Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '13

 
Kategori
Magazin
 

‘RIDDICK’, AYNI TEMPODA SÜRÜYOR…

‘RIDDICK’, AYNI TEMPODA SÜRÜYOR…
 

Üstünlüklerini kabul ettirmek isteyenlerin karşısında hayatta kalabilmek için yeni bir denge kurmak gerekir. Bu dengede adaletli davranmaya çalışanlar kötülüğün karşısına iyilikle çıkmanın gerektiğini düşünse de bazen özel durumlarda kötülükle baş edebilmek için bir başka kötülüğü devreye sokmak lazım gelir.

İnsani değerlerin teknolojinin acımasızlığına yenildiği, çoluk çocuk demeden iktidar hırsına kurban verildiği ortamlarda da işte bu nedenle tek sözü geçen olgu, 'kötülükle iyiliğe ulaşma' yoludur. Özellikle de acımasız yaşam şartlarında ‘arkadaş’ diye bir kelimeye yer olmadığının bilinciyle savaşını tek başına sürdüren ‘Riddick’in dünyasında!

‘Karanlık sizi korkutmuyor mu? Artık korkutacak’ diyerek kendine has ‘Derin Karanlık’ dokusunu kurup 2000 yılında yola çıkan, sonrasında 2004’teki ‘Riddick Günlükleri’nde Necromonger ordusunu durdurmak için sürgünden çağırılan kahramanın şeytani güçlere karşı şeytanca savaşını sergileyen ‘Riddick’ serisi dokuz yıl gibi uzun bir soluğun ardından üçüncü filmiyle sevenlerinin karşısında.

Hayranlarının taleplerine göre şekillenerek, seyircinin ve fanların gücünün sadece bizde değil, yabancı yapımlarda da ne denli etkili olduğunu gösteren ‘Riddick’, Amerika ile yaklaşık bir aylık bir gecikmeyle gösterime girdi.

Bu filmi hayranlarını memnun etmek için gerçekleştirdiğini ve Hollywood’daki ilk büyük çalışması olması nedeniyle yaşamında önemli bir yeri olduğunu tüm röportajlarında yineleyen Vin Diesel’in başrolündeki ‘Riddick’, cümle olumsuzlukları bünyesinde toplamasına karşın bir karakterin nasıl kahramana dönüşüp beğeniyle izlendiğinin kanıtı olarak beyazperdede yerini yeniden alırken yılların yorgunluğunu taşıyor da olsa, Diesel’in oyunculuk gücünü de bir kez daha ortaya çıkartmakta.

***

Çoğu kahraman gibi yalnızlığı seven ve medeniyetten nefret eden ‘Riddick’, bu kez ölüme terk edildiği gezegenin çorak topraklarında mücadele etmekte.

Akrep bozması yaratıklarla yılan balığının uzaylaştırılmış versiyonlarının yaşadığı sularda kahramanlıklar sergilemenin ve eski günlerinin hovardalık-kahramanlık anılarına dalmanın ardından dünyamızdaki vahşi köpek Dingo türünün Dingo Dango türevlerinden bir yavruyu evcilleştirerek kuçu kuçu haline getiren ‘Riddick’, bu kavurucu topraklarda Robinson hayatı yaşar. Ne var ki fazlaca yabanıl ve sakin geçen bu başlangıç evresi ‘Riddick’in bilmeden devreye soktuğu yardım alarmının izini süren iki geminin boş gezegene damlamasıyla bozulur.

Aslında iyi ki de bozulur… Çünkü bu tempo biraz daha sürse seyirci ya sıkıntıdan patlar ya da uykuya dalar. İşte kelle avcısı grupla, farklı bir amaç için devreye girenlerin gelmesiyle hareketlenen film, bundan sonra insanların kendi aralarında ve gezegenin doğasındaki yaratıklarla yürüttükleri mücadeleye sahne olur.

***

Önceki iki filmin de yönetmenliğini üstlenen David Tvohy’nin yönetmen koltuğunda oturduğu ‘Riddick’, tıpkı ilk filmde olduğu gibi boş görünen ama aslında kendine has canlılara ev sahipliği yapan bir gezegende geçmekte. Bu noktada serinin ilkiyle benzeşen yapım ne var ki, tempo olarak ondan çok geride.

Atmosferinin başlangıç aydınlığına karşın gittikçe kararan ortamda parlayan gözleriyle adeta vahşi kediyi andıran ‘Riddick’in kafa kesme sahnesiyle en ilginç anı yaşatan, akrep kırması yaratıkla savaşında hamle merakını uyandıran, sahibinin beğenmeyip yemediği yiyeceğin kendisine layık görülmesine karşı tepkisini üstüne çişini yaparak gösteren Dingo’nun köpek şaklabanlıklarıyla da eğlencesini yaratan yapımda kadın olgusu yine dibe vurmuş durumda.

Hayallerdeki üç beş çıplak hatunun ve üsteki yumrukçu kadının banyo keyfi olmasa ortada kadından eser bulunmayacak. Hoş zaten öykünün tamamı anti kahramanımızın ele geçmesi üstüne kurulu olduğundan bu erkeksi dünyada kadına da pek yer yok.

Efektleriyle yeterli doyuruculuğu sağlayamayan, görselliğini fazlasıyla sınırlı tutan, bunun dışında aksiyon sahnelerini de hayli zayıf bırakan filmdeki bir diğer tatminsizlik noktası ,‘Riddick’ dışındaki karakterlerin altlarının tamamen boş olması. Canlarından bezgin görüntü veren bu tipler sanki laf olsun diye konmuşlar. Ne heyecan var, ne de gayret. Meziyet zaten yerlerde sürünüyor.

Nihayetinde en güçlü insanın bile yeri geldiğinde yardım eline ihtiyacı olduğunu göstererek kendi çapında bir mini mesaj veren ve yeni bir maceraya doğru yelken açan ‘Riddick’ için söylenecek son söz; aynı tempodaki içeriğiyle beni pek çekmeyi başarmadı ama hayranlarına iyi seyirler…

 

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

 

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..