Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '21

 
Kategori
Sinema
 

"Saklı yüzler Bosna"

"Saklı yüzler Bosna"Srebrenitsa katliamı

İlk film gösterimi Fransa'da bir trenin istasyona gelen görüntüsü idi. Film sanatı genellikle bir derdi sorunu anlatmak için kullanıldı. Bu süreç Amerikalı kahramanlara kadar böyle gitti. Arada gene kahramanlık filmleri yapıldı ama en tutulan kahramanlık hikayeler Amerikalılardan çıktı.

Bir sanat eseri yapmak için genellikle insanın bir derdi  olması lazım derler. Politik filmleri sevmem zaten güdümlü filmler geçicidir. Evrensel sorunları konu alan kitaplar, filmler daha kalıcı olur.  

Haktan Özkan adında yönetmen arkadaş pandemi döneminde çektiği "Saklı yüzler Bosna" adlı filminin prömiyeri'ne çağırdı, Konusu Srebrenitsa katliamı'nı işlediğini öğrendim. Önce bir araştırma yapayım dedim.

Srebrenitsa katliamı, Sırp Cumhuriyeti Ordusu'nun Srebrenitsa'ya karşı giriştiği "Krivaya '95 harekâtı" esnasında Temmuz 1995'te yaşanan ve en az 8.372  Bosna-Hersek'in Srebrenitsa kentinde  öldürülmesine verilen addır.

Katliamda bir kısım kadın ve küçük yaşta çocuğun da , (13 yaşındaki Sadık Ömer Hüseinov) öldürüldüğü, belgelerle kanıtlanmıştır. Birleşmiş Milletler Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan etmiş olmasına karşın 400 silahlı Hollanda barış gücü askerinin varlığı katliamı önleyememiştir.

Srebrenitsa katliamı II. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olması ve Avrupa'daki hukuksal olarak ilk kez belgelenmiş soykırım olması açısından da önem taşır.

Filmin konusu bu  bağlamda ilerliyor, aslında çok güzel bir konuya değinmişler.  Film ekibi ile söyleşim ekte.

M. Haluk Yalçınkaya: İlk uzun metraj filminiz, yönetmenliğini ve görüntü yönetmenliğini yaptığınız filmve senaryo çalışmalarından bahseder misiniz ?                                                      

Haktan Özkan (Yönetmen): Bu projeye bir yıldır hazırlanıyorduk. 2015 yılında kamera önü oyunculuğu eğitiminde kardeş olan Gökhan ve Ayhan Tunalıgil tanıştım. Savaş nedeni ile parçalan Yugoslavya’da, Bosna ve Kosova savaşında yaşadıklarını ve savaş sonrasında devam eden problemleri ele aldıkları bir senaryo çalışmaları olduğunu söylediler. Orada bu acıları yaşayan insanların sorunlarını film ile anlatmak için hiçbir maddi beklenti olmadan bu yola başlamış olduk. Daha sonra senaryonun ayrıntılarını, kurgusunu beraberce çalıştık. Bütçemiz yok denecek kadar azdı. Senaryoda ki karakterleri göre rol alacak kişileri seçtiğimizde şuna dikkat ettik. Bu acıları bilen ve yaşayan kişilerden olmasını istedik. Filmde rol alan kişilerin yarısı o savaşı yaşamış ve içinde birinci derece akrabalarını kaybedenler vardı. Bütçemiz ve imkânlarımız kısıtlı olduğu için karakterleri doğru seçmek için deneme çekimleri yapıldı.     

