Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '13

 
Kategori
Fotoğraf
 

"Savaşın Kadınları" üzerine İhsan Kaçar ile söyleşi

"Savaşın Kadınları" üzerine İhsan Kaçar ile söyleşi
 

Yüzünü Örten Kadın


Zeliha Demirel :IMC Televizyonu’nda yayınlanan söyleşinizi izledim ve “fotoğrafta yüzünü kapatan kadın ve her şeyi, erkekleri, devletleri protesto ediyorum beni böyle çekin diyen kadın” dan sözettiniz söyleşiye bu noktadan tam buradan başlamak istiyorum.

 

İhsan Kaçar :Orada çalışmalarımı yürütürken gördüğüm her kadının bir hikayesi vardı ve bu hikayeleri objektifime yansıtıyordum; büyük acılar çeken, hem fiziksel hem ruhsal tahribatları yüzlerinden okunan kadınları… Yüzünü gizleyen kadın 70 yaş civarındaydı ve fotoğraf karesine bakanlar genç olduğunu zannedip “Utanıyor mu?” diye soruyorlar. Değil aslında o kadın birçok trajediye şahit olmuş, eşinden ve otoriteden o kadar travmalar yaşamış ki… bir şartla fotoğrafımı çekersiniz dedi ve fotoğrafta göründüğü şekilde yüzünü kapadı. Nedenini sorduğumda ise; “Ben her şeyi protesto ediyorum, bütün erkekleri protesto ediyorum, karar merciinde bulunanlar yine erkekler.” dedi ve “Güvenlik güçleri Türkçe bilmediğimi söylememe rağmen sert tavırlarına devam ettiler, …” diyerek cümlelerini noktaladı…

 

Aslında yaşadıkları karşısında anlatmak istediği çok şey vardı… bir çocuğu dağdaydı bu durum yaşadığı sıkıntıların en önemli sebebiydi… Türkçe bilmemesine rağmen inatla Türkçe sorulan soruların ve uygulanan baskıların…yüzünü kapatması ise yaşadığı tüm acılara karşı bir tavırdı…

 

Zeliha Demirel :Proje nerede ve ne zaman başladı? Sizi Bu çalışmaya iten dinamikler nelerdir?

 

İhsan Kaçar : Proje çalışmalarımıza 2011 yılının ilk döneminde Mezopotamya ile başladık. Mezopotamya’nın insanlığın beşiği olduğu gibi bir o kadar da çatışmaların, savaşların, inançların beşiği olması çalışma alanımızın da başlangıcı yaptı burayı.

 

Bizi bu çalışmaya iten etken ise yıllardır süre gelen savaşlarda bedenlerini ve ruhlarını kaybeden kadınları ve onların acılarını deşifre etmek…Savaşlar başlar, kadın mensubu olduğu inançlar yüzünden bedeller öder. Diğer yandan savaşılır, bedeli kadın öder, barış akitleri yapıldığında kadın masanın bir köşesinde yer almaz. Böyle olunca bu kadar şey bir araya gelince kadın kat be kat ezildiğinden, bunları göz önünde bulundurarak “Savaşın Kadınları” dedik ve seçicilik yaptık. Özellikle 50 yaşın üstündeki kadınlarla çalıştık, daha çok şey gördükleri ve yaşadıkları için. Bununla birlikte çekim yaptığımız kadınların kendi ağızlarından dökülen cümlelerle gerçek hikayelerinden oluşan ve hislerini paylaştıkları bir belgesel de çekiyoruz. Coğrafyanın tarihsel çelişkisiyle kadının hikayesini harmanlayarak yaptığımız bir belgesel çalışması olacak ve çalışmalara İran Irak, Türkiye ve Mezopotamya bölgesinde başladığımız gibi yine bu bölgelerde çekimlere devam edilecek. Aslında çalışma alanımızın içinde savaşın izlerinin halen görüldüğü hatta savaşın devam ettiği Bosna Hersek, Filistin ve Afganistan ülkeleri de bulunuyordu ancak bütçemiz kısıtlı olduğundan proje sahamızı Ortadoğu ile sınırlandırma gereği duyduk.

 

Zeliha Demirel    : Savaşın en çok  kadınlar üzerinde izler bıraktığı bir gerçek ancak çocukların ve hatta erkeklerin de savaştan etkilendikleri tartışmasız bir diğer olgu. Peki İlerleyen süreçte çocukları ya da erkekleri de konu alır bir projeniz olacak mı, kadrajınızı onlara da yönlendirecek misiniz?  

 

İhsan Kaçar         : Elbette bu çalışmayı yaparken “Savaşın Çocukları” ve “Savaşın Erkekleri” projeleri de devam ediyor. Hatta çalıştığımız bölgelerde karşılaştığımız çocuk ve erkekleri de çekimlerimize konu ediyor ve savaşın onlarda bıraktığı tahribatı da gözlemliyoruz. Ancak şu aşamada önceliğimizi “Savaşın Kadınları” projesi oluşturuyor, kadına yönelik şiddetin de oldukça yaygınlaştığı, her gün bir kadının ölüm haberini aldığımız kötü bir dönemden geçiyoruz, bu vesileyle bir nebze olsun bu sorunları da afişe etmeyi amaçlıyorum.

 

Ayrıca, bir buçuk yıllık süreçte çekim yaptığımız her ülkenin yazarları, siyasetçileri, düşünürlerinden savaşın kadınlarıyla ilgili söyleyebileceği birkaç söz isteyeceğiz. Vicdanlı erkeler diye tanımladık bu erkekleri de.

 

Zeliha Demirel :Bu vicdanlı erkekleri Mezopotamya’dan mı seçiyorsunuz?

 

İhsan Kaçar : Nerede çekim yapıyorsak o ülkedeki erkeklerle konuşuyoruz. Çok politik lafazanlık istemiyoruz, özeleştiri gibi bir şey bu istediğimiz.

 

Bu projenin akademik tarafı da var, yaşanmışlıkları aktarmak… Böyle olunca fazla ajite etmeden sunmaya çalışıyoruz.

 

Zeliha Demirel :Kaç kadın ile görüşme oldu şimdiye kadar, projeye başlarken bir rakam kafanızda var mıydı? Ve çalışmanızda sanat ve acıyı bir arada aktarma anlamında arafta kalıyor musunuz? Acıyı sunarken ajitasyona düşmek düşmemek gibi kaygılarınız var mı?

 

İhsan Kaçar :Bu güne kadar 1212 kadın ile görüştük. Bu çalışmayı sunarken çalışmanın sanatsal tarafını hiçbir zaman göz ardı etmiyorum. Bu kadar kadın içinde bir de karakter arıyorum. Sergide bu 1212 kadın sergilenmeyecek, aradığım karaktere uygun olan sanatsal olan sergilenecek. Ama diğer kadınların hepsinin hikayesi var ve slaytlarda, görüntülerde görünecek hepsi.

 

Bu çalışmayı yaparken bir yandan da erkekleri kadınlarla yüzleştirerek onları anlamalarını, kadınlar üzerinde yarattıkları tesiri, savaşın kadınlar üzerinde yarattığı acı ve tahribatı görebilmelerini sağlamayı amaçlıyorum. Erkek, kadın karakterleriyle fotoğraflarda yüzleştiği zaman kendisini sorgulasın istiyorum. Ajite etmiyorum çalışmaları ajite etmeden sunmaya çalışıyorum.

 

Zeliha Demirel :Bu yüzleşme yaşanırken tarihle de bir yüzleşme yaşanacak mı?

 

 

İhsan Kaçar :Bir tek çalışma ile tarihle yüzleşme yaşanabileceğini sanmıyorum belki başlangıç olabilir. Burada şu var Ortadoğu’da ciddi anlamda siyasal olarak gelişme var. Kurumsal yapılarda erkekler kendilerini sorgulamaya başladılar. Bu tür aktiviteler de sorgulama sürecini uzatır diye düşünüyorum ya da en azından ben sorgulatmasını umuyorum.

 

Zeliha Demirel :Kadın bu savaşların neresinde, duygu olarak, kimlik olarak, psikolojik olarak,…?

 

İhsan Kaçar : Kadınlar bu savaşların hem merkezinde hem de hiçbir yerinde. Çünkü kendilerine ait olmayan savaşlar yürütülüyor ancak kendilerine ait olmayan savaşlar içinde en büyük travmayı yaşayan da yine kadınlar oluyor. Özlemle yetiştirdiği çocuğunu kaybediyor, bir şekilde eşinden çocuğundan dolayı evi basılıyor, göz altına alınıyor, gözaltında tacize, tecavüze uğruyor,….

 

“Nedir bu savaş?” diye soruyorum kadınlara: “Ben hiçbir şey bilmiyorum” diyor. Anlamlandırmıyor. Tek öz savunması anaerkil olan anaç olan tarafı, gücünü buradan alıyor. Bütün toplumlarda bunu gördüm, bütün kadınlar barış olsun diyor, bedel vermesine rağmen sürekli savunma psikolojisinde. Bu durumun psikolojisi oldukça ağır ve bazıları bu kadar acıya rağmen bunun farkında bile değil. Bir şekilde bir yerlerden teselli bulmaya çalışıyor. Kendisine ait olmayan bir teselli ama götürüp hiç iyi olmayan bir yerlere dayandırıyor.

 

Zeliha Demirel :

 

“Savaşın Kadınları” adlı proje…

Ağıtlı bir sanat, alacakaranlık…

Acıya yazgılı toplumun ağıtlı yanı, karanlık yanı bu proje. Hani fotoğraf her zaman ifşa ettiğinden daha fazla şeyi saklar ya ben bu noktadan hareketle, bu saklanan kısımların sizde oluşturduğu iç acı ve akıntıları da merak ederim…

 

İhsan Kaçar :Bende bir çok şey bırakılıyor ve birikiyor aslında, her zaman fotoğrafla toplumsal sorunların peşinden koşarım. Yaşamımın trendi bunun üzerine şekillendi. Argüman neyse elimde toplumsal hizmete sokmaya çalışıyorum. Fotoğrafçı olmam da bazen ağlatıyor, bazen coşturuyor, bazen canımı acıtıyor… Toplumsal sorunların  peşinden koşarken kadrajıma almış olduğum hikayeler hep yaşanmışlıkla ilgilidir. Bunları ben yaşıyorum ve benimle birlikte olmayanlar da yaşasın istiyorum. Çünkü savaşın kadını çok fazla bağırmamış, haykırmamış, hikayesini kimseyle paylaşmamış, … Bir fotoğrafçı gibi görmeyip evladına anlatır gibi anlatıyor… ve bütün derinlikler bana çarpıyor. Bu coğrafyanın bir tarafı acıyla dolu diğer tarafı coşkuyla… Bu ikisini harmanlamaya çalışıyorum. Çektiğim her kare hem öğretici oluyor, hem yaşamımı daha da anlamlaştırıyor, sorumluluklarımın ne kadar farkında olmam gerektiğini de hatırlatıyor… Hikayeleri dinledikçe kitlemin problemlerini gören ve problemle yüzleştirip zinde tutan yanım ağır basıyor.

 

Guernica da sergi açtım. Guernica’nın tarihçesi biraz Halepçenin tarihçesine benziyor. Sunum yaparken bu insanlar Mezopatamya’yı ve Kürtleri tanıdılar. Asırlardır yerleşkesi olan halkın dilsiz tarafını dile getirdim dedim ve fotoğrafların anlatımı  da buydu zaten. Ciddi bir sempati gelişti ve dil nasıl yasaklanır diye şaşırdılar. Başta da söylemiştim, kendimden başlayarak sorgulamayı sağlamaktı amacım ve bu da bir örnekti…

 

Zeliha Demirel :Irak’ta, İran’da, Türkiye’de, Mezopotamya’da “Savaşın Kadınları”nın, o fotoğraflara ihtiyacı yoktur aslında, onlar zaten hayatın kendisidir. Bu fotoğraflar hafızalardan silinmeyecek ve nesilden nesile aktarılacak olmakla düşmanlığı da aktarırsa endişeniz var mı?

 

İhsan Kaçar : Böyle bir endişe taşımıyorum. Fotoğraf sanatı önyargısızdır. Yüzleştiğinde hangi dil din ırktan olduğunu sorgulamaz izleyicinin. Fotoğraf okuma sanatıdır, düşmanlık taşıyacağını sanmıyorum, yeni nesillere katkı sunacaktır, bu belgelemeyi yeni nesiller okuyacaktır. İnsan merkezli olan bir dönem yaşıyoruz aslında. Yetki merkezinde erkil olanlar o düşmanlığı her zaman beslerler çünkü çıkar üzerinedir yaşamları. Diğer taraftan barış, adalet ve cinsiyetler arası eşitliği savunan kesimin çoğaldığını düşünüyorum. Militarist düşünen kesimleri evet sinirlendirebilir. Ben hümanist politikayı esas alıyorum ve hümanist kesimin çoğalacağını düşünüyorum. Çalışmayı bunu esas alarak yapıyorum zaten.

 

Zeliha Demirel : Projenin akademik alanlarda küçük bölümlerinin sunulduğunu ayrıca fotoğraflarınızın bir bölümünün Boğaziçi Üniversitesinde sergilendiğini biliyorum. Projenin tamamının sunumu hakkında ne söyleyeceksiniz?

 

İhsan Kaçar : Belirttiğim gibi projemiz sadece fotoğraf sergisinden oluşmadığı gibi belgesel ve ardından kitap olmak üzere üç boyuttan oluşuyor. Oldukça kapsamlı bir çalışma ancak henüz tamamlanmadığından sunumun yapılacağı sergiler ya da belgesel gösterimlerinin yapılacağı mekanlar ve mahiyeti henüz belirli değil. Ancak, 2013 yaz sezonu gibi bu projeyi bitirmeyi düşünüyoruz ve bu tarih itibariyle de her şey netlik kazanacak.

 

Zeliha Demirel :Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

 

İhsan Kaçar :Ben de teşekkür ederim.

 
Toplam blog
: 84
: 605
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Konya Akşehir doğumluyum. Selçuk Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, İnşaat Mühendisliğ..