Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '12

 
Kategori
Siyaset
 

'Savunma mekanizması', 'suçluluk duygusu'ndan kaynaklanır

'Savunma mekanizması', 'suçluluk duygusu'ndan kaynaklanır
 

SUÇSUZ İNSANLAR KENDİLERİNİ SAVUNMA İHTİYACI DUYMAZLAR


........

Sömürge, yanaşma diyenler desin
ABD’den güzel dönüyor sesim
Obama’sız asla çektirmem resim
Onayı olmadan dostluk sürdürmem...

Suriye lideri Beşşar Esad, Türk yetkililerine, “Bana ’Türkiye ile ne oldu da böyle oldunuz?’ diye soruyorlar. Ben değişmedim, Başbakanınız değişti; Türkiye-Suriye dostluğunu ABD istemedi. Asıl mesele kaynaklarımızı kontrol etmek. Türkiye’den gelenler Obama’nın sözcüsü gibi davranıyor. ’Obama şöyle istiyor, böyle istiyor’ diye geliyorlar bana. Oysa ki, ABD’nin Şam’da büyükelçisi var, gelip söylüyor zaten bize. Türk kardeşlerimizin aynı sözleri tekrarlaması bizi üzüyor. Türkiye sınırında kurulan kamplara giden vatandaşlarım dönüyor. Niye gittiler? Korkutuldular ve kandırıldılar. Sonra çağrı yaptım, dönenler döndü. Ancak burada dikkat çekici bir unsur var: Daha mülteciler gelmeden Türkiye Hatay’da çadır kent kurdu. Merak ediyorum, nasıl oldu da bildiler mülteci geleceğini?...

Erdoğan'ın; Afganistan'da ölen (?) 12 askerimiz için yaptığı konuşmada gaf üstüne gaf kırması da, yukarıdaki gerçekler gibi "kendinden dolayı gelişmeyen olaylar" karşısında, 'başkalarını (mesela Obama'yı) savunayım' diye, kırdığı potlarla ilgilidir. Çünkü, psikolojide bir söz vardır. "ancak kendilerini suçlu hissedenler en çok 'savunma mekanizmaları'nı devreye sokarlar."

Son zamanların en önemli olayları (Suriye - 12 şehit - eğitim ve her zaman aktuelliğini muhafaza eden 'terör' - yeni Anayasa yapmak ikinci plana itilmiş görünmekte) hakkında, Başbakan Erdoğan'ın, sözü edilen her konuda da, 'bilgilendirme' yerine 'savunma'ya geçmesi, sakın, "suçluluk kompleksi" ne girdiğinden kaynaklanmış olmasın! İşte, son konuşmalarından birkaç 'savunma' örneği:

- “Türkiye’de siyaset yapan veya kenarda köşede bir şeyler yazanlar bizden şunu mu bekliyorlar; yani içine kapalı bir butik devlet mi istiyorlar? Türkiye bir butik devlet değildir. Türkiye, dünyaya açık bir devlettir ve güçlü bir devlettir. Güçlü bir devlet olmanın gereği de budur”

- Oslo görüşmelerinde kabul ettiğiniz "demokratik özerklik" projesine uygun devletçiklere bölünme “butik devlet” olma'nın adı mı "Büyük Devlet"tir?... Ayrıca;

- AKP henüz kurulmadan 2001 yılında gönderilen gizli CFR belgesinde belirtilen “yerel yönetimlere 'otonomi' verilecek" sözü ile mi "Büyük Devlet" olunur? Veya:

- Başka bir devletin politikalarının uygulayıcısı olması (“taşeronluk”) ile mi "Büyük Devlet" olunur?...

Türkiye, elbette ki, büyük bir devlettir. Ama, "büyük devletlerin her zaman büyük politikalar uygulayacağı varsayımı doğru değildir. ("Yurtta sulh, cihanda sulh" düstürü, öncelliğimizdir.)

-Yine Erdoğan, 12 şehidimiz için konuşurken; “Ey Bahçeli, ey Kılıçdaroğlu tenezzül edip Çanakkale şehitliği’ne giderseniz orada Boşnakların, Kosovalıların şehitlerin isimlerini görürsünüz. Hiç kimse Boşnaklara, Makedonlara Çanakkale’de ne işiniz var diye sormadı. Bu ne gaflettir. Onlar kardeşleri için buraya geldiler ve kardeşleriyle omuz omuza bu toprakları müdafaa ettiler” diye de bir savunma geliştiriyor.

