizleri bilemem, herkesin tartısının ayarı, yani kalibrasyonu, kendi aklı, mantığı ve vicdanı ile belirlenir; lakin benim tartım sağlık bakanının bu görüşünü tartamıyor!... 

 

“Sağlık Bakanı” olacaksınız, bakın, bakan değil de, “Sağlık” kelimesi üzerinedir vurgum; görme engelli bir vatandaşa “Gözlerin görmüyor ama bak iş vermişiz!” diyeceksin! 

 

Kimse kusura bakmasın ama böyle bir yaklaşımda bulunmak ne bir insana yakışır, ne de bir bakana! 

 

Hele ki “Sağlık Bakanı” na!... 

 

Şimdilerde kanunları takip etmek zorlaştı, torba yasa, bilmem ne uygulama, bir vakitler her iş yerinin elli çalışanı karşılığında özürlü bir vatandaşa iş sunma zorunluluğu vardı; bu yasalar mı değişti haberimiz olmadan yoksa? 

 

Her şeyi bir kenara koysak da, “Ananı da al git!” tarzında bir tepkiyi sağlık bakanına yakıştıramıyor işte insan! 

 

Hani, sanıyor ki sağlıkla ilgili üst düzey tüm kişiler de Hipokrat yemini etmişler!... 

 

Tam gün yasası çıkarılırken de insanlar sanıyordu ki amaç insana hizmet etmek! 

 

Görme özürlü bir vatandaşa verilen bu yanıt, amacın ne kadar insana hizmet dışı olduğunu göstermiştir sanırım! 

 

Ne Hipokrat yeminidir aslolan, ne Millet Meclisi’ndeki yemin töreni; ya naturası neyse o oluyor insan, ya da naturasından vazgeçiyor siyaset uğruna… 

 

Ya da diyelim ki koltuk sevdasına… 

 

Haa, bir de fırça yememek adına! 

 

Neyse… Tartımın kefesi Devlet Bahçeli tarafını pıt diye yukarı fırlattı, diğer kefe zaten “boş” kalmıştı! 

 

****** 

 

“İnsan tutulması” sıkça yaşanan bir olaydır, aslında lafı bile olmaz, zira her birimizin başına bir şekilde gelir; ama yanlış dükkana girer insan, ama yanlış seçimler yapar… 

 

Sözleri boğazında da düğümlenir an gelir, en söylenmemesi gerekeni pat diye de söyleyebilir… 

 

Siyasetçiler de insandırlar enikonu, onların da “tutulma” zamanlarının olması gayet doğaldır. 

 

Hah işte! Problem de aslında tam da buradadır! 

 

Kemal Kılıçdaroğlu ters merdivene binmiştir, ortalık ayağa kalkar! 

 

Hadi, kaçımız aynı durumda kalmadık, bir özeleştiride bulunalım! 

 

Gayet insani bir meselenin siyasi boyuta taşınması ve malzeme olması ne kadar sizi mutlu ve mesut eder? 

 

Düzeyin düşmesi endişelendirmiyor olabilir, lakin, insanız ve hatalar yapabiliriz, insani her bir hatanızın yüzünüze tokat gibi vurulmasından hoşnut olur musunuz? 

 

O tokat şu an size vurulmayabilir, yarın vurulmayacağının garantisini kim verebilir? 

 

“Hoşgörü” ve “Adalet” insanın naturasında varsa vardır; yoksa yapay “var gibi” yapmalar hiçbir işe yaramamaktadır! 

 

Prompter arıza yapmış, bizzat videoyu izledim, başbakan “promterden kaynaklı insan tutulması” yaşamış! 

 

Allah, o prompterdan sorumlu olan kişinin yardımcısı olsun! 

 

Kesin işten atılmıştır! 

 

İnsan söylemek istediklerini ille de rakamlar vererek söylemek durumunda değildir! 

 

Evet, bir başbakanın ille de rakamları aklında tutmasını beklemek hiç de insani değildir, lakin rakamsız da devam edilebilir bir konuşma yapması beklenirdi! 

 

Neden beklenirdi? 

 

Her bir farklı partinin her bir söylediği, yaptığı; bırakın partiyi eleştiren basını, kişileri tek bir söz, tek bir davranışlarından yola çıkarak eleştirip, şikayet eden bir başbakanın prompter arızalınca kalakalmasını, kendi standartları ölçüsünde değerlendirince, “Oooo, konuşmasını bilmiyor, haklı yönetmeye kalkıyor!” demek lazım! 

 

Hani, ters merdivene binen Kılıçdaroğlu için aynı şeyi söylememiş miydi? 

 

Kendisi söz konusu olunca “insan halleridir” diyebilir, aman temkinli olun! 

 

Diğer kişiler de, seçmenler de, kör gözlüsü de, yazarı, çizeri de insan!... 

 

İş bekleyeni, öğrencisi, doktoru, hakimi de… 

 

Bunları hiçe sayanın prompteri arızalanınca susması, konuşamaması da gayet doğal, çok insani bir şeydir; zira insanlar ancak samimi düşünceleri ve duygularını ancak en doğal hallerinde yansıtmaktadır! 

 

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..