M. Haluk Yalçınkaya: Bu pandemi günlerinde film çekmenin zorlukları nelerdir ? Ne kadar zamanda bu filmi çektiniz?                                                                                                                                  

Haktan Özkan (Yönetmen): Saklı Yüzler Bosna filminin çekimlerine başlarken Covid 19 salgını ile karşılıktık. Artık zorluklar daha da artmıştı. Çekimlerin büyük bir kısmı Bosna Hersek’te ve Srebrenica’da yapılacaktı. İptal etmek zorunda kaldık ve Bosna’da yapmayı planladığımız yerlerin benzerlerini Bursa’da bulup çekimlere devam ettik. Filmde yüz kişi rol aldı ve o kadar inanınmış bir oyuncu grubu vardı ki zorlu salgın şartlarına rağmen gece gündüz tam 41 mekânda çekimlerimizi yaptık. Filmde aksiyon sahneleri için rol alacak oyuncularımız silah kullanma ve dövüş eğitimleri aldı. Bu filmde büyük destekleri olan gizli kahramanlarda var. Bu kapsamda başta Bursa Büyükşehir Belediyesine ve Kültür daire başkanlığına çok teşekkür ederiz. Mekân ve çeşitli imkânsızlıklarda B.B Belediye Başkanımız Sn. Alinur Aktaş, Kültür Daire Başkanlı ile hep yanımızda oldu. Filmin dört mevsimde çekilmesine karar verdik fakat riskleri de vardı. Heyecan kopmamak, zorlu salgın dönemi ve oyuncuların devamlılığı. Biz bütün bu zorlukları aşarak Saklı Yüzler Bosna Filmini eksiğiyle fazlasıyla tamamladık. 

M.Haluk Yalçınkaya: Şimdiye kadar yaptığınız sinema çalışmalarından bahseder misiniz?

Haktan Özkan (Yönetmen)  : Sinemaya olan tutkum ile  2000’ li yılların başında bu sektörde çalışmalarıma görüntü yönetmeni olarak başladım.  İlk başta küçük projeler ile başladıktan sonra bu alanda kendimi geliştirerek sırası ile Kanal 7 Magic Necmi Yönetmen, Kaçış 1950, Sinemalar  Görüntü Yönetmeni, İlkler ve Tekler  TRT  Görüntü Yönetmeni, Yedi Düvelin İncisi, TRT  Görüntü Yönetmeni, Deli Ayten Yardımcı  Yönetmen olarak yer aldım. Son olarak Saklı Yüzler Bosna Filminde 1.Yönetmen ve Görüntü Yönetmeni olarak devam ediyoruz. 

M.Haluk Yalçınkaya: Başrolde ve yardımcı yönetmen koltuğunda siz yer film hakkında neler söyleyeceksiniz?                                                                                                                                                  

Gökhan Tunalıgil (Yardımcı yönetmen& Oyuncu) : Sinema; sadece kitlesel hobi yada bir eğlence olmanın çok ötesinde, Uluslararası psikolojik savaşın en etkili silahına dönüşmüş durumda. İlk başta şunu belirtmek istiyorum. Bosna’da iç savaş yaşanırken Boşnaklar çok onurlu bir direniş gösterdi. Eşit şartlarda savaş yapılmadı. Boşnaklar ilkel, zor ve imkânsızlıklar için yaptıkları silahlarla kendilerini savundu ve başarı kazandı. Biz bu filmi hazırlarken tek amacımız Yugoslavya’da haksız başlatılan iç savaşta, savaş kanunlarını çiğneyenleri, çocuk, kadın, yaşlı ayırmaksızın öldüren asker kılığındaki canileri ve savaş sonrasında soykırım suçunu işlediği halde rahatça gezebilen canileri en güçlü silah olan sanat ile ortaya koyduk. Filmin fragmanı çıktığında Balkanlarda özellikle Sırbistan’da ve Bosna Hersek’te yazılı basın ile sosyal medyada büyük sansasyon yarattı. Tebrik edenler olduğu gibi tehdit edenlerde oldu “Saklı Yüzler Bosna” filmine başladığımızda bunlar olacağını biliyorduk. Bu süreçte Bosna’da, Srebrenica’da ve Kosova’da yapılan soykırımları ve hala devam eden haksızlıkları konu aldığımız film yapım aşamasında Bursa Büyük Şehir Belediyesi zor zamanlarımızda büyük katkı verdi. Özellikle birkaç isim var ki filmin görünmeyen gizli kahramanları oldular. Bu film aslında Bosna Ordusunun yokluklar içeresinde ki direnişine benziyor. Film zor şartlar ve imkânsızlıklara rağmen ortaya çıktı. 

M.Haluk Yalçınkaya: Bu filmde en çok hangi sahnelerde zorlandınız?                                                

Gökhan Tunalıgil: Canlandırdığım Mirsad karakteri hem mental hem de fiziksel açıdan zor bir karakterdi. Yeri geldiğinde düşmanlarına hesap sormak için duygularını kontrol eden bir savaşçı bazen de gözyaşı dökecek kadar duygu yüklü. Oyuncuyu fiziki olarak en fazla yoran sahneler aksiyon sahneleridir. Birkaç açıdan çekim yapıldığı için hep aynı oyunu vermek zorundasınız. Hele ki dövüş ve aksiyon sahnesi olduğunda bu zorluk daha fazla yaşanıyor. Bunun dışında yardımcı yönetmen olduğum için çoğu sahnede kamera önünde sahnem bitince hemen kamera arkasına geçip kontrol yapmak bazen yorucu oluyordu. Bunun dışında zorlandığımız diğer konu montaj kısmı. Çünkü filmin montaj kısmında da haktan bey ve ben vardım. Çekimleri bitirip sahne montajlarını yapmakta ayrı bir zorluktu. Her imkânsızlığa ve tüm zor şartlara rağmen çok şükür filmimizi bitirdik

M. Haluk Yalçınkaya: Böyle bir projenin senaryosunu hazırladınız. Bunun çıkış noktası ve filmde canlandırdığınız karakter hakkında neler söyleyeceksiniz?                                                      

Ayhan T. Krüezi (Senaryo yazarı): Ağabeyim Gökhan Tunalıgil ve ben Kosova’da doğup büyüdük. Yugoslavya’nın iç savaşında bütün zorlukları ve acıları yaşamış kişiler olarak vatanımız olan topraklara savaş sonrasında kendimizi borçlu hissediyorduk. Filmin senaryosuna hazırlanırken iyi bir araştırma içine girdik. Daha önce Bosna savaşı hakkında yapılan filmler de genellikle sıcak savaş dönemi işlenmiş. Biz farklı bir şey ortaya koymalıydık. Film’de bazı sahneleri canlandırırken savaş dönemimde yakınlarını, sevdiklerini kaybetmiş kişilerin canını yakmadan, yaralarını tekrar kanatmadan ama her şeyi ayrıntısına kadar anlatmak için ince eleyip sık dokuduk. Araştırmalarımız sonucunda gördük ki Bosna’da savaş sonrasında soykırım suçunu işlemiş kişiler, rahatlıkla suçsuz ve yakınlarını savaşta kaybetmiş insanların arasında gezebiliyor. Filmin çıkış noktası da bu oldu. Soykırım sonrasında bazı acılar ve haksızlıklar tüm hızı ile devam ediyor. Senaryoda yer verdiğim konular hepsi gerçek yaşanmış olaylardan esinlenerek hazırlandı. Haris karakteri iyi eğitilmiş bir subay olmasına rağmen savaşta yaşadıkları kişiliğinde ve kalbinde derin acılar bırakmış. Haris karakterine bürününce onun duygu ve düşüncelerini bütün benliğimle yaşamaya çalıştım. Kolay bir karakter değildi ve savaşta yaşamış insanların acılarını ortaya koymak için yapabileceğinizin en iyisini yapmak zorundasınız.  

Kosova'da doğup büyüyen şu anda Türkiye'de yaşayan Ayhan T. Krüez, Gökhan Tunalıgil kardeşlere ve yönetmen Haktan Özkan'a emeklerinden dolayı tebrik ederim. İnşallah daha da güzel filmler seyretmek dileği ile. İyi Seyirler.

 
Toplam blog
: 136
: 6807
Kayıt tarihi
: 09.05.15
 
 

Kültür ve sanat alanında araştırmalar yapıyorum. Birçok yayına sinema ve tiyatro alanında yazılar..