- Türkiye, Afganistan’a Afgan kardeşlerine yardım için ve Afganistan topraklarını onlarla omuz omuza savunmak için mi gitti ki Erdoğan böyle bir hatırlatma yapıyor?

Çanakkale Savaşı sırasında Boşnaklar, Kosovalılar, Makedonyalılar Osmanlı devletinin vatandaşıydı. Çanakkale savunmasında bulunanlar, kendi ülkeleri adına emperyalist istilaya karşı savaştı... İngilizlerin yanında savaşa girmiş olsalardı, bu davranışları, Türkiye’nin Afganistan’daki durumuna benzetilebilirdi...

Eğitim konusunda ise, Türkiye'nin sırtındaki en büyük kamburu, "Üniversite sınavları ve Dershaneler" hakkında, yarım yamalak, - o da, dünyanın bir ucunda iken - yanına aldığı sadece 'sağ basın'a verdiği demeçle, bu konuya verdiği önemi (?) de gözler önüne sermektedir...Sözüm ona, gündemi değiştirerek, 8/2 (eğitimin bölünmesi) ni toplumun gözünden uzak tutacakmış.

4+4+4, değil, (aslında (8/2,'eğitimin bölünmesi; yani zihinlerin-kafaların bölünmesi) artık AKP'nin malı olmaktan çıkmış, toplumun malı haline gelmiştir ve toplum, çocuklarının beyinlerini böldürmemeye kararlıdır.

- Ne olurdu sanki, hiç olmazsa, Türkiye üzerinden geçerken böyle önemli haberleri verseydiniz de, toplumun her kesimi sizi ciddiye alsaydı!.. Toplumun geleceği ile ilgili en önemli konu, toplumdan uzak dile getirilir mi? getirilirse, toplum tarafından ciddiye alınabilir mi? Alanlar, "demokrasi" sözünü ağızlarına alabilirler mi?...

Türkiye'nin nükleer silahı veya nükleer tesisleri mi var ki, başbakanımız 'Nükleer Güvenlik' toplantısına katılmak için Seul'e gitti?... Ne diyelim, katıldığı Seul toplantısında, Suriye konusunda rapor vereceği kişilerle görüşme imkanı bulmuştur en azından!.. Neyse!,

Kafamda - her ne kadar - sürüsüyle eleştiriler varsa da, biz; Antakya'dan sayın Ali Dal'ın kafasına takılan "Bütik Ülke" için yazdığı şiire kulak verelim:

“BUTİK ÜLKE”

Bitik Ülke yapmak varken, Vatanı
Butikle, mutikle zaman öldürmem
Nara'mın üstüne nara atanı
İflah etmem; anlık bile güldürmem.

Atatürk’e dayayamam ilkemi
Çünkü Güneşiyle siler gölgemi
Emperyalist ülkelere ülkemi
On parçadan daha fazla böldürmem.

Sömürge, yanaşma diyenler desin
ABD’den güzel dönüyor sesim
Obama’sız asla çektirmem resim
Onayı olmadan dostluk sürdürmem.

Sıralı Şehidin mezar taşına
Bakıp ABD’yi almam karşıma
Elleri bağlanmış asker başına
Çuval geçirtmeden asla dövdürmem.

Emperyalistlerce her denen lafa
İtiraz istemem, yaptığım gafa
İşçi, çiftçi, emekliye, esnafa
Ben söverim; kimselere sövdürmem.

ABD de bizim, AB de bizim
Kursunlar üç beş üs; gerekmez izin
Gemiciğin seyrettiği denizin
Fenerini söndürtemem, söndürmem.

Dul ve yetim kalan şehit yakını
Korkup soramazlar Baba Hakkını
ABD ve AB ittifakını
Üç beş şehit için geri döndürmem.

Ustayım diyorsam; olmadan Çırak
Öteyi sakın ha sormayı bırak
Afganistan, Libya, Suriye, Irak
Feda olsun; ABD’yi küstürmem.

-Ali DAL- Antakya

 
Toplam blog
: 193
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.02.10
 
 

İsveç`in Göteborg şehrinde oturmaktayım;  evli ve bir kiz bir oglan iki çocuğum var. İsveç`